30.

120 5 1
                                    

Karıncayuvasında gece gök yüzü daha netti. Neredeyse yıldızları sayabiliyordum. Alışık olmadığım bir şekilde sessizdi. Huzurluydu. Ve nedense gergin olmamın nedeni buydu.

Sokak Köpeklerine dönmem gerekiyordu. Yaralarımın acısını artık zerre kadar bile hissetmiyordum. Hemen şimdi yola çıkabilirdim. Ama bir yanım nedense gitmek istemiyordu.

Yıldızlarla süslü gök yüzüne bakarken aklıma Savaş geldi. Onun için doğru dürüst yas bile tutamamıştım. Kendi babamın ölümüne bile ağlayacak zamanım olmamıştı.

Gözlerim istemsizce dolmaya başladığında pencerenin soğuk camına alnımı yaslayıp gözlerimi kapattım ve göz yaşlarının yanaklarına düşmesine izin verdim.

Sokak Köpeklerine döndüğümde ağlamak için hiç zamanım olmayacaktı. Şu anın tadını çıkarmak istiyordum. Etrafta kimse yokken. Güçlü olmak zorunda değilken. Küçük bir çocuk gibi ağlamak.

Kapı çaldığında bu isteğimde baltalanmıştı. Yukarıda her ne varsa beni sevmiyordu.

Hızla göz yaşlarımı silip boğazımı temizledim "gel" dedim, Asef elindeki ilaç ve küçük bir şişe suyla yanıma gelip "annem ağrın olabileceğini söyledi al" diyip elindekileri bana uzattı.

Kafamı iki yana sallayıp "gerek yok, ağrım yok" dedim, Asef şüpheyle bana baktı elindekileri masaya bıraktı birden çenemden tutup yüzümü yana çevirdi.

Kaşlarım çatıldı "ne oluyor?"

"Bu gün sana vurduğum yerin morarmış olması gerekirdi... herneyse sanırım biraz paslanmışım"

Histerik bir şekilde güldüm "bu paslanmış halinse senden korkarım işte. Vurduğun o ilk anın acısını hala hatırlıyorum." Dedim.

Asef hafifçe güldü. Birbirimize o şekilde bakarken dudaklarımı birbirine bastırıp "Evet artık beni bırakabilirsin." Dedim.

Hızla çenemdeki elini çekip "Kusura bakma." diye mırıldandı. Tek kaşımı kaldırıp onu bir süre süzdüm sonra boş verip tekrar cama döndüm.

Kısa süren sessizliğin ardından Asef "gözlerin... kızarmıştı. Ya bizden habersiz bir şey kullandın yada ağladın" dedi.

Güldüm "bir şey kullandığımı söylesem ve konuyu kapatsak" dedim, omuz silkti "nasıl istersen" dedi.

Yine sessizlik onun sorusuyla bölündü "Karıncayuvasından değilsin onu anladık ama Karanlık Dünyadan da değil gibisin. Nereden geliyorsun?" Dedi.

Çenemi kaşıyıp "şey aslında Karanlık Dünyadanım" dedi, Asef tek kaşını havaya kaldırdı "ama belirsizler hakkında hiç bir şey bilmemene rağmen bir belirsizsin. Hiç mantıklı gelmiyor" dedi.

Kafamı ona çevirdim "tüm belirsizler Karıncayuvasında yaşanan her şeyi bilmek zorundamı?" Dedi, Asef önüne dönüp.

"Hayır tabiki ancak çetelerle yada mafya ile iş tutmuş olanlar genelde hep tehlikeli ve güvenilmez tipler oluyor. Sen fazla sıradansın"

Yüzüme bir gülümseme yayıldı "sıradan mı? Bu sana garip gelebilir ama bunu söyleyen ilk kişisin"

Kaşlarını havaya kaldırdı "işte buna gülerim" Dedi, tekrar pencereye dönerken kafamı iki yana salladım "sıradan olmak açıkcası güzel olurdu" dedi, konuyu değiştirmek için pencerenin dışındaki ufak bir kasaba kadar küçük şehri gösterdim "burası hep böylemi?"

"Nasıl?"

"Sessiz ve korkutucu."

"Her zaman değil" kolların göğsünde birleştirip benim gibi ışıkları yanan şehre baktı "Buranında güzel yanları var. Hayatta kalması zor bir yer olsada Karıncayuvasını seviyorum." dedi.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin