19. şeytanın arafı.

801 60 13
                                    

Yeteeeer en heyecanlı yerinde kestin geçmişe dönme artık demeyin ilerlememiz için geçmişe gitmemiz, Vegas'ın pişmanlığının bize geçmesi lazım değil mi :)

İyi okumalar :)

19. şeytanın arafı.

Ayağa kalkar kalkmaz Pete'in yanına gitmiştim ancak 2 gündür gözünü açmıyordu. Yanına Sean'ı ve bir kişiyi daha dikmiş gözlerini Pete'in üstünden ayırmamalarını söylemiştim ta ki ben gelene dek. Akşamları onun yanından ayrılmıyordum. Tüm gece solgun yüzüne, kapalı göz kapaklarına bakıyor ben bu çocuğu nasıl tanıyamamışım diye düşüncelere dalıyordum. Gerçekten ben Pete'i hiç görememişim bunu fark ediyordum. Yoksa karşımda yatan bu adamın o çocuk olduğunu fark edememem mümkün değildi.

Pete eskiden dikkatimi çekmezdi. Daha doğrusu onun ana aileye bu bağlılığı tuhaf bir şekilde rahatsız ederdi, beni huzursuz hissettirirdi. Bu yüzden onu görmemeyi, görmezden gelmeyi tercih ederdim. Onun sadakatini satın almanın yolu yoktu bilirdim ve bu benim alışık olmadığım bir şeydi. Birinin birine bu derece bağlılığının olması... üstelik bu dünyada kan bağının olmadığın bir aileye karşı bağlılık tanıdık değildi, anlamsızdı. Bu nedenle Pete'e öfke duyardım. Ancak Pete için bunun doğal ve tabiatı gereği olduğunu şimdi anlıyordum. Bu Pete için nefes almak kadar doğaldı. O sevdiklerine her şeyini verirdi. O bir zamanlar bana da bağlanmıştı. O bir zamanlar beni de sevmişti. Bu düşünce göğsüme ağır bir kaya gibi çökmüştü. Bir zamanlar sevdiği kişinin ben olup olmadığını bilemiyordum artık. O çocuk ben miydim gerçekten. O çocuk bensem nasıl bu kadar farklı olabilmiştim. Peki o çocuk bensem biraz bile Pete'in sevgisi kalmayana dek yok etmeyi nasıl başarabilmiştim. O çocuk her şeyden herkesten çok P'i severdi. O çocuk her şeyden çok P'e özlem duyardı. O çocuk her şeyini bir gün P'i bulmak adına yapmıştı, bu zamana dek hayatta kalması bile bu nedenleydi. Şimdi bizim kavuşma ihtimalimiz var mıydı?

Pete'in kıpırdandığını görmemle hemen ayaklandım, ondan uzaklaşarak kapıya doğru ilerledim. Yüzünde acı çeker bir ifade ile gözlerini açmaya çalışıyordu. Bir süre sonra başardı ve gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamak ister gibi etrafına baktı ve beni gördü. Görür görmez gözlerinden geçen ifade bugüne dek aldığım darbelerin hiçbirine benzemiyordu. Bin bıçak saplanmıştı sanki ve ben her bıçak darbesini hissediyordum. Her bıçak darbesi en hayati damarımı kesiyor ancak bir sonraki darbeye dek beni sadece acıya boğuyordu. Hiçbiri öldürmüyordu, öldüremiyordu. Asıl öldürücü darbeyi bekliyordum sanki, ağzından dökülecek kelimeyi.. Ancak Pete merhametli çıktı, beni yine kurtardı ve bir şey demedi. Sadece bıçakladı haberi bile olmadan. Ah Pete beni yine kurtardığını bilmiyorsun ama ben ölmediğim için teşekkür etmeyeceğim bu kez. Keşke ölsem ölsem de seni daha fazla üzmesem. Bir tek bunu istiyorum artık. Çünkü beni bir tek sen öldürebilirsin.

Pete bakışlarını benden çekti, gözlerini kapadı. Nefesleri hızlanmaya başladı. Başta anlam veremedim, korktum ve doktora seslenmeyi düşündüm ancak fark ettim ki bu odada olmam beni görmesi onu bu hale getirmişti. Benden rahatsız oluyordu.

"Sakin ol, gidiyorum. Sadece seni görmek istedim iyi misin diye. Sean'ı yollayacağım bir isteğin olursa ona söylersin."

Başını çevirip bakmadı. Ve beni bir bıçak darbesinden daha kurtardı. En nefret ettiği insana, düşmanına bile merhamet ediyordu. Benim P'm böyle biriydi işte. Gülümsedim. Arkamı dönüp ilerledim. Ben ölemiyordum. Katilim çok merhametliydi, beni bıçaklasa da öldürmüyordu. O, sadece cezalandırıyordu. Sonsuz bir arafa hapsetmişti beni. Affetmiyor, öldürmüyordu. Arafta bırakıyordu.

Saklı Duygular | vegaspete | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin