-85-

24 9 0
                                    

Keyifli okumalar...💚

"Çağıl ben aç değilim aslında, sen beni direkt eve bıraksan olur mu?"

"Hayır, önce yemek yiyeceğiz."

"Aç değilim dedim."

"Aç olup olmamanla ilgilenmiyorum Derin, yemek yemen lazım."

Tekrar cevap verip onu bu konuda ikna etmeye çalışmadı.

"Ne yemek istersin?"

"Farketmez"

Şu an yemek seçecek durumda değildi, çantasındaki mektuplarla ne yapacağını düşünüyordu çünkü.

"O zaman önce elini halledip, benim seçtiğim yere gidelim."

"Gerek yo-

"Derin geçtik bunu."

Ezzaneye geldiklerinde Derin'e arabada kalmasını söyleyen Çağıl, elinde bir poşetle geri döndü.
Derin'in elini kendine doğru çekti ve yavaş hareketlerle önce yarayı temizlemeye başladı. Bu sırada canını acıtmamak için, yaranın üzerine üflemeyi de ihmal etmemişti. Küçük ama çok değerli bu hareket karşısında Derin eridiğini hissetti. Yüzünde büyük bir tebbessüm, gözleri dolu dolu Çağıl'ı izledi. Tam şu anda her şeyi olduğu gibi anlatmak istedi, böylece sızlayan vicdanını biraz olsun bastırabilirdi.

"Hastaneye mi gitsek, kesik küçük ama etrafı fazla morarmış. Evet, hastaneye gidelim."

Kendi kendine konuşarak karar verdiği bu duruma Derin hemen itiraz etti.

"Ahh evet gidelim, bu küçük yara beni öldürebilir çünkü...Abartma ya, hiçbir şey yok elimde. Geçer bir iki güne."

"Morarmış diyorum, görmüyor musun?"

"Görüyorum ve önemli bir şey olmadığını söylüyorum. Acımıyor da artık."

"Derin gidelim, böyle olmaz."

"Çağıl, bu küçük yara için hastaneye filan gitmem. Pansuman yaptın işte, yeterli bu."

"Emin misi-

"Eminim."

Çağıl sesli bir nefes bırakıp arabayı sürmeye devam etti.

Araba az sonra bir lokantanın önünde durdu, burası küçük ama oldukça şık bir yerdi. Sarmaşıklarla süslenmiş ve renkli boyalarla boyanmıştı. Sıcak bir havası vardı, sadece baktığınızda bile bunu hissedebiliyordunuz.

Arabayı lokantanın yan tarafındaki otoparka bıraktılar ve indiklerinde Çağıl tekrardan elini tuttu. Bir anda Çağıl'ın kendisine attığı adımlar onu şaşırtmaya başlamıştı. Zaten birbirlerinde sınırları aşmışlardı ama bugün daha farklıydı...

İçeri girdiklerinde Derin'in sandalyesini çekerek oturmasına yardım etti.

Odada olanlar konusunda eksik bilgi verdiğini biliyordu. Bunu, Karan'ın hangi odayı tuttuğunu öncesinde öğrenip odaya yerleştirdiği kameradan görmüştü. Derin'e bunu söylememişti çünkü ne yapacağını merak etmişti, yine kendisinden bir şeyleri saklayacak mı yoksa bu sefer ona güvenip her şeyi açıklayacak mı?
Hala bekliyordu, haberdar olduğu mektupların hesabını sormuyordu. Kendisi açıklasın ve araları tekrardan eskisi gibi olmasın istiyordu.

Odada konuşulanlar rahatsız ediciydi, Karan'ın Derin'e yaptığı imalar gözünden kaçmamıştı. Artık emindi, Derin'in abisinin bu olayla bir bağlantısı vardı ve bu her neyse o mektuplarda yazıyordu. Mektupları nasıl eline geçireceği konusunda ise mantıklı vir karara varamıyordu. Ya gizlice alacaktı ya da Derin'in kendisine vermesini bekleyecekti. Ya da aralarındaki tüm köprüleri yıkıp direkt olarak her şeyi açığa çıkaracaktı.

Odaya kamera koymak iyi bir hamleydi fakat Karan'ın elinden kaçması tamamen düşmanını hafife almasından kaynaklıydı. Yeterince önlem almamıştı, otele yerleştirdiği birkaç adamın onu engellemeye yeteceğini düşünmüştü ve bu konudaki yanılgısı büyük bir pişmanlık haline gelmişti. Abisinin elinden de kaçtığı düşünülürse artık gerektiği gibi karşılık verecekti.

"Ben bir lavobaya gidip geliyorum."

Derin masadan kalktığında sandalyesinde kalan çantayla uzun süre bakışan Çağıl, eğer gizlice alacaksa bundan daha uygun bir zaman bulamayacağını biliyordu.

Kısa bir süre sonra Derin tekrar masaya geldi. Sipariş verdiler ve yemekleri beklemeye başladılar.

"Abinle görüşüyor musun, arıyor mu seni?"

Yüzyüze görüştüklerinden haberi yoktu Çağıl'ın. Soruyu geçiştiricesine cevap verdi.

"Bir kere konuştuk."

Ama Çağıl'ın konuyu geçiştirmek gibi bir amacı yoktu.

"Nerede saklandığını söyledi mi sana?"

"Hayır, söylemedi. Bilmiyorum."

"Karan yardım ediyor olabilir mi ona?"

Bu soruyla başını hızla yukarı doğru kaldırdı Derin.

"Yani...biliyorsun o adam...o adam abimi etkisi altına almış, yardım ediyor mu bilmiyorum ama abim hala bilmiyor onun nasıl biri olduğunu."

"Peki sen nereden biliyorsun, abinin onun nasıl biri olduğunu bilmediğini?"

Daha fazla sorma der gibi baktı Çağıl'ın gözlerine.

"Bilse onunla görüşmeye devam etmezdi."

"Yani onunla görüşmeye devam ettiğini biliyorsun."

"Yani kaçmadan önce...öncesinde görüşüyorlardı ya ondan dedim."

"Anladım."

Anlamıştı fakat inanmış gibi gözükmüyordu.

"Çağıl bana güvenmediğini biliyorum ve bunda sonuna kadar haklı olduğunu da biliyorum. Bugüne kadar hep bir şeyler sakladım senden ama her seferinde kendimce bir nedenim vardı. Sana zarar verecek hiçbir şey yapmam ve sana bir şekilde zararı dokunan kimseye yardım etmem....Abimden de şüphelendiğini biliyorum, bunda da haklısın. Eğer buna dair tek bir şey öğrenirsem, abimin annenin başına gelenlerle tek bir ilgisi bulunduğunu görürsem onu sana kendim veririm...seninle birlikte hakkettiği cezayı alması için elimden geleni yaparım ama dediğim gibi, onun suçlu olduğuna dair bir şey bulursam veya bulursan..."

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn🍀

Güneş Doğar mı Yeniden?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin