59.

22 1 0
                                    

Odadan çıkmama izin yoktu ve ben stresten kendimi yiğip bitiriyordum. Dün tüm gece düşünmekten uyuyamamıştım. Başıma geleceklerden bir haber olduğumdan plan yapmakta zordu. Üstelil Barlas ellerindeydi. Kapana kısılmış hissediyordum.

Duyduğum höpürdetme sesiyle sinirlime hakim olamadan odamın köşesindeki koltuğa oturmuş rahat rahat çay içen Yek'e döndüm "Neden buradasın sen?!"

Yek bardağını sehbaya koyup "Senin yanında olmazsam Uyumsuz'un başıma diktiği herifle muhattap olmam gerekecek ve bu benim en sevdiğim takımlarımdan biri. Kan lekesi olmasını istemiyorum." Dedi.

Gözlerimi devirdim odamın terasına çıkıp ayaklarımın altında kalan şehre baktım. Her şey o kadar normaldeki korkutucuydu. Bu akşam dünya cehenneme dönüşecekti ve benim yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Sevdiğim insanlara bile ulaşamıyordum.

Çeteden uzakta geçirdiğim bu günlerde Emre ve Melih ne yapmıştı acaba. Kafamda yüzlerce şey dolanıyordu, çağresizce beklemek beni çok sinirlendiriyordu.

Aniden saçlarımı karıştıran elle irkildim. Yek gülümseyerek "Ağlama ağlama. Her şey yoluna girecek." Dedi.

Elini itip durukça kaşlarımı çattım "Nasıl? O temizleme günü başlattığında belkide bütün dünya darma dağın olacak. Sevdiğim kimseye ulaşamıyorum. Hayatım psikopat babamın elinde. Bu durumda nasıl her şeyin yoluna gireceğini düşünebilirim ki?" Dedim.

Yek ellerini pantolonunun cebine sokup karşıma geçti "Temizleme günü sandığın kadar kötü bir şey değil. Evet tabi bir sürü insan ölecek ama iyi bir şey için. İçinde yaşadığımız dünyanın ne kadar berbat durumda olduğunu sana anlatmama gerek yok. Baştan bir düzenleme ve yeni bir yönetim tabiki hemen herkesin kabulleneceği bir şey değil. Ama gelecekte her şey daha düzenli olacak." Dedi.

Kaşlarımı çattım. Kiminle konuşuyorsam. Bu adamda O'nun fikirlerinde biriydi.

Yek terasın ucuna doğru yürürken "Zaten ne kadar stresten saçlarını beyazlatsanda yapabileceğin hiç bir şey yok. Şimdilik sessizce otur ve etrafındakilere ayak uydur. Harekete geçmek için doğru zamanı beklemelisin." Dedi.

Yek'in peşinden terasın ucuna yürüdüm. Ilık esen rüzgar saçlarımı her yöne savuruyordu, gözümün önüne düşen kızıl tutamlar yüzünden gözlerimi kısıp "Doğru zaman geldiğinde ne yapmam gerekiyor kaçmalımıyım? Daha doğrusu kaçabilir miyim?" Dedi.

Yek dalga geçer gibi güldü "Kaçmak pek yardımcı olmuyor. Buradan gerçekten kurtulmak istiyorsan daha kesin bir çözüm bulmalısın." Dedi.

Gergin bir şekilde alt dudağımı yaladım "Nasıl bir kesim çözüm?" Dedi.

Yek bedenini bana çevirip kafasını hafifçe yana eğdi, elleri ceplerindeydi ve yüzünde arkasında nasıl bir niyeti olduğunu asla anlayamadığım sinsi bir gülümseme belirdi "Tabiki O'yu öldürerek." Dedi.

Yutgundum, ne zavap vereceğimi bilemedim. O'yu yani öz babamı öldürmem gerekeceğini biliyordum ama bunu nasıl yapabilirdim ki? Onu öldürsem bile daha Uyumsuz ve Gölge ile yüzleşmem gerekecekti. Tüm bunlarla nasıl başaçıkabilirdim ki?

Yek hafifçe gülüp yeniden saçlarımı karıştırdı "Kafandaki sorunların hepsini anlıyorum endişelenme sana yardım edeceğim. Bu işi birlikte halledicez." Dedi, elini saçımdan çekip yeniden cebine koydu "Şimdi sadece sevgilin ile olan buluşmana odaklanalım. Daha güzel bir şeyler giymek ister misin?" Diyerek çenesinin ucuyla üzerimdekileri gözterdi.

Annem dolabımı en pahalı markalardan kıyafetlerle doldurmuştu ve garip bir şekilde hepsinide benim tarzımda almıştı. Evime girip eşyalarımı karıştırmasını desteklemiyordum ama bu çok tatlıydı. Belkide annem beni babamdan birazcık daha fazla seviyor olabilir. En azından bana karşı, sadece oğlu olduğum için, ilgili.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin