42.

82 3 0
                                    

Kuzey'in yağmuru sevmemesi için çok fazla nedeni vardı. İlk sebep ıslanmaktan nefret etmesiydi, ikincisiyse her yağmut yağdığında sokaklardan iğrenç bir koku yayılmasıydı.

Şimdi bulunduğu tren garıda berbat kokuyordu ve etraf yıkık döküktü. Artık kullanılmayan raylarda yürürken yağmurdan ıslanmış gri boyalı saçları alnına yapışmıştı. Elini saçlarına atıp geriye yatırdı. Belki artık renk değiştirme zamanı gelmişti.

Bunu düşünürken çakıl taşlarının üzerindeki ayak seslerini duyunca atkasını döndü. Savaş giydiği kapşonlu hırkasının kapşonunu kafasına geçirmiş, taktığı güneş gözlükleriyle dikkat çekmediğini sanıyordu.

"Komik görünüyorsun" dedi Kuzey "Yağmurlu bir havada o gözlüklerle ne yaptığını sanıyorsun."

Savaş omuz silkti "Bana yakışıyorlar." Dedi, haklıydı. Kuzey'in iç geçirmesine neden olacak kadar yakışıyordu "Amacımız düşmanı cezbetmek olsaydı çok başarılı olurdun." Diye honurdandı.

Savaş kıkırdadı. Kuzey etrafına bakınıp "Neden buradayız artık açıklayacak mısın?" Dedi.

Savaş yanına gelip gözlüklerini Kuzey'le birlikte izledikleri bir filmdeki, havalı bir adam gibi çıkarmaya çalışarak "Bela aramaya." Dedi.

Kuzey kafasını salladı "Anladım. Peki neden buradayız." Dedi.

"Hiç eğlenceli değilsin. Herneyse, eski bir dostla görüşücez."

"Ben tanıyor muyum?"

"Tanıştığın için pişman olduğun biri."

"Bu pek açıklayıcı değil."

"Listen baya uzun değil mi?"

"Laf kalabalığını bırak artık."

"Tamam tamam. Arkadaşım birazdan burada olur sadece bekle."

Kuzey gözlerini devirmemeye çalıştı. On dakika kadar yağmurun altında beklemek zorunda kalmıştı ve sonunda sessiz tren garına siyahlar içinde başka biri gelmişti. Savaş gibi güneş gözlüğü takıyordu ve Kuzey onu hızla tanıdı.

Yüzünü buruşturup "Ah hayır." Diye mırıldandı.

Savaş kafasını salladı "Bu senin için oldukça sakin bir tepki." Dedi.

Engin, Kuzey'in son gördüğünden beri çok değişmişti. Son zamanlarda kadın olmaya karar vermiş olmalıydı ki koyu kumral saçlarını uzatmış ve Kuzey'in en sevmediği kırmızı tonda bir ruj sürmüştü -Kuzey, Engin'in bu ruju bilerek sürdüğüne neredeyse emindi-. Kuzey onun etrafına yaydığı şekerli kokudan rahatsızdı ama en çok kendisine attığı sinirli bakışlardan rahatsızdı.

Engin Bahçede dışarı çıkma yetkisi olan bir kaç kişiden biriydi. Rütbesi Oktay'dan küçüktü ama iyi bir müttefikti. Kuzey'den nefret ediyordu. Kuzey'inde hisleri karşılıklıydı.

Savaş neşeyle gülümseyip Engin'in elini sıktı "Merhaba eski dostum! Uzun zaman oldu değil mi? Ceketine bayıldım. Özel yapım mı? Bana terzinin numarasını vermelisin." Dedi.

Engin gülümseyip "Her zaman ki gibi çok tatlısın Savaş ama sanki biraz daha ölü olman gerekiyordu. Bana senin makarna süzgecine döndüğünü söylemişlerdi." Dedi.

Savaş omuz silkti "Pek çok kişiyi hayal kırıklığına uğratıcam, bir süre daha buralardayım. Tabi öfke içindeki Sokak'ın hayati olarak." Dedi.

Engin kıkırdadı "Ölmemene sevindim seni manyak." dedi ve kaşlarını çatarak Kuzey'e döndü "Afedersin biraz daha sessiz nefes alır mısın? Dikkatimi dağıtıyorsun." Dedi.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin