41. şeytanın hali

481 46 37
                                    

selam. döndük ana evrene bana kalsa geçmişte iyiydik burası baya hüzün gam keder çünkü ama bekleyenler var işte.

iyi okumalar :)

41. şeytanın hali

28 gün 17 saat 42 dakika 23 saniye. şimdi 24 ve 25. pete'in kaybolmasının ardından geçen süre. aslında geçemeyen işkence dolu 2.482.943 saniye. 944 ve 945. pete yok, o gittiğinden beri var olan tek şey onsuzluğun verdiği acı. pete yok. pete yok.

odamın kapısı çalmaya başladı. odamın kapısı onun yokluğundan beri 120.ye çalınıyor. ondan bir haber gelir diye 120.ye çalınıyor. 119 kere haber geldi 'pete yok', her umutlandığımda yüzüme tokat gibi çarpan 119 kapı tıkırtısı. tık tık tık. efendim? pete yok.

"khun vegas."

"hm."

"97. bölgeden şimdi haber geldi, çalınmadık tek kapı bırakılmadı talimatınız üzere ancak khun pete orada da yoklar efendim."

"çık."

"efendim kızacaksınız ama-"

"sus."

"efendim khun pete şehir dışına çıkmış olsa herhangi bir şekilde muhakkak öğrenirdik şimdiye dek. uçak, tren, otobüs adına alınmış hiçbir bilet yok. yani endişelenmeyin efendim o buralarda bulacağız mutlaka."

"defol."

kapı kapandı ve sayı 120ye tamamlandı. pete yine yok.

"meow."

gözlerim yavaşça wontona döndü. onu almamıştı. onu bana eziyet etmesi için burada bırakmıştı. tıpkı odama bakınca gördüğüm her bir ayrıntının bana onu hatırlatması gibi wontonu da burada bırakmıştı. hoş böyle bir şeye gerek bile yok ki pete'siz geçen saniyelerimi bile sayarken. 2.485.012, 13, 14.. pete yok.

28 gün önce pete'in gittiği sabah

gün ışıkları vururken yüzüme uyanmak üzere olduğumu fark ediyordum. aynı zamanda bu bana en huzurlu uykuyu geçirdiğimi de fark ettiriyordu. hayatım boyunca geçirdiğim en güzel uyku. eşim ile birlikte uyuduğum ilk uyku.

gözlerim açılmadan önce dudaklarım kıvrılmıştı bile benden bağımsız. eşim. bu kelimenin ne demek olduğunu şimdi anlıyordum. bir eşin olduğunu bilmek, eşini bulabilmek, yaşamını anlamlı kılıyordu. yaşamın bir anlamı olduğunu düşünmeyen ben yaşamıma anlam olan birini bulmuştum. aşk gerçekten imkansızla oynuyordu.

ellerim yatağın sol tarafına uzanırken hala sırıtıyordum. uzun zamandır ellerim pete'siz kalmıştı sanki herhangi bir komuta ihtiyaç duymadan onu arıyordu bile. vücudum sadece pete'e ihtiyaç duyuyordu. beynimin merkezi pete'di. ellerim pete'e, gözlerim pete'e, ayaklarım pete'e. her şeyim ona aitti ve o artık bana aitti. ben artık ilk kez tamamlanmış hissediyordum.

ancak yatağı soğuk ve boş bulmamla içimi sıkıntı sardı. kalbim şimdi bir alarm var gibi, yeterince pete ile olamamış onsuz kalmış gibi onun radarından çıkmış gibi uyarı veriyordu bana. ardından ellerim titremeye başladı. pete'i tutmak istiyordu. ona hemen pete'i vermemi istiyordu. ve gözlerim şimdi açılmış yatağın soluna bakarken kendiliğinden dolmaya başlamıştı. pete nerede onu görmem gerek diyordu. pete neredesin?

hemen yataktan fırlayıp banyoya koşarken bir yandan da kendimi sakinleştiriyordum. olur ya ev büyüktü ve eşim herhangi bir yerde olabilirdi. öyleydi kesinlikle öyleydi çünkü pete gitse ben sağ kalabilir miydim ki? ben pete'e bağlıydım, biz birbirimize bağlıydık, o benden gitse ben burada olabilir miydim?

banyonun ardından onun odasına ve aşağı katlara bakmamla şimdi beynim susmuştu. aptal beynim susmuş bana hiçbir tavsiye vermiyordu. pete nerede olabilir sorusuna aptal beynim hiçbir cevap vermiyordu. sadece burada olmalıydı, ben buradaysam o da burada olmalıydı.

evden çıkıp bahçeye adımlarken gözlerimden yaşlar akıyor, ancak olur da pete'i göremem endişesi ile hemen siliyordum. pete'i bir saniye bile göremesem yazık olmaz mıydı? çıkış kapısına sürüklenirken sadece pete'i arıyordum, pete burada olmalıydı ya da beni de götürmeliydi?

"pete, pe- ah."

ayağıma dolanan bir şey ile durdum ve dolan gözlerimi tekrar silip aşağıya bakmaya başladım. wonton buradaydı. pijamamı ısıran ve beni tırmalayan wontona anlamazca bakarken aklımda tek bir şey dolanıyordu. pete asla wontonu bırakıp gitmezdi, pete wontonu bırakmazdı değil mi?

Saklı Duygular | vegaspete | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin