64.

44 2 0
                                    

[Yaklaşık yarım saat önce...]

Melek kar maskesini yüzüne geçirip "Daha düzgün bir şeyler yok muydu? Terleriz bunun içinde." Dedi.

Barlas silahını beline yerleştirirken ters bir sesle "Kilotluçorap geçir istersen kafana Melek daha güzel olur ha? Efil efil." Dedi.

Melek kaşlarını kaldırıp "Aman aman birileri gergin." Dedi.

Güneş sarı saçlarını maskesinin altına sıkıştırıp "Onun gergin olması normal esas sen neden bu kadar sakinsin?! Hepimizin içinden geçebilecek sosyopatlara ihanet etmek üzereyiz. Eğer plan işlemezse ve buradan kaçamazsak hepimizi sikerler hatta direğe oturttururlar." Dedi.

"İhanet etmesekte götümüzden kan alıyorlardı. Ne değişecek?"

"Bilmiyorum, şu an yaşıyoruz ya, bu ihanet işinden sonra küçük pembe deliğimiz otoyola dönecek."

"Şu konuyu kapatın yoksa çeneninizi kırıcam!" Barlas'ın ani çıkışıyla ikili sessizleşti.

Güneş kendi kendine bir şeyler mırıldanıp kollarını göğsünde birleştirdi ama Melek'in gözleri Barlas'ın üzerindeydi.

Barlas'ın annesinin nasıl öldüğünü ve babasının onu yıllarca nasıl korkuttuğunu biliyordu. Bir şeyleri aşmış gibi davransada hala içinde bir yerlerde gergindi, belkide sonunun annesi gibi olmasından korkuyordu. Bunu hiç oturup konuşmamışlardı. Böyle ciddi meseleleri pek konuşmazlardı, o kadar samimi değillerdi. Buna rağmen Barlas planını anlattığında onun peşinden gitmişlerdi.

Üçlü yangın merdivenlerinden yukarı çıktılar. Aradıkları kapının önüne geldiklerinde silahlarını ellerine aldılar. Güneş ve Melek'in üzerinde çelik yelekte vardı, Barlas'ın ihtiyacı yoktu sonuçta yaşamıyordu bu yüzden ölemezdide.

Melek'in kapıyı tekmeleyip açmasıyla üçüde silahlarını kaldırıp koridora girdi. Bekledikleri ani saldırı yerine yerde hareketsizce uzanan bedenleri görünce hepsi duraksadı. Bunlar kolları ve bacakları kesilmiş hastalıklılardı, bir tanesi duvara alnından demir bir kazıkla sabitlenmişti.

Üçüde şok içinde birbirine baktı. Birileri onlardan öncemi gelmişti?

Silahlarını daha sıkı kavrayıp temkinli adımlarla hala gözleriyle onları takip eden hastalıklıların üzerinden atlayıp kontrol odasına doğru ilerlediler. Amaçları odaya girip asansörü ve kameraları devre dışı bırakmaktı ama belliki biri daha aynı planı yapmıştı.

Hafifçe aralık duran kapıya yaklaştıklarında bir kaç anlamasız sesi dinlediler, birileri tartışıor gibiydi.  Üçlü birbirine baktı, Barlas kafasını salladığında Melek geri çekilip kapıyı bir tekmeyle itip "Eller havaya!" Diyerek içeri girdi.

Barlas ve Güneş'te silahlarını kaldırıp odaya daldı. Kendileri gibi kar maskesi takmış dört kişi şok içinde onlara döndü. Kar maskesinin altından saçları dökülen kadınsı bir ses "Size kapıyı kontrol edin demiştim geri zekalılar!" Dedi.

Melek "Kimsenin canı yansın istemiyorsanız silahlarınızı yere atın." Dedi.

Dörtlü birbirine baktı. Uzun boylu ve yapılı bir adam öne çıktı. Belindeki silahları yere atıp ellerini kaldırdı sakin bir sesle "Tamam silahsızım. Sakin olun." Dedi.

Barlas çatık kaşlarıyla maskeli tiplere baktı. Sanki bir yerden tanıdık gibi görünüyorlardı. Silahını ellerini kaldırmış duran tipe doğrultup "Neden buradasınız amacınız ne?" Dedi.

Ellerini kaldıran adam bir kaç saniye duraksadı "Şey amacımız..." Diye söze başladı ama devam etmeden kendisine silah doğrultan Güneş'in bileğini kavrayıp büktü ve silahı düşürmesine sebep oldu. Güneş'in bileğini geriye büküp kendine çekti.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin