55.

50 2 0
                                    

Ece, yani annem ve aynı zamanda Bahçe'nin lideri, elindeki sopayla kumral saçlı kadını gösterdi "Bu İnci, sen onu seni yetiştiren sıradan bir orospu olarak biliyorsun ama o benim kardeşim olan bir orospu ve senin teyzen -ne yazık ki- İnci seni Savaş ve kepaze arkadaşlarıyla birlikte bizden kaçırıp sakladı bu yüzden bunca zamam ayrı kaldık. Anladın mı?" Dedi.

Çatık kaşlarımla önümdeki beyaz tablodaki ilişki tablosuna baktım. Geldiğim andan beri annem bunca zaman neden bize ulaşamadıklarını ve geçmişte ne boklar döndüğünü anlatıyordu. Her şey o kadar karışıktı ki beynim acıyordu.

Ama beni en çok şok eden şeyler... İnci abla benim teyzem?! Kalp hastalığım mı varmış?! Neden şimdi yok?!

Nasıl yani babam ve ben kardeş miyiz?

Gözlerimi kıstım "Yani temelde çoğu şeyi anladım ancak... İnci abla- yani teyzem beni bahçede saklıyorsa sen beni nasıl bulamadın?" Dedim.

Annem omuzlarındaki kürkü düzeltip "O zamanlar Bahçe hala babamın kontrolündeydi ve beni bahçeden uzak tutmak için elinden geleni yapıyordu." Dedi.

"Neden ki?"

"Neden mi? Tabiki tahtını korumak için. İnci pısırığını tehdit olarak görmediğinden koltuğunun altında tuttu bu sayede İnci benden saklanabildi." Tüm bu konuşma onu yormuş gibi kendini koltuğa bıraktı "Babam yoldan çekildiğinde hemen Bahçe'yi kontrolüm altına aldım ve seni geri almak istedima ama İnci izin vermedi bende-"

"Onu öldürdün." İstemsizce bu acımasız cümleyi tamamladım. Zaten Savaş'ı öldürenlerin onlar olduğunu biliyordum. Düşman oldukları için anlaşılabilirdi ama İnci Abla... "Kendi kardeşini..."

"Seni geri almak için yapmak zorundaydım!"

Dehşete düşmüş durumdaydım. O ve bu kadın, bunlar nasıl benim annem, babam olabilirdi? İmkanı yoktu "Tüm bunlar saçmalık sizin benim ailem olmanız imkansız." Dedim.

Başından beri sessiz kalan O ağır adımlarla karısının yanına gidip ellerini çıplak omuzlarına koydu yumuşak bir sesle "Geçmiş hepimiz için karanlık ve korkutucu ancak inkar edilemez. Sen bizim oğlumuzsun." Dedi.

Dişlerimi sıktım. Bu adam annemdende kötüydü. Geldiğimden beri bana olan bakışlarında en ufak bir yumuşama olmamıştı. Beni buraya getirmek için seçtiği yöntemleri düşününce çok da anormal değildi.

O ellerini Ece'den çekip oturduğum koltuğa doğru ilerlerken "Geçmiş hakkındaki muhabbetiniz bittiyse esas meselemize dönelim." Dedi, kaşlarım mümkünmüş gibi dahada çatıldı, şu anki en önemli meselemiz ölü olduğunu sandığım ailem ile buluşmam değil miydi?

O tam karşımda durdu, göz göze gelmek için kafamı kaldırıp kaşlarımı çattım "Elin, Gölge elini kestiğini söylemişti. Hangisi?" Dedi.

Tereddüt ederek hala alışamadığım elimi uzattım. İki eliyle elimi tutup evirip çevirmeye başladı. Elimi inceledikçe gülümsemesi büyüdü "İnanılmaz. Bu ilk kendini yenilemen değil mi? İnanılmaz. Vücut kıllarını bile yenilemişsin. İnanılmaz." Dedi.

Ece kollarını göğsünde birleştirdi "Herhangi bir sorunun yok değil mi? Kalbinle ilgili bir sorunun varmı?" Dedi.

Elimi zar zor O'dan kurtarıp "Aslında şu ana kadar kalbimle ilgili hiç sorun yaşamadım. Kalp sorunum olduğunu sizden öğreniyorum." Dedim.

O gülümseyerek Ece'ye döndü "Bebeğim, Kayra'yı muayne etmek için bir kaç dakikalığına ayrılmamız gerekiyor burada bekler misin?" Dedi.

Ece'nin kaşları çatıldı "Ben neden gelemiyorum?!" Dedi.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin