//vegaspete side story - 11

261 27 7
                                    

arkadaşlar sakin olun çözeceğiz, merak etmeyin hallederiz.

iyi okumalar.

//vegaspete side story - 11

ne kadar hızlı hareket edersem edeyim ona yetişememiştim. eve geldiğimde de akşam yemeği için hazırlıklar yapılmıştı ancak tek lokma yiyecek halim yoktu. saatlerce banyoda durduktan sonra uyumak için odaya çekilmiştim ama nafile. bir gram uyku girmiyordu gözüme. gözümü kapadığımda hayal kırıklığı saçan bir çift göz beliriyor beni boğuyordu. uyumak zordu. ancak uyanık kalmak da işkenceydi. bu sefer de yarının ve ondan sonraki günlerin belirsizliği göğsümü sıkışturıyordu. hayatımı birinin ellerine teslim etmiştim bundan daha acısı benimle birlikte buna şahit olan birisinin daha acısını yüklenmiştim. her şey onun gözlerinin önünde sanki daha dayanılmaz, daha acı vericiydi. yatakta dönmeyi kesip dışarı avluya çıkmaya karar verdim.

avluda dolaşıp biraz hava almak, ardından binlerce yıldızla dolu gökyüzüne bakmak biraz olsun iyi gelmişti. yıldızlara bakarken acaba bu karşılaştığımız kaçıncı hayat diye düşünüyordum. keşke hepsini hatırlayabilme şansım olsaydı. en azından mutlu sonla biten biz ile teselli bulabilirdim. bu hayatımı feda ettiğime değecek bir hikayemiz olmuşsa, biz bir hayatta bile olsa mutlu olabilmişsek bana yeterdi. bütün hayatlarımı onun uğruna harcayabilirdim gönül rahatlığıyla.

birden bir ses duydum ve bütün dikkatim dağıldı. gecenin oldukça ilerleyen saatleri olduğunu düşünüyordum bu saatte kimdi ki bu. sesi dinlediğimde iç çekme ve ağlama sesi olduğunu fark ettim. yerimden kalkarak sesi takip etmeye başladım. biraz ileride aynı gökyüzüne bakan ve ağlayan onu, güzeli gördüm. bugün acı çektiğimi düşünmüştüm ya değilmiş meğer. onu ağlarken görmek benim için ölüme en yakın şey olabilirdi. onun için kendimi feda ederken onun gözyaşlarına sebep oluyordum. bir hikayenin her yolu nasıl mutsuzluğa çıkabilirdi ki?

bir süre onun gözyaşlarını akıtmasına olduğum yerde sessizce eşlik ettim. o ağladı ben ağladım. nihayet ağlaması durduğunda yanına adımladım. beni görmesi ile kalkıp gitmek istemesi bir oldu. sırtını döndüğünde koşarak sarıldım arkasından. ikimiz birbirimizden uzakta yaşayamıyor ve acı çekiyorsak, yanyana ölmek güzel bir seçenekti.

"dur lütfen, sadece benimle biraz otur rica ediyorum. biraz."

gitmek için debelense de hayatım buna bağlıymış gibi tutuyordum onu. hayatım zaten ona bağlıydı ama o bilmiyordu. nihayet debelenmeyi kesip başını salladı ve yere oturdu. bir kere bile yüzüme bakmadan gökyüzüne çevirdi bakışlarını. olsun en azından aynı yere bakıyorduk diye teselli bulabilirim belki.

onu izlemeyi kesip ben de bakışlarımı çevirdim gökyüzüne. nasıl konuşmam gerektiğini ne demem gerektiğini bilmiyordum. şuan ölüme gitmek istese gelirdim ancak onsuz odama bile gitmek istemiyordum işte. neresi olduğu önemli değil sadece yanımda olmasını istiyordum.

"gökyüzünde gördüğün şu yıldız kümesi var ya hani şu en parlak olan üçlü, işte onların isimlerini biliyor musun?"

cevap yok. konuşmamla kaşları daha da çatılmıştı. her ne kadar belli etmemeye çalışsa da gösterdiğim yere bakıyordu göz ucuyla. gülümsedim. bana kızsa da yine de bana kıyamaması beni sıcacık etmişti işte.

"o üçlüden en parlak olanı görüyor musun işte onun adı vega. benim de en sevdiğim yıldız o bu arada."

şimdi daha dikkatli bakmaya başlamıştı. sevdiğim bir şey olduğunu öğrenince dikkat kesilmesi yüreğimi hem ısıttı hem burktu. bir daha böyle bir sıcaklığa erişemeyecek olmanın düşüncesi ise baştan ayağa dondurdu. ben onsuz yapamazdım.

"bu arada ne kadar zaman oldu ancak hala adını söylemedin. adını söyleyecek misin yoksa ben sana istediğim gibi bir ad vereceğim?"

yine cevap vermedi. ancak bu sefer çatık kaşları gevşedi. sanırım teklifim onun ilgisini çekmişti. yani benim ona isim vermemi mi istiyordu?

"hmm o zaman gökyüzünün en parlak ve en güzel yıldızlarından olan vega sana çok yakışmaz mı? ne dersin vegas desem olur mu?"

işte şimdi dudaklarının saniyelik de olsa kıvrılışını gördüm. beğenmişti. ben sevdiğim için ona verdiğim ismi sevmişti. onu hapsettiğim o karanlık duvarlar bir sözümle çatlamıştı. bu beni hem kırmış hem mutlu etmişti. biz birbirimizi inciterek seviyorduk, daha doğrusu ben onu incitiyordum o beni her şeye rağmen seviyordu. ve ben bu darbelerden ölmez sağ kalırsak bir daha onu asla incitmemeye yeminler ediyordum. ölmez sağ kalırsak.

//y.n. kontrol edemedim sonra ederim yazım yanlışı vs varsa, ve evet vegas'ın ismini pete vermiş aaaaa 😅

Saklı Duygular | vegaspete | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin