33. şeytanla mesajlaşma.

585 55 21
                                    


İyi okumalar :)

33. şeytanla mesajlaşma.

Saat 6'yı çoktan geçmiş bu puşt hala eve gelmemişti. Merak ettim zaten bütün gün aklım da ondaydı. O adam kimdi? Acaba bu gece dün gelen o yılışık adama mı gidecekti? Yoksa çoktan gitmiş miydi ondan mı gelmemişti? Ben aç mı kalacaktım? Tüm bunlar kafamı kurcalıyordu.

Daha fazla dayanamadım zaten açtım da Sean'a seslendim.

"Seaaaaaaaaaan. Seaaaaaaaan"

"Efendim Khun Pete."

"Onu arayacağım."

"Peki."

Sean numarayı tuşlayıp bana verdi. Çalmasına rağmen bir türlü açmıyordu. Kesinlikle ona gitmişti. Ya da o yılışık ona gelmiş de olabilirdi. Fark etmez sonuç hep aynı oluyordu. Ancak telefon titreşti ve bir mesaj geldi. Puşttandı.

Khun Vegas: Ne var?

Ben: Ben Pete.

Khun Vegas: Oh. Efendim Pete, bir şey mi oldu?

Ben: Evet. Nerde kaldın.

Acıktım yani ondan soruyorum.

Ne kadar açım biliyor musun sen?

Bu saat oldu neredesin?

Khun Vegas: Pete sadece 15 dakika geçmiş.

Ben: Yani? Acıkmam için belli bir saat mi oluyor?

Açım ben.

Daha gelmeyecek misin?

Neredesin?

Açım.

Khun Vegas: İşim daha bitmedi, son anda babam geldi onla toplantı yapıyoruz.

Hiç inandırıcı gelmedi bu ama ne diyebilirdim ki sonuçta neden inanmadığım hakkında somut bir delilim bile yoktu. Dün geceden de bahsedemezdim. En iyisi üstelemek.

Ben: İşte misin?

Khun Vegas: Evet dedim ya toplantıdayım diye.

İnanmıyordum hiç acaba fotoğraf at mı desem? İyi de ne alaka, neden fotoğraf isteyeceğim ki. Ya da neden istemeyeyim ki ben istesem atar. Ama ne bahane ile isteyeceğim. Bir bahaneye ihtiyacım var mı peki? Yok. Sorarsa ne diyeceğim? Beynimdeki sorular ile Vegas'a cevap yetiştiremiyordum. Ben de en mantıksızını seçerek işleri daha da karıştırmak istedim. Asla sonraki hamleni tahmin etmelerine izin verme Pete.

Ben: Fotoğraf atsana.

İşte oldu. Gerçekten doğrudan bunu sorduğuma inanamıyordum ama açtım yani hareketlerimde bir tutarlılık bekleyemiyordum bu nedenle. Kafam pek çalışmıyordu.

Khun Vegas: Efendim?

Ben: Duydun işte.

Mesajımı gördü. 1 dakika geçti. 2 dakika geçti ancak ondan bir türlü cevap gelmedi. Aptallık mı etmiştim acaba? Eğer fotoğraf atmıyorsa zaten şüphelerimde haklıyım demektir. Yani 3 dakika dolarken kesinlikle haklı olduğuma kanaat getirdim ve telefonu Sean'a uzattığım an bir mesaj sesi duyuldu. Hemen açtım. Fotoğraf göndermişti. Gülümsedim ve hemen fotoğrafı yakınlaştırarak etrafı kontrol ettim. Evet gerçekten şirketteydi. Saçları da düzgündü dağılmamıştı. Yüzünde de bir şey yoktu, yani cidden işteymiş. Rahatlamış hissettim sonra bu aptalca hisler ve davranışlar yüzünden kendimi tokatlayacaktım ancak şuan biraz rahatlama izni verdim kendime.

Ben: Tamam.

Khun Vegas: Ee sen de atmayacak mısın?

Ne alaka benim evden çıkma olanağım mı var ben neden atayım ki?

Ben: Neden?

Khun Vegas: Sen neden istediysen ondan?

Sen benim neden istediğimi nereden biliyorsun ki? Bir dakika bu ne düşünmüştü ki?

Ben: Neden istemişim ben?

Khun Vegas: :)

Ben: Yanlış bir fikre kapılma.

Neyse sen attığın için atıyorum ama altında başka bir şey arama.

*fotoğraf*

Khun Vegas: Çok güzelsin.

Ben: Açım bekliyorum.

Khun Vegas: Tamam bitmek üzere zaten yarım saate ordayım.

Ben: Tamam.

Khun Vegas: Çektiğin fotoğrafı silmeyi unutma telefonda. Görüşürüz.

Fotoğrafı silip, telefonu Sean'a geri uzattım. Fotoğrafı onu özlediğim için istediğimi falan mı düşünüyordu bu puşt. Onu kontrol etmek istediğimi düşünmesinden daha mı iyi bilemesem de bu davranışım ile kendisinden hoşlandığımı düşünecektir şuan yani baya büyük saçmalamıştım. Ancak aç olduğum için kendime de çok kızamıyordum. Hem öyle düşünmek mi istiyor düşünsün kaybedecek bir şeyim olmaz. Nihayetinde varacak yolumuz belli bu doğrultuda ikimizin de kalbi fena kırılacak. Ya yanlış anlaşılmadan ya anlaşılmamaktan..

Saklı Duygular | vegaspete | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin