36.

97 1 0
                                    

Önümdeki dosyayı diğerlerinin üzerine bıraktım, kollarımı gerdirip boynumu kütürdetirken telefonumun titremesiyle iç geçirip telefonu elime aldım.

Bilmediğim bir numaraydı, hafifçe kaşlarımı çatıp aramayı cevaplayıp telefonu kulağımla omzumun arasına alıp geçen yıldan bu yıla kadar yapılmış silah alışverişlerinin listesini elime aldım.

"Umarım bir şey satmak için yada bir kampanyanın reklamını yapmak için aramışsındır."

Kısa bir sessizliğin ardından diğer taraftan ufak bir kahkaha sessi geldi, tanıdık bir ses "Sesin ölü gibi geliyor" dedi.

Kaşlarım daha çok çatıldı "Barlas?"

"Nasılda hemen tanıdı beni? Evinin önündeyim, gel konuşalım."

Dosyayı bırakıp telefonu elime alıp koltuktan kalktım ve sokağa bakan pencereye gidip perdeyi araladım. Karşı kaldırıma park etmiş motosikletine yaslanmış elindeki telefonla eve doğru bakan Barlas'a baktım.

"Neden buradasın? Ne istiyorsun?"

"Ne kadar şüphecisin. Sadece konuşacağız."

"Ne konuşacağız."

"Pandaların neslinin tükeniyor olması beni çok üzüyor biraz dertleşelim istiyorum. Hadi beni çok bekletme gel."

Telefon aniden yüzüme kapandığında kısaca ekrana bakıp dişlerimi sıktım. Bu çocuktan önce benim migrenim yoktu, artık var.

Savaş'ın çalışma odasından çıkıp -ölse bile her şey benim için hala ona aitti- alt kata inip salondaki koltuğun üzerine attığım yeşil ceketimi üzerime geçirip dışarı çıktım.

Ellerimi altımdaki siyah kotun ceplerine sokup Barlas'ın karşısına geçtim "Ne istiyorsun?" Dedim.

Barlas bana baktı, etrafına baktı ve tekrar bana baktı. Gülümseyip birden yaklaşıp yanağımdan öpünce refleks olarak yakasından tutup yumruğumu çenesine geçirdim.

O çenesini tutup bir kaç adım gerilerken büyük bir öfkeyle ona bakıp "Fıttırdın mı lan!? Ben sana, bana bir daha böyle yaklaşırsan seni vururum demedim mi!?" Dedim.

Çenesini ovarak buz mavisi gözlerini bana çevirdi, yüzünde muhtemelen sevimli olduğunu düşündüğü bir gülümseme vardı -sevimli bir gülümsemeydi-.

"Biliyorum, yanında silah yoktur diye yaptım."

"Yanımda silah olmadığını sana kim söyledi?"

"Yoktur. Benim yanımda yok, seninde yoktur."

"Ne kadar kendinden eminsin."

Barlas hafifçe gülümseyip iç geçirdi. Üzerindeki deri ceketin kolundaki kayışlardan biriyle oynarken "Biz çok garip şartlar altında tanıştık biliyorum ama bence bunu düzeltebiliriz. Biraz düşününce birbirimizden çokda farklı değiliz istersen yeniden başlayalım ha?" Dedi.

Gülmeye çalıştım ama gülünecek gibi değildi, şaka yapıyorada benzemiyordu zaten "Ne saçmalıyorsun oğlum? Seninle yeniden başlamak falan- hayır, ben seninle herhangi bir şey yapmak istemiyorum." Dedim.

Barlas kafasını sallayıp "Evet, böyle bir cevap bekliyordum zaten." Dedi.

"Ne güzel diyeceklerin bu kadarsa gidiyorum."

Arkamı dönüp gedecekken koluma sarılan elle durup önce ele sonrada elin sahibine baktım. Barlas kafasını hafifçe yana eğmiş "Daha bitmedi. Aslında sana göstermek istediğim bir şey var. Benimle gelebilir misin?" Dedi.

Kolumu ondan kurtardım "Hayır tabiki."

"Biraz güven şu çocuğa ya, burda yaptığım bir şeyi telafi etmeye çalışıyorum."

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin