-70-

36 12 2
                                    

Üçüncü gün başında aynı bıkkınlıkla gozünü açtı. Her ne kadar üzgün ve yorgun olsa da kendisini rahatlatan bir şey vardı. Abisi kendisini Karan'a emanet etmiş olsa da, onu abisi kaçtığından beri görmemişti. Kurtulduğunu düşünüp biraz olsun içindeki sıkıntıyı bastırıyordu fakat ondan kurtulmak sandığı kadar kolay değildi.

Kapısı çaldığında elini yüzünü yıkamaya dahi vakit bulamadan gidip kapıyı açtı. Açmadan önce kimin geldiğine bakmayı akıl edememişti ki karşısında, elinde poşetle bekleyen Çağıl'ı görmeyi beklemiyordu.

"Haber vermeden geldim, kusura bakma ama daha fazla yalnız kal istemedim. Ayrıca kahvaltılık bir şeyler aldım, acıkmışsındır."

Şaşkınlıkla içeri girip, mutfağa yönelen Çağıl'a bakakaldı.

"Hadi gel, neden bekliyorsun orada?"

Kendisine seslenen Çağıl'la birlikte o da mutfağa geçti. Çağıl daha önce mutfağı kullanmış olduğundan rahatça hareket ediyordu ve Derin hala şaşkınlıkla ayakta dikilirken aldıklarını masaya dizmişti.

"Otur hadi."

Masayı işaret ederek, Derin'e tekrar seslendi.

"Yemeyeceğim, aç değilim."

"Açsın ve yiyeceksin, simitler sıcacık soğumasın. Hadi gel."

"Aç değilim dedim."

"Hadi Derin."

Derin'i duymazdan geliyordu ve kahvaltı ettiğini görmeden onu rahat bırakmayacak gibiydi.

"Beni anlamıyor musun, yemeyeceğim!"

"En son ne zaman yemek yedin Derin?"

Derin, Çağıl'a doğru "ciddi misin?" der gibi baktığında;

"Evet, söyle bekliyorum."

"Ne bileyim ben ne zaman yedim?!"

"Demek ki bunu unutacak kadar uzun zamandır yemedin, o yüzden şimdi yemeye başlasan iyi edersin. Çünkü ben zorla yedirmek istemiyorum."

Derin bıkkınlıkla bir nefes verip gitmek için hamle yaptığında Çağıl onu tutup sandalyeye oturmasını sağladı.

"Pekala, aç ağzını."

Elinde tuttuğu simit parçasını Derin'in ağzına uzatmıştı, Derin ağzını açmayınca tekrar konuştu.

"Çocukluk ediyorsun şu an, abin yaptığı hata yüzünde kaçıyor, senin yüzünden değil. Neden hala kendine ceza çektiriyorsun anlamıyorum gerçekten."

Derin'in abisinin neden kaçtığını biliyordu fakat bunu Karan'ın Derin yüzünden yaptığını bilmiyordu. Olanlar tamamen Deniz'in hatası olsa da, bunların gün yüzüne çıkması konusunda Derin kendisini suçluyordu.
Ayrıca şu an Çağıl'ın yanında olması Karan'ı tekrardan kızdırabilirdi, yani hem suçlu hissediyordu kendini, hem de büyük bir korkuyla titriyordu içi.

"Hadi Derin daha fazla uğraştırma beni, yediğini görmeden rahat bırakmayacağım seni."

Bu söylediğini tasvip eder şekilde hala simiti tutuyordu elinde.

"Tamam...yiyeceğim."

Gerçekten uzun zamandır yemek yemediğinden, ağrıyan midesi rahatlamıştı şimdi. Kahvaltı yaptıktan sonra, içeri geçip otursalar da Çağıl abisiyle ilgili hiçbir şey sormuyordu.

Çağıl, Derin'in de bilmesini istediği şeyi, şuanki durumla ilgisi olmasa da söylemeye karar verdi. Aslında söyleyeceği şey, tamamen ayrı bir konu sayılmazdı.

"Katil olduğunu söylediğin o adamı araştırıyordum uzun zamandır. Bunu abimden saklayarak yapıyordum çünkü onun sorunları halletme biçimi benden çok farklıdır, fevri davranır...Ama öğrendi, katilin o adam olabileceğini öğrendi ve peşine düştü. O adam da bunu bir şekilde öğrenmiş olacak ki ortalarda yok, kaçıyor bir süredir. Gidebileceği her yeri kontrol altına almıştı abim fakat hala kayıp...senden şüphelendiğim için değil, senin bir hata daha yapmaman için söylüyorum bunu; olur da bir haber alırsan ondan, direkt bana gel tamam mı?.."

Güneş Doğar mı Yeniden?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin