50.

58 2 0
                                    

Ece nazik bileklerine taktığı zarif bilekliğini düzeltirken "Son görüşmemizin üzerinden ne kadar geçti? En az on yıl kadar sanırım. Giderek yaşlanıyoruz değil mi?" Dedi.

Savaş yüzünü buruşturdu "Artık emekli  bir orospu olman canını mı sıkıyor?" Dedi.

Ece yeşil gözlerini Savaş'a dikti keskin bir sesle "Öldüğünü duyduğumda en eski şaraplarımdan birini açmıştım. Tamamen ziyan oldu." Dedi, çenesini dikleştirdi "Keşke ölseydin."

Savaş sırıtıp dalga geçer gibi "Sensiz cehenneme gitmeyi hiç düşünmüyorum." Dedi.

Kuzey'in gözleri ikisinin arasında mekik dokurken Engin nefes nefese arsaya girdi "Bu ayakkabılarla koşmak hiç kolay değil." Diye homurdandı.

Kafasını kaldırdığında Ece ile göz göze gelince yutgundu. Gülümsemeye çalışıp "Ah, merhaba patron." Dedi.

Ece dudağını büküp tiksinir gibi Engin'e baktı "Küçük bir hayin olduğunu hep biliyordum." Dedi, gözleri kısa bir an Kuzey'e değdi ardından yeniden Savaş'a döndü.

"Her neyse esas konuya dönersek, çetemi basıp adamımı tehdit etmene en son değinicem, oğlumla arama girmeye çalıştığını duydum."

Savaş kaşlarını çattı "Ona hala oğlum diyecek kadar yüzün var demek. İnci ile onu bulduğumda o kadar zayıftı ki ölmek üzereydi!" Dedi.

Ece bu açıklamayı kendine defalarca yapmış gibi "O hastaydı. Başka seçeneğim yoktu." Dedi.

Savaş alayla güldü "Hasta mı? Kayra gördüğüm en sağlıklı çocuktu, doğru düzgün hasta olduğunu bile hatırlamıyorum." Dedi "Kendi oğlunun en büyük travmasısın sen. Senin yüzünden çocukluğunun yarısını hatırlamıyor! Şimdi tutup ona oğlum mu diyorsun!?"

"O benim oğlum!" Ece'nin ani yükselişiyle sokak titredi "Onu benden çok sevdiğini mi sanıyorsun!? O hastaydı, doğduğunda kalbi bile atmıyordu. Onu sadece hayatta tutmadım ben, onun yaşıtları gibi büyüyüp yürümesi, gülmesi ve nefes alması için çok şey feda ettim!"

Savaş'ın üzerine doğru adımlarken gözlerinden ateş saçıyordu "Başarmıştım. Sonunda oğlumun canı yanmadan ona sarılabilecektim, onunla parka gidecek, yapamadığımız her şeyi yapacaktım... ama sen ve benim canım kardeşim gelip oğlumu benden çaldınız!" Dedi.

Savaş önünde öfekeden delirecekmiş gibi duran kadına acıyarak bakıp "Kendi oğlunun hayatı için onlarca çocuğu öldürdün." Dedi.

Ece yüzüne yayılan gülümsemeyle "Ya ne yapacaktım? Oğlum her geçen gün dahada çökerken o piç kurularının sokakta oyunlar oynamasınımı izleseydim. Ne yaptıysam oğlum için yaptım ve şimdi onu geri alıcam." Dedi.

Savaş aniden uzanıp tek eliyke Ece'nin boğazını kavradı "Ona yeniden zarar vermene izin vermem." Dedi ama aniden adem elmasının üzerine baskı yapan kılıçla hafifçe geri çekilmek zorunda kaldı.

Az önce barda Kuzey ile bibirine giren Ecel'di bu. Kuzey hemen silahını çıkarıp Ecel'in ensesine dayadı "Geri çekil." Dedi.

Ece kıkırdayıp Savaş'a sırıtarak baktı "Doğruyu söyle Savaş. Neden Kayra'yı bu kadar sahipleniyorsun?" Dedi "İnci'ye olan saygından mı? Yada belkide vicdanını rahatlatıyırsundur." Kafasını iki yana salladı "Hayır bunların hiç biri değil, değil mi?"

Bir adımda Savaş'ın dibine girip "Sadece sevgilini öldüren kişinin oğlunu elinde tutmak sana zafer kazanmış gibi hissettiriyor değil mi?" Dedi.

Savaş düz bir ifadeyle "Hakkımda hiç bir şey bilmiyorsun." Dedi.

"Belki evet ama seni nasıl yeneceğimi her zaman bildim değil mi?"

Savaş dişlerinin arasından "Ben senden oğlunu aldım sende benden kadınımı aldın. Ödeşmedik mi? Hala ne istiyorsun?" Dedi.

Ece deli gibi güldü kafasınj hızla iki yana sallarken "Ödeşmek mi? Tabiki hayır! Yanından bile geçmedik! Senden alacağım daha çok şey var." Dedi bakışları yavaşça Kuzey'e döndü "Önce kadının, şimdide erkeğin."

Savaş kaşlarını çatıp hala Ecel'in kafasına silah dayayan Kuzey'e baktı. Kuzey kurumuş dudaklarını yalayıp endişeyle kafasınu iki yana salladı, bakışlarını Ece'den çekmeden "Yapma." Diye fısıldadı.

Ece gülümseyerek "Sence İnci nasıl öldü Savaş?" Dedi.

Savaş hızla kafasını Ece'ye çevirdi kendinde değil gibi "Ne?" Dedi.

"İnci'yi öldürmek zaten hep aklımda olan bir şeydi. Senin canını yakacağını biliyordum yinede bunu daha yıkıcı hale getirmek istedim. Bunu nasıl yapacağımın fikrini bana Engin verdi."

Kuzey kaşlarını çatıp Engin'e baktı Engin'de neler olduğunu anlamaya çalışır gibiydi. Ece devam etti.

"Eskiden Ecel gibi Bahçe'nin temizlik işlerine bakan biri vardı. Bu görevi ona vermiştim. Bu onun reddettiği ilk görev olmuştu ama sonra ne olduysa kabul etti ve İnci'yi öldürdü sonrada Bahçe'den ayrılıp belirsiz olarak yaşamaya başladı."

Uzun beyaz parmaklarını Savaş'ın kastığı çenesinde gezdirip "Senin için canını verebilecek biriydi. Nedenin hayranlık olduğunu sanırdım ama Engin bana en yakın arkadaşları arasında seçim yapması gereken bir duruma düştüğünü ima ettiğinde anladım. O sana aşıktı. Hemde en yakın dostunu öldürecek kadar." Dedi.

Kuzey acıyla gözlerini kapatıp yavaşça silahını indirdi. Gözlerini açtığında dehşet içinde kendisine bakan Savaş'a baktı. Ece hafifçe kafasını yana yatırıp "Tüm bunlar sana tanıdık geldi mi Kuzey?" Dedi.

Tek kelime edemedi. Sadece Savaş'a bakıyor onun tepkisini ölçüyordu. Savaş, Ecel'i bir çöp parçasıymış gibi kenara itip Kuzey'in karşısına dikildi "Ne ima ediyor lan bu orospu?" Dedi, sesi titriyordu, bonundaki ve alnındaki damarlar ortaya çıkmıştı "Cevap versene lan!"

Kuzey sakince gözlerini açıp kapattı, artık inkar etmenin bir anlamı yoktu. Doğrudan Savaş'ın gözlerine bakıp "Seni seviyorum." Dedi.

Anında yüzüne yediği yumrukla kafası yana düştü. Yakasını kavrayan el uzaklaşmasına izin vermedi diğer elini yumruk yapıp defalarca kez vurdu bir yandan da bağırıyordu "Ne sevmesi lan orospu çocuğu! Ne yaptın lan güzelime!? O benim canımdı lan! Canımdan bir parçaydı! Nasıl kıydın lan ona!"

Kuzey yüzüne yediği son yumrukla dengesini kaybedip yere düştü ama Savaş onu rahat bırakmadı. Kuzey'i parçalara ayırmam ister gibiydi.

Kuzey'in yüzüne bir kaç yurmuk daha geçirip Kuzey'in kanına bulanmış elleriyle yakalarını kavrayıp "Sana güvendim lan ben! Kardeşim dedim sana." Dedi.

Kuzey histerik şekilde gülüp kanlı dişlerini gösterdi "Kardeşlerini sikiyor musun Savaş?" Dedi.

Savaş duraksadı, yumruğu havada kaldı. Dişlerinin arasınsan bir küfür savurup iğrenç bir şeye dokunmuş gibi Kuzey'in yakasını bıraktı. Ayağa kalkıp ateş saçan gölzeriyle Kuzey'e baktı "Bir daha karşıma çıkarsan yemin ederim... umurumda olmaz gebertirim seni." Dedi, titreyen elleriyle yeri döverek arsadan çıktı.

Engin tereddüt edip Savaş'ın arkasından baktı sonra Kuzey'in kanlar işindeki yüzüne baktı. Gözlerinden onlarca duygu geçti, sonunda arkasını dönüp Savaş'ın peşinden gitti.

Kuzey bir süre kendi nefes seslerini işitti. Ardından Ece'nın kıkırdamasını ve yeri döven topuklu ayakkabılarının sesini.

Yarı açık gözleriyle bulutlu gök yüzüne bakarken görüş açısına giren bandajlı suratla kaşlarını çatmak istedi ama canı yandığı için vazgeçti.

"İstesen o herifin kafasını uçurabilirdin." Dedi, Ecel "Neden yapmadın?"

Kuzey patlamış dudağını güçlükle aralayıp "Onu seviyorum." Dedi.

Ecel kafasını önce sağa sonrada sola yatırdı, Kuzey'in söylediğini kafasında tarttıyordu sanki "Bu biraz fazla zavallıydı." kılıcını kılıfına sokup "Her neyse." Dedi.

Kuzey'in son gördüğü kafasuna doğru savrulan kılıcın kabzasıydı. Sonrası derin bir karanlıktı.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin