Masanın üzerindeki dosyada yazan rakamlar yüzünden başım ağrımaya başlamıştı. Ayrıca Fransa'daki bir çete ile bağlantılarımız vardı ama ben Fransızce bilmiyordum. Ne kadar güzel. Bir çevirmende bulmam gerekiyordu.
Tabiki karanlık dünyadan olmak zorundaydı ki korkup kaçmasın. Ayrıca gizli anlaşmalarda yanımda bulunduracağım kadar güvenebileceğim biri olmalıydı.
İç geçirip koltukta geriye yaslandım, ağrıyan gözlerimi ovuşturdum. Masanın karşısındaki koltukta mutlu mutlu çayını içen Melih'e "Bana bir Fransızca hocası tut. Mümkünse pazar günlerine denk gelsin." Dedim.
Melih çayını önündeki sehpa niyetine koyulmuş kasanın üzerine koydu "Tabiki canım ancak pazar günleri uyumana izin verebileceğim tek gün haberin olsun." Dedi.
Kocaman oflayıp kafamı masaya yasladım "Ya ben devlet memurumuyum. Sokağım ben. Karanlık dünyanın en güçlü çetelerinden birinin lideriyim. Bundan daha rahat olmalıyım." Dedim.
Melih hafifçe güldü "Yani ne sanıyordun. Savaş sadece bir-iki saatlik uykuyla gidip mekan basan bir adamdı. Ah ne adamdı. Umarım zebaniler götünden kan alıyordur." Dedi.
Kafamı kaldırıp ona kaşlarımı çatarak baktım. Kapı çalındığında bir kaç saniye duraksadım sonra ben gel demeden kimsenin içeri girmeyeceği aklıma gelimce gel komutunu verdim.
Emre içeri girip ellerini arkasında birleştirdi "İstediğin gibi Yaprak'ı getirdim. Yanında Kayıp Çocuklar'dan Melek ve Güneş'te geldi." Dedi.
"Onlar niye geldiki?"
"Melek sana güvenmiyormuş. Güneş'in gelme nedeni sen yada Yaprak değil."
Gözlerimi devirdim. Melih kıkırdayıp "Gaayyy!" Dedi, Emre onu görmezden gelip "Sen Yaprak ile konuşurken Melek'te yanında olmak istiyormuş. İçeri alayım mı?" Dedi.
Sıkıntılı bir nefes aldım şimdi olmaz dersem bu kız sorun çıkarırdı "İyi gelsin." Dedim.
Emre dışarı çıkıp Yaprak ve Melek'i içeri aldı. Yaprak onu son gördüğümden beri daha farklı görünüyordu. Daha... canlıydı. Beline kadar olan saçlarını kesmişti. Şimdi omzunun biraz üstündeydi.
Ayağa kalkıp gülümsedim "Hoşgeldin." Dedim, oda gülümsedi "Hoşbuldum... seni son gördüğümden beri... değişmişsin." Dedi.
Masanın etrafından dolanıp onun önüne geçtim "Bunu sen mi söylüyorsun?" Dedim, gülümseyerek ona baktım "Seni iyi gördüm."
Yaprak, Melih'in karşısındaki koltuğa oturdu Melek'te onun korumasıymış gibi başında dikiliyordu.
"Bildiğin gibi artık Sokak benim. Bahçe'den saknalarak yaşamak zorunda değilsin. Seni Sokak Köpeklerinden biri yapabilirim. Oratama alışana kadar Melih ile takılırsın. Sosyopat bir sapığa benzediğini biliyorum ama özünde iyi biridir." Dedim.
Yaprak hafifçe gülümsedi "Teklifin için teşekkür ederim ama ben Kayıp Çocukların yanında gayet iyiyim. Aslında..." göz ucuyla Melek'e baktı "Seninle yanlız konuşmayı tercih ederdim." Dedi.
Melek hafifçe kaşlarını çattı, burnundan bir nefes verip "Her neyse." Diye söylendi ve homurdanarak dışarı çıktı. Kaşlarımı kaldırıp Melih'e baktım, anlaması bir kaç saniye sürsede kalkıp dışarı çıktı. Onlar gidene kadar arkalarından bakıp Yaprak'a döndüm "Seni rahatsız eden bir şey mi var?" Dedim.
"Hayır öyle değil aslında sana teşekkür etmek istemiştim. Ben, beni almaya geldiğiniz o gün intihar etmeyi bile düşünüyordum. Sadece insanlar bana ne derse onu yapıyordum. Senin sayende hayatım değişti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇETE [gay]
ActionKaranlık Dünya, pis zihniyetli insanların pis işler çevirdiği bir alt dünyadır. Kayra ve Barlas birbirlerinden bağımsız şekilde bu korkutucu dünyadan kurtulmanın hayaliyle büyürler ancak büyüdükçe hayat onların ışığa çıkan bütün yollarını kapatır ve...