10.

244 11 2
                                    

Öylece koltukta oturup önümdeki çay fincanına bakarken ne diyeceğimi bilemiyordum. Barlas'ın normal bir tip olmadığını biliyordum zaten ama kendi öz ailesini böyle korkunç bir şekilde öldürmesi tüylerimi diken diken etmişti. Dişlerimi sıkıp kafamı iki yana salladım ve önümde benim verdiğim tepkileri izleyen Giray'a döndüm "bunu neden bana anlattın? Bu eminim ki herkesten saklanan bir şey" dedim.

Giray kafasını sallayıp "evet, ancak ben senin bana yardım edeceğini düşünüyorum" dedi "Barlas'ın bir sokak çetesi kurduğunu duydum. Bunu nasıl yaptığı yada ne planladığı hakkında bir fikrin varmı?" Dedi.

Alt dudağımı dişledim. Birbirlerinden haberleri yokmuydu. Bu kurduğum bütün teorileri alt üst etmişti "yani hem mafyayı hemde sokak çetelerini bitirmeye çalıştığını biliyorum ama bu kadar" dedim, Giray kafasını sallayıp iç çekti.

Biraz masanın üzerine yaslanıp "her neyse buraya Barlas'ı konuşmaya gelmedim ben" dedim, Giray'ın kara gözleri bana döndü "Savaş'ın ölümü ve depolarımıza düzenlenen baskınlar. Tüm bunlarda ilk şüpheli mafya ve bu yapılanlar Sokak köpeklerine bir savaş ilanı bilmem anlatabildim mi? Kendini savunacak bir şeyin varmı?" dedim.

Giray düz bir suratla yüzüme baktı "neden bahsettiğin hakkında hiç bir fikrim yok" dedi, kaşlarımı çattım "O zaman kim Sokağı öldürecek kadar ileri gidebilir ha? Karanlık dünyada bunu yapacak kadar güçlü kim var?" Dedim.

Giray bir süre kaşlarını çatıp yüzüme baktı. Söyleyecek büyük şeyleri olduğunu hissettim ama sadece sessizce omuz silkti "Bende Sokağı pek sevmez ancak şu an mafyanın başına geçip bütün gücü elime almak üzereyim. Neden savaşa girmek gibi büyük bir kumar oynayayım?" Dedi.

Söylediği her şeyi şaşkınlıkla dinledim. Savaş'ı sevmeyen çok olmasına rağmen onunla uğraşacak çok az insan vardı. Karanlık dünyada bir sokak çetelesinin liderlerini öldürmeye çalışmak her yiğidin harcı değildi. En az mafya kadar güçlü biri Sokağa dokunabilirdi. Böyle düşünmüştüm ama şu an kafam karışmıştı. Artık üvey babamı kimin öldürdüğü hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Bu sırada kapı açıldığında iki korumayla birlikte içeri giren Barlas'a baktım. Alt dudağı patlamıştı ama onun dışında iyi görünüyordu. Beni görünce yüzü aydınlandı "Kayra yaşıyorsun! S
Şükürler olsun" dedi.

Gözlerimi kısıp ona baktım "Giray'ın beni orda öldüreceğini biliyordun değil mi?" dedim, Barlas endişeli bir yüzle "Giray seni öldürmeyemi çalıştï?" Dedi, tepkilerinin gerçek mi yoksa sahtemi olduğunu bir türlü anlayamıyordum. Gözlerimi devirdim ve iç geçirip ayağa kalktım "Her neyse burda bir işimiz kalmadı." dedim.

Barlas mutlu bir şekilde "güzel hadi gidelim" dedi kollarını kendisini tutan iki korumadan kurtarmaya çalıştı ama olmadı. Giray ayağa kalkıp Barlas'a bakarak "İlk fırsatta yatalak, sana karşılık bile veremicek yaşlı bir adamı öldürmeye gitmen ne kadar da ahlaklı bir davranış." dedi.

Barlas, Giray'a bakarken umursamazca omuz silkti "Azrail'e yardımcı olmak istedim ne var yani. O yaşlı herifin hayata dört elleriyle sarılması sinirlerimi bozdu" dedi.

"O yaşlı herif senin baban"

"O adam benim babam değil!"

Barlas'ın sesi aniden odanın sessizleşmesine neden oldu. Çatık kaşlarıyla birbirlerine öldürecek gibi bakan iki kardeşe baktım. Sanırım burada olmamam gerekiyordu.

Giray sakin bir sesle "istediğin kadar kaç ama o senin baban ve burasıda senin evin" dedi Barlas öfkeyle karşılık vermeye hazırlanırken Giray araya girdi "bende senin abinim ve üzerindeki ölüm emrini kaldırıyorum" dedi.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin