-63-

32 16 2
                                    

Keyifli okumalar☆

Uzun süre yavaş adımlarla yürümeye devam etti. Sonunda gerçekleşmiyor olması acı veren hayal, Çağıl'ın sesiyle tekrar tatlı bir hal aldı.

"Derin, dur!"

Yavaşça arkasını dönen Derin'e doğru yavaş adımlarla gelmeye başladı Çağıl.

"Neden geldin, neden gidiyorsun?"

Duymayı beklediği şey bu değildi fakat duyması gereken tam olarak bu cümleydi sanırım. "Neden gelmişti, neden gidiyordu?"

"Ben..." diye başladığı cümleyi nasıl tamamlayacağını bilemediğinde "önemli değil." Diyerek tamamladı ve geri dönüp gitmeye başladı.

İki adımdan sonra yanına gelen Çağıl onu bileğinden tutarak geri çevirdi. Hafif tutuşu, Derin'le gözgöze geldiğinde son buldu.

"Önemli değilse niye buraya kadar geldin?"

Buraya gelişine dair mantıklı bir açıklama yapamayacağına kanaat getirdiğinde Derin, hafif sinirlendiğini hissetti. Saçmalamıştı, buraya gelmek yapılmaması gereken bir hataydı.

"Gelmek istedim ve geldim, şimdi de gitmek istiyorum ve gideceğim."

"N'oldu sana, yine neden öfkelisin?"

"Bana n'olduğunu sana uzun uzun anlatmak isterdim, fakat bana güvenmek gibi bir aptallığı yapmayacak biri olarak dinlemek isteyeceğinden emin değilim!"

"Ne bu halin, sebepsizce buraya geldin ve beni azarlayıp gidiyorsun!"

"Evet, gidiyorum!"

Aynı şey tekrar yaşandı, Derin bir iki adım attı ve Çağıl tekrar onu tutup durdurdu.

"Neden geldin?"

Bastırarak söylenen bu cümlenin cevabı yoktu.

"Bilmiyorum...gelmek istedim..."

Az önce öfkeyle konuşan o değilmişcesine sakin bir tonda söylemişti bu cümleyi. Bir anda dökülmüştü dudaklarından.

Derin'in hali hiç iyi gözükmüyordu. Gözlerinin etrafı kızarmış, dudaklarında yaralar çıkmıştı. Her zaman ki soluk görüntüsü şimdi daha belirgindi.

"Sen iyi misin?"

"Abim evden gitti...tartıştık, ve o da beni terketti."

Ağlamaya başladığında eliyle yüzünü kapadı, buraya bunun için gelmemişti. Hatta en son isteyeceği şeydi; Çağıl'ın, onun bu acınası haline tanıklık etmesi.

Çağıl kendisine doğru bir adım attığında eliyle ona durması için işaret yaptı.

"Buraya neden geldim bilmiyorum fakat bu düşünülmeden yapılmış bir hataydı. Özür dilerim, sana rahatsızlık vermek istemedim."

Derin'i gitmek için yöneldiği yolda önüne geçen Çağıl durdurdu.

"Neden tartıştınız?"

"Cinayetle bir ilgisi olup olmadığını sordum...sormamalıydım."

Sesli bir nefes bırakan Çağıl, Derin'in haline üzülmüş olsa da ona karşı hissettiklerini geri plana atabilecek kadar öfkeliydi. Başta daha fazla bir şey söylemeden gitmeyi düşündü. Fakat daha sonra, iki gün önce öğrenmiş olduğu bir gerçeği Derin'in de bilmesi gerektiğinin farkındaydı.

Hali hiç iyi gözükmeyen kıza, her şeyi daha beter hale getirecek bir şeyi söyleyecekti. Öğrendiği o gerçeği Derin'in bilmiyor olduğu ortadaydı fakat bunu bilmek onun en doğal hakkıydı. Ondan bu gerçeği saklayanlar biraz sonra Derin'in hissedeceklerinin sorumlusuydu.

"Sana bir şey söylemem gerekiyor, şu an doğru bir zaman mı ya da senin bunu benden öğrenecek olman iyi olur mu bilmiyorum."

"Ne söyleyeceksin?"

Derin, Çağıl'ın tedirginliği yüzünden gerilmişti.

"Söyle"

"On dört yıl önce, annemin öldürüldüğü o binada..."

Çağıl'ın yavaş konuşması sabırsızlığını arttırırken, biraz önce ki ağlamasından dolayı titreyen sesiyle konuştu.

"Söyler misin artık, hadi"

"O binadan atlayarak bir kadın intihar etmiş...Kadının adı Serap Kaya."

"Annem...Ne?!"

🍀
Oy vermeyi unutmayın lütfen, düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız da çok mutlu olurumm.🍀


Güneş Doğar mı Yeniden?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin