//vegaspete side story - 12

289 30 14
                                    

İyi okumalar :)

//vegaspete side story - 12

piç dediğini yapmış ertesi gün hemen evime damlamıştı. şimdi onunla bahçede çay içerken bir gözüm sürekli bizi izleyen vegas'taydı. bir yandan bize bakmak istemediğini anlıyordum çünkü bakışları asla 2 saniyeden uzun sürmüyordu bir yandan da gözünü bizim üstümüzden ayırmıyor her hareketimizi kontrol ediyordu. kendimi oldukça sıkışmış hissediyordum.

ancak dün verdiğim kararın arkasındaydım. onsuz yapamazdım yapmayacaktım da. bunun için ne gerekiyorsa üstlenecektim bu uğurda harcamayacağım hiçbir şey hiç kimse olamazdı, ilk başlayacağım da karşımdaki piçti tabi.

bu nedenle ne çok hızlı ne çok yavaş gitmemeyi aklımda tutarak onu bizim için bir tehdit olmaktan çıkaracaktım. ben vegas için her şeyden vazgeçmiştim. geçmişi atlatmamız gereken bir sorunsa onu da ortadan kaldırırdım. ancak ilk hedef karşımdaki.

"dalgınsın hayatım, yoksa çok mu üzdü bana dönmek seni."

"snaa dönmek mi? sen söylediğimiz yalana inanmışa benziyorsun? bizim senle hiçbir zaman bir ilişkimiz olmadı hatırlatayım. senin beni zorlamaların bir ilişki olmuyor." tıpkı şimdiki gibi demek için kendimi zor tutmuştum, tutacaktım. atlatmak için.

"geçmişe bir sünger çektiğimizi düşünüyordum? sonuçta bundan sonra birlikteyiz."

"hı hı. biliyorum."

göz ucuyla yine vegas'a bakarken bakışlarını bizim üzerimizde yakaladım ve evet ikinci saniye dolarken hemen gözlerini çekmişti. bir de bununla uğraşmam gerekiyordu ama o zaten avucumun içindeydi. elbet affettirirdim kendimi. yine de bana böyle kırgın bakması dayanılacak gibi değildi. ancak piçin hiçbir şeyi anlamaması için güzelimi karşıma almam gerekiyorsa bir süre buna dayanabilirdim. sanırım.

aniden elimin tutulması ile gözlerimi piçe çevirdim bu hadsiz çıkışlarının hepsini ödeyecektim hepsini. sadece an meselesiydi. tamamen kurtulmak için şimdi ona esir gibi davranmak zorundaydım. ellerimi çekmedim, iğrensem de el ele oturmaya katlanmak zorundaydım.

aniden nereden geldiğini anlamadığım bir ok, ahşap masaya saplandı. o an bahçe karıştı ve herkes okun sahibine aramaya başladı. ben ise bakışlarımı çevirmedim bile. biliyordum bunu o yapmıştı. gülümsedim şuan acı çektiğini bilsem de bu kıskanç tavırları komik gelmişti. yine de yanımdaki piçi öldürmeden bu işi çözmem gerekiyordu. bir sonraki okun saplanacağı yerin masa olmayacağına adım kadar emindim.

nihayet akşam olduğunda vegas'ı çağırmalarını emrettim. benden nefret ediyorsa yanımda etmeliydi. nasılsa sonradan buna pişman olurdu ya da olmazdı ancak ben onun herhangi bir duygu kırıntısına o kadar muhtaçtım ki bu nefret bile olsa ona ihtiyacım vardı. üstelik aşk zaaf işiydi, onun zaafı olduğumu gün geçtikçe öğreniyordum aşk varsa işin içinde benden nefret edemeyeceğini de biliyordum.

içeri girdi. yüzüme bile bakmadı. ben baktım ama uzun uzun. öyle özlemişim ki onu seyretmeyi bunu daha dün yapmış bile olsam bugün gözüm ondan başka bir şey gördü diye kötü hissediyordum kendimi. sanki gözümün görmesi gereken tek şey o olmalıymış, onu görmediğim her an boşatmış gibi hissediyordum. ben ona muhtaçtım, elimden ayağıma gözümden saçımın ucuna dek her şeyimle o olmalıydı yanımda.

uzun bir süre sonra başını yerden kaldırıp gözlerime baktı. gözlerimiz kavuştuğunda bakışları bir saniye sonra değişecek dahi olsa mutlu hissettim. ve dediğim oldu kendini, özlemini saklamaya çalışarak bana öfke ile bakmaya başladı. ben yine gülümsedim. birini bu kadar iyi anlamak nasıl mümkün olabilirdi ki?

"otursana beraber yiyelim."

başını sağa sola salladı. hareketlenip bana yemek servis etmeye başladı. işi bitene dek onu izledim. bütün hareketleri öfke doluydu, olması gerektiği gibi. bitirdiğinde gitmeye yeltendi.

"dur bana eşlik et, yemek istemiyorsan bile otur."

oturdu, yemek almadı.

"bak kafanı karıştırdım. önce, sana yakın davrandım, aklını karıştırdım sonra onunla olduğumu söyledim. belki bir açıklama yapmalıyım. sana karşı hissettiklerimde ve hissettirdiklerimde dürüsttüm yani ben de ne anladıysan doğru anladın. ayrıca onu sevmiyorum ancak zamanı gelince daha detaylı açıklayacağım sadece şimdilik bu kadarını söylesem sen de gözlerini benden çevirmesen olur mu?"

kaşları çatıldı, anlamamıştı. bunu söylememin iyi olup olmadığından emin olamasam da yapmak istedim. bana karşı bu tavrını biraz kırmak, yüreğimi biraz rahatlatmak istedim. üstelik şimdi de kendime hakim olamıyordum. ayaklanıp oturduğu sandalyenin yanına gittim. yan bir şekilde kucağına oturduğumda onun daha da fazla şaşırdığını gördüm bunu özlemiştim onu şaşırtmayı özlemiştim. afallayan tepkisini görünce gülümsemeye başladım. ellerimi boynuna sarıp gözlerimi dudaklarına çevirdim. onsuz olamıyor, onsuz yapamıyordum. sorunumuzu ortadan kaldırana dek birazcık dudaklarında dinlenmeye iznim olur muydu?

//y.n. side story'i seven tek ben olsam da bunları yazmak hoşuma gidiyor o yüzden anlayışınız için tenk yu 🧡

Saklı Duygular | vegaspete | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin