35. şeytanla yemek yapma.

707 58 45
                                    


35. şeytanla yemek yapma.

Kapımın çalınması ile şaşırarak yataktan doğruldum. Daha saat 2'ydi. Sean zaten ben ona bulaşmadıkça benle konuşmazdı.

"Gel." Kapıyı açan puştu görmemle şaşırdım. Gündüz vakti bu saatte ne işi vardı evde.

"Selam Pete. Nasılsın?"

"Ben iyiyim de bir sorun mu var?"

"Yok. Bugün Macau Tayland'a geliyormuş ve onunla görüşmek istiyorum. Ancak seni bırakmak da istemiyorum ben de buraya çağırabileceğimi düşündüm rahatsız olmazsın değil mi?"

Bizi cidden evli sanıyordu bu adam.

"Burası senin evin ne yapmak istiyorsan yap."

"Hayır, benim değil, bizim." Odama girdi yatağıma doğru adımlamaya başladı. Tam önümde dikildi ve yanağımı okşamaya başladı.

"Dediğim gibi artık benim olan her şey senin Pete."

Sustum ve bakışlarımı ondan kaçırdım. Gözlerinin ağırlığını taşıyamıyordum. Ayağa kalkmamla yüzümdeki eli düştü.

"Ee peki ne zaman gelecek sen neden erken geldin?"

"Macau dışarıdan bir şeyler yemez, yiyemez daha doğrusu. Bu nedenle ona bir şeyler hazırlamak istedim o yüzden erken geldim eve."

"Hm anladım. Yardım edebilirim?"

Gözleri parladı. "Gerçekten mi?"

"Evet, ancak yemek yapmayı fazla sevmiyorum. Yani sen yaparsın ben izlerim bu da benim sana yardımım olur."

"Memnun olurum."

Aşağı inip mutfağa geçtik. Mutfak küçüktü. Yemek masası ise diğer odada olmalıydı. Ben mutfakta kapıya yaslandım ve yemek hazırlamaya başlayan şeytanımı izlemeye koyuldum. Onun yemek yapabilmesi bilmediğim bir yönüydü işte. Dahası şuan yemek yaparken oldukça mutlu gözüküyordu. Seviyor olmalıydı. İyide bana niye hiç yemek hazırlamadı o zaman? Kaşlarım çatıldı. Gerçekten bu niye bana hiç yemek hazırlamamıştı.

"Çok sık yemek yapar mısın?"

"Yok sadece özel zamanlarda." Bana niye yapmadın o zaman? İyice sinirlendim. Bana da yemek yapmalıydı. O kadar büyük laflar ediyor ancak bir yemek hazırlamıyor muydu yani?

"Hm. Macau'nun gelmesi özel oluyor o zaman. Başka ne olması gerek yemek yapman için?"

Bakışları bana döndü ve anlamaz bir şekilde yüzüme bakmaya başladı. "Anlamadım?"

"Boşver." Önüne döndü ve hazırlıklarına devam etti.

Ne hazırladığını görmek için yanına adımladım ve tezgaha yaslanıp onu daha yakından izlemeye başladım. Bir şeylerle uğraşırken oldukça dikkatli gözüküyordu. Yemek yapmanın ona oldukça yakıştığını düşündüm. Gerçi o ne yapsa kendine yakıştırabilecek biriydi zaten. Gözüm ona dalmış bir şekilde dururken önüme geçti. Bir an nerde ne yaptığımı kimle olduğumu unutacak kadar soyutlanmıştım. Bu durumun ise onu gülümsettiğini anca fark ettim.

"Ne düşünüyordun öyle dalmış bir şekilde."

"Hiiç. Güzel yemek yapıyor musun aç kalmak istemiyorum."

"Hı hı. Hatta tadına bakmak ister misin?" Tavada duran sostan kaşığa biraz alıp bana uzattı. Ben ise durumun tuhaflığını göz ardı ederek gözlerinin içine bakarak ağzımı açtım ve kaşığı ağzıma aldım. Bu hareketim ile göz bebeklerinin büyüdüğünü fark ettim dahası ne yediğim umrumda değildi şuan onun bakışından kendimi alamıyordum. Öyle derin bakıyordu ki.. Yutkundu ve derince soludu. Aynı şekilde ben de nefes alamıyor gibi hissediyordum. Sonunda kaşığı ağzımdan çekerken sosun bir kısmı çeneme ve kıyafetime döküldü. Ben ağzımdakini yutarken o çenemi baş parmağı ile sildi ve parmağı ile dudaklarıma vurdu. O an ben sadece dediklerine itaat eder biri haline gelmiştim ve ağzımı aralayıp parmağını ağzımın içine almaktan kendimi alamadım. Sosun tadı hakkında hala bir fikrim yok. Dahası sos umrumda bile değil. Ben tat alamıyorsam şuan onun parmağını niye emmeye devam ediyordum sorusuna da yine bir cevabım yok. Şuan sadece içgüdülerime uyuyordum ve içimde bir yerlerde bulunan ilkel Pete durumdan oldukça memnundu, hissediyordum. Ben onun parmağını emerken bana biraz daha yaklaştı. Şuan bedenlerimiz birbirine değiyor ben ise hala ağzımda onun parmağı ile oynuyordum. Bedenlerimiz arasında boşluk kalmadığını fark eden o, bu sefer yüzünü yüzüme yaklaştırdı aynı zamanda diğer eli ise enseme uzanmıştı. Yüzü yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı ve burunlarımızın çarpışması ile beraber ikimizin de gözleri birbirinden ayrılıp birbirimizin dudaklarına yöneldi. Ağzımda duran parmağını çekti ve bu sefer boşluğu doldurmak için kendi dudaklarını kullanmaya meyletti. Gözlerim kapanırken gelecek hamleyi bekliyordum. Kalbimin hızı beni korkutsa da bir yandan kalbim duracaksa bu anın mükemmel bir seçim olacağını düşünüyordum. Ancak ben ölümü tadamadan kapının çalması bizi birbirimizden ayırdı ve gerçekliğe döndürdü. Alınlarımız birbirine yapışmış, ikimiz de derince soluklanırken bu anın yaşanmasına ramak kalması bile bizi mahvetmişti. Biz gerçekten kavuşursak sağ kalabilir miydik?

y.n.// kızmayın öpüşemediler diye :') öyle ayak üstü öpüşemesinler.

ay bu arada gerçekten ben bu ficteki vegas'tan razıyım yahu. novelde ya da dizide nerede olursa olsun vegas ile porsch'u ne yapıp edip bir araya getirilmesine ve bizim vegas ile pete'in hikayesinin harcanmasına aşırı sinir oluyorum. ne alaka porsche ya. diziyi de sevmiyorum zaten bitmesine de memnun olmuştum çünkü bu porche sevdası beni aşırı soğuttu. şimdi de pete'i yaralı bırakıp gidiyormuş vegas hah. gerçekten tahammül edemiyorum. ben benim vegas'tan devam.




Saklı Duygular | vegaspete | boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin