17.

167 8 4
                                    

Hastane temizdi, beyazdı, soğuktu. Ölüm gibiydi. İnsanların aklına asla iyi şeyler getirmezdi.

Barlas ayaklarını yerde sürüyerek yürürken bunu düşünüyordu. Hastaneleri daha renkli yapmalıydılar.

Son zamanlarda olan şeyleri düşündü. Barlas'ın açıkça Savaş'a duyduğu kişisel bir kini yoktu. Kanlar içindeki görüntüsünü gördüğünde Kayra'nın yüzündeki ifadeyi hatırlıyordu. Tanıdık bir ifadeydi.

Onun için bir kaç saniyede olsa üzülmesine neden olan bir ifade. Kayra pek çok açıdan tatlı olsada Barlas'ın aşık olmak isteyeceği biri değildi.

Öte yandan işe yarar biriydi. Ölecek olması kötü olmuştu.

Aradığı odayı bulduğunda dudakları kıvrıldı ve kapıyı çalma gereği duymadan içeri daldı.

Beyaz çarşaflı hastane yatağında uzanan adama baktı "rahat görünüyorsun" dedi, Kuzey gözlerini açmadan histerik bir şekilde güldü.

"Göründüğüm gibi sayılırım. Kemiklerin iyileşmesi düşündüğünden uzun sürüyor ama yaşadığım için mutlu olmalıyım"

Barlas ellerini cebine soktu "doğru herkes senin kadar şanslı değil" dedi "burda tek başına Savaş'ın yasınımı tutuyorsun"

Kuzey omuz sikti "o iyi biriydi, daha iyi bir ölümü hak ediyordu" dedi, Barlas yüzünü buruşturdu "bunu neden yapıyorsun Kuzey?" Dedi.

Kuzey gözlerini açıp "neyi, neden yapıyorum?" Dedi, dalga geçiyor gibiydi. Barlas'ı dahada sinir etti.

"Seni daha önce gördüm. Bahçe için çalışıyordun daha iyi yerlere gelebilirdin neden çete işlerine karıştın. Birde sanki arkadaşlarıymış gibi takılıyorsun. Eskiden olduğun şeyi düşününce zavallı duruyor"

Kuzey güldü "zavallı mı? işte bu beni tarif edecek güzel bir kelime olmuş" dedi, kafasını kaldırıp gözlerini Barlas'a dikti "peki sana ne demeli. Neden bir çete kurdun. Buraya bir daha dönmemeliydin hekes senin bir çukurda çürüyüp gideceğini umuyordu"

Barlas kafasını yana yatırıp "hayal kırıklığı için üzgünüm" dedi "sadece ortalığı karıştırmak için buradayım"

"Patlamadan haberin varmıydı?"

"Hımm bilmem acaba varmıydı hı? Ah evet vardı, kesinlikle vardı"

"Biliyordum. Peki Kayra'nın kaçırılması?"

"Ah o banada süpriz oldu"

Kuzey yüzüne ciddi bir ifade takındı "Kayra'dan ne istiyorsun" dedi, Barlas sevimli bir şekilde gülümseyip "biz onunla sevgili olma yolunda ilerleyen iki kişiyiz. Bir sorun mu var" dedi.

Kuzey kaşlarını çattı "onu sevmiyorsun" dedi, Barlas'ın kaşları yukarı kıvrıldı ama gülümsemesi yerindeydi "yok artık bunuda nereden çıkarıyırsun" dedi.

"Çünkü hala onu seviyorsun" Kuzey ağzından çıkan bir kaç kelimenin karşısındaki çocuğun yüzündeki sevimli gülümsemeyi nasıl sildiğini görünce gülümsedi "oh, birinin damarına bastım sanırım" dedi.

Barlas gülümsemeye çalıştı ama beceremedi. Cebindeki ellerini yumruk yaptı "sen gerçektende bilgi adamısın değilmi Kuzey. Bu kadar insanın neden seni kendi tarafına çekmek istediğini şimdi daha net anlıyorum. Çok yazık Savaş bile senin ağzından karşılıksız tek kelime alamıyordu" dedi.

Kuzey canını acıtacal bir hareket yaptı, omuz silkti "dedikoducuları kimse sevmez" dedi.

"Evet, ama etrafta çok fazla dedikoducu var değil mi" Barlas'ın aniden yüzüne yerleşen gülümseme ile Kuzey irkildi "bende bir kaç dedikodu duydum. Ara sokaklarda kısık sesle konuşulan tehlikeli bir hikaye. Bilen kişikerin üç günden fazla yaşamadığı söyleniyor. Komik değilmi?"

Kuzey'in yüzündeki gülümseme silindi sessice durup karşısındaki çocuğu dinledi.

"Yıllar önce Bahçedeki çiçeklerden biri cinnet geçirip Bahçıvanı az daha öldürüyordu. Bu çiçek aynı zamanda Sokağın evleneceği kadındı. Bu yüzden, çiçeği infaz etme görevi Bahçe'nin korumaları olan Dikenlerden birinin oğluna verildi, henüz çete dövmesi yaptırmamış bir belirsize. Bu belirsizde Sokağın yakın dostu ve muhpiri Kuzey Nehir'den başkası değildi"

Kuzey aniden doğrulup Barlas geldiğinden beri çarşafın altında tuttuğı bıçağı Barlas'ın soluk borusuna denk gelecek şekilde fırlattı. Barlas refleksle kenara çekildi, geriye döndüğünde duvara saplanmış duran bıçağa baktı. Kıkırdadı "Oh, birinin damarına bastım sanırım" dedi Kuzey'i taklit edip.

Kuzey acıyla kıvranan bedenine inat önündeki çocuğa delirmiş gözlerle bakıyordu. Bu Barlas'ı dahada gülümsetti.

Ellerini cebinden çıkarıp sakin adımlarla Kuzey'e ilerledi. Hiç düşünmeden yataktan kalkıp üzerine atılan yaralı adamın kollarından tutup zorlanmadan sırtını yatakla buluşturdu ve üzerine doğru eğildi "senden öğrenmek istediğim şeyler var ve sen bunları bana bedavaya vereceksin" dedi kulağına doğru eğlip "tabi Kayra'yı da kaybetmek istemiyorsan" dedi.

Kuzey hızlı hızlı inip kalkan göğsüyle dişlerini sıktı "sana inanırmı sanıyorsun." Dedi.

Barlas nefesini boynuna doğru verdiğinde irkildi. Üzerindeki çocuk tehlikeli bir sesle konuştu "giderek bana aşık oluyor ve... basit bir şüphe herşeyin param parça olmasına yeter" dedi, geri çekilip Kuzey'in yüzüne baktı "artık benim için çalışıyorsun" dedi. Kuzey nefretle üzerinden kalkıp deri ceketini düzelten çocuğa baktı.

Barlas kapıya doğru yürürken "şimdi izin verirsen. Gidip flörtümü 'kurtarmam' gerek" dedi ve rahat adımlarla kapıdan çıkıp gitti.

Kuzey güçlükle dirseklerinin üzerinde doğrulup arkasından baktı. Yıllardır bu sırrı o kadar iyi saklamıştı ki kendisi bile varlığını unutmuştu. Şimdi bunu başka birinin ağzından duymak gerçeklerin yüzüne ağır bir tokat atmasına neden olmuştu.

Dişlerini sıkıp kafasını eğdi. Bir belirsiz olarak yaşamasının nedeni kaybedecek bir şeyi olmadan yaşamak istemesiydi ama ancak şimdi fark etmişti. Kaybedecek bir şeyi vardı...

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin