48.

68 3 0
                                    

Masanın üzerine serili şehrin haritasında yeni aldığım -geri aldığım- bölgelere baktım. Masanın karşısındaki deri koltukta oturan Melih'e bakıp "Bence Kurtları şehirden tamamen temizleyebilirim." Dedim.

Melih tek kaşını havaya kaldırdı "Bu çok toy bir karar Kayra. Bunu yaparken iki tarafta çok fazla kayıp verecektir. Böyle bir vahşetin gerçekleşmesini istiyorsan o ayrı tabi." Dedi.

Dudağımı büktüm. Bir elimi masaya yaslayıp kahvemden bir yudum aldım.

Melih "Dün Kurtlarla olan buluşmandan sonra ortaya çıkan keskin nişancı hakkında bir şey yapmayacak mısın?" Dedi.

İstemsizce sırıttım "Arkamdan saldıracak herifi vuran keskin nişancıdan mı bahsediyorsun?" Gözlerimi ona çevirip "Hayır, çünkü kim olduğunu biliyorum."

"Biliyorsun?"

"Evet, endişe etme."

Melih omuz silkti "Sokak öyle diyorsa öyledir." Dedi.

Koltuğuma oturup kahvemi elime aldım. Barlas'ı yeterince bekletmiştim sanırım. Belkide artık peşimde koşturan bu yavru köpeğin kafasını okşama zamanı gelmişti.

Gülümseyip ayağa kalktım Melih'e açıklama yapma gereği duymadan odadan çıktım. Diğer çete üyeleri beni görünce hızla kenara çekiliyordu. İçten içe beni sevmediklerini hissediyordum ama yaptığım şeylerden şikayet edemiyorlardı. Onlara istediklerini, istediğim kadar veriyordum.

Çete binasının önüne çıktığımda Esra ile göz göze geldim hemen arabaya adımladı. Arabaya bindiğimizde sırıtıp "Nereye patron?" Dedi.

"Eski silah deposuna."

Esra bekletmeden gazı kökledi. Onun hızına alışmaya başlamıştım.

Barlas'ın numarasını bulup sadece gideceğim yerin konumunu attım. O anlardı yada şu an arabanın peşinden bile geliyor olabilirdi.

Depoya geldiğimizde Esra'yı gönderdim ve depoya girdim. Sokak köpeklerinin bölgesindeydim yani daha rahatdım. Burada kimse bana kolay kolay saldıramaya cesaret edemezdi.

Deponun içinde yavaş yavaş yürürken etrafıma bakınıyordum. Deponun tavanına yuva yapmış bir kumru panik içinde kanatlarını çırparak bir boşluktan uçup gittiğinde irkilmedim bile.

Köşedeki kasaların üzerine zıplayan siyahlar içindeki bedene dönüp "Sipederman gibi oradan oraya sekmene gerek yok insan gibi kapıdan da gelebilirsin." Dedim.

Barlas kafasındaki kapşonu çekip sırıtarak yanıma adımladı, eldivenli ellerini yanaklarıma koyup dudaklarıma doğru yönelmiştiki ellerimi göğsüne koyup durdurdum onu.

Tek kaşını kaldırıp "Beni buraya bunun için çağırmadın mı?" Dedi.

İşaret parmağımı alnına yaslayıp geriye ittim onu "Önce bana bildiklerini anlatmalısın." Dedim.

Barlas ellerini indirip iç geçirdi "Pekala, önce bana ne kadarını bildiğini anlat." Dedi.

Ellerimi pantolonumun ceplerine sokup sallanarak deponun içinde dolaşmaya başladım "O dedikleri bir herif var ve amacından emin olamasamda iki tahminim var. Ya çeteleri ve mafyayı ortadan kaldırıp karanlık dünyanın kontrolünü ele geçirmek istiyor yada karanlık dünyayı tamamen ortadan kaldırıp dünyayı elegeçirmek istiyor, ayrıca bunları sosyalist bir düşünceyle monarşist bir düzen kurarak yapıyor." Dedim.

Barlas'a döndüm "Hangisinde haklıyım?" Dedim.

Barlad omuz silkip "Dünya sandığın kadar küçük ve kolay değil. Dünyayı elegeçirmekse fantastik bir düşünce. Sence O bu kadar deli bir adam mı?" Dedi.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin