Etrafında bir sürü şey oluyordu ve o bir şey anlamıyordu.
Bu gün babasının doğum günüydü, "ailecek" toplandıkları tek gün yani. Bu yüzden dahada gergindi. Bu evde kaldığından beri hiç bir kardeşini görmemişti ve içinde garip bir korku vardı.
Buna anlam veremiyordu. Bir yanı onları özlerken bir yanıda onlardan korkuyordu. İç geçirip aynadaki görüntüsüne baktı. Siyah saçlarını geriye doğru tarayıp mavi gözlerini ortaya çıkarmıştı. Çekmeceyi açıp gümüş kol düğmelerini takarken karşları çatıktı. Sanki çok önemli biri doğmuştıda bu kadar hazırlanıyorlardı.
Normalde bu günlerde bu yemeklere katılmazdı. Atalay abisi izin vermezdi çünkü. Bundan hiç şikayet etmemişti. Şimdide katılmamayı tercih ederdi.
Hazırlanması bitince aşağı inip yemek odasına doğru adımladı. Kapıda bekleyen Giray'ı görünce adımlarını yavaşlattı ve çatık kaşlarıyla ona bakmaya başladı. Açıkça belliydiki Mafyanın arkasından bir iş çeviriyordu. O diye bahsettikleri şu manyak herif her kimse kesinlikle normal biri değildi. Yinede Barlas böyle manyak insanlar arkasında olduğu için garip bir şekilde rahat hissediyordu.
Garip insanlara güvenirdi.
Giray hafifçe gülümseyip "iyi görünüyorsun" dedi, Barlas baştan aşağı siyah giyinmiş beyaz tenli adama bakıp "sende ölüm meleği gibisin" dedi.
Giray histerik bir şekilde güldü "ürkütücü görünüyorsam bu iyi bir şeydir. Nede olsa yeni kardeşlerimle tanışacağım. Eminim hepsi beni yeni bir rakip olarak görüyordur" dedi.
Barlas kafasını yana yatırıp "senin babamın koltuğuna oturmaya hakkın varmı ki onun çocuğu sayılmazsın sonuçta" dedi hiç çekinmeden, Giray' da kafasını yatırıp "hiç belli olmaz" dedi.
Barlas gözlerini devirdi "gerçekten, istersen sana sıramı verebilirim hiç umurumda değil" dedi, Giray kafasını salladı "evet senin daha çok nasıl şeyleri umursadığını tahmin edebiliyorum" dedi rahat bir tavırla arka tarafa açılan kapıyı gösterip "sana bir süprizim var" dedi.
Barlas kapıya doğru meraklı bir bakış attı, artık Giray'dan her şeyi bekliyordu o yüzden biraz gerildi ve kapıya doğru adımlayıp açtı.
Arka bağçeye doğru uzanan balkona girdiğinde gecenin ayazı hafifçe titremesine neden oldu. Karşısında gördüğü bedenle olduğu yerde kaldı. Yüzüne bir gülümseme yayılırken neredeyse mutlulukta ağlayacağını hissetti.
"Ömer!" Kolları açıp hemen çok özlediği sevgilisine sarıldı. Ömer bir kahkaha atıp "beni bu kadar mı özledin" dedi.
Barlas geri çekilip Ömer'in yüzünü ellerinin arasına aldı "tahmin bile edemezsin" dedi, ona ve onun sıcak gülümsemesine o kadar çok ihtiyacı vardı ki.
Ama Giray, Ömer'i nereden biliyordu?
Bedeni kasılırken ellerini Ömer'in omuzlarına indirdi "buraya nasıl geldin?" Dedi, Ömer omuz silkti.
"Babam, Atalay beyin emri ile buraya çağırıdı ve nedense benide buraya getirdi. Sonra siyah takım elbiseli bir adam bana burda beklememi söyledi. Neler olduğundan pek emin değilim"
Barlas yutgundu "burada kalamazsın. Git buradan Ömer" dedi, Ömer afallayarak Barlas'a baktı "neden? Barlas neler olduğunu bana anlatmayacak mısın? Neden birden Ana Evde kalmaya başladın?" Dedi.
Barlas etrafına bakınıp "Ömer neden Atalay abimin seni buraya getirttiğini hiç merak etmiyor musun?" Dedi.
Ömer tereddüt etti. Barlas dişlerini sıkıp "bizi biliyor olabilirler. Dinle şimdi beni mutfağın arka tarafında akşam kesilecek pastayı getiren bir araç olacak onun arkasına binip kaçmalısın ben daha sonra sana ulaşıp yardım etmek için elimden geleni yapıcam ama şimdi kaçmalısın" dedi.
Ömer dehşetle Barlas'a bakıp güçlükle yutgundu. Titreyen bir sesle "Barlas... bizi öldürecekler mi? Neden kaçıyorum?" Dedi.
Barlas endişeyle ona bakıp bir elini yanağına koydu ve nazikçe okşadı "ölmeyeceğiz Ömer sadece işimi garantiye alıyorum. Senin zarar görmene dayanamam" dedi.
Ömer, Barlas'ın ceketine tutunup konuşmak için ağzını açmıştı ki arka tarafta nazik ve yumuşak bir ses "Barlas" diyince kendini durdurdu.
Barlas hemen Ömer'den uzaklaşıp arkasındaki Berna ablasına baktı. Ablası ona soğuk bir bakış atıp "yemek neredeyse başlayacak." dedi sonrada gözlerini Barlas'ın hemen yanındaki Ömer'e çevirdi, gözü hafifçe seğirdiğinde Barlas emin oldu. Ablası sadece sinirli olduğunda böyle gözü seğirirdi.
Biliyorlardı... herkes biliyordu...
Ablası uzaklaştığında Ömer'in elini sıkıca tuttu "git burdan" dedi, Ömer ona acıyla baktı "peki sen?" Dedi, Barlas gülümsemeye çalışıp "ben onların kardeşiyim bana zarar vermezler" dedi, eskiden buna inanırdı şimdiyse emin değildi.
Yavaşça Ömer'in elini bırakıp kapıya doğru adımladığında Ömer ark asından bir adım attı ama daha sonra kendini durdurdu. Barlas'a doğru uzattığı elini kendine doğru çekip "Barlas.. kendine dikkat et, nolur.." dedi.
Barlas tekrar dönüp ona bakmadı. Eğer baksaydı ağlamaya başlayabilirdi. Çünkü korkuyordu. Ölmekten ve onun ölmesinden.
****
Yemek masasındaki yemekler sıcak ve lezzetli olsada etrafındaki insanlar soğuk ve acı doluydu. Tüm bu acının mimarı olan adam, babası. Rahat bir tavırla masanın en ucuna geçip oturdu ve ayakta bekleyen çocuklarına eliyle oturmaları için izin verdi.
Barlas, Atalay abisinin karşısında hemen babasının çaprazında oturuyordu. Böyle olmaması gerekirdi. Yaş sıralaması ile oturdukları için en sonda Behsat abisinin yanında oturmalıydı.
Bu ufak ayrıcalık bir zamanlar kendisiyle ilgi ve sevgiyle konuşan kardeşlerinin şimdi ona öfkeyle bakmasına neden oluyordu. Üzerindeki baskıyı tam anlamıyla hissederken bile dik oturmaya çalışmak gerçekten zordu.
Babası yemeye başlamasıyla onlarda yemeye başladı. Gümüş çatal ve bıçakların porselen tabak üzerinde çıkardığı sesler eşliğinde sessizce yemek yemeye başladılar. Barlas uzun kirpiklerinin arkasından aile dediği insanlara göz gezdirdi.
Babasının, Ömer'le olan ilişkisine karşı olacağını hiç düşünmemişti. Çünkü kendiside bir sürü erkekle yatmıştı. Korktuğu kişi abisi Atalay'dı. Onuda sadece abisi kendisine hep yumuşak davrandığı için bunuda bir şekilde görnezden gelir diye umudetmişti.
Ama işler pek beklediği gibi gitmeyecekti anlaşılan.
Barlas ağzındaki eti ağır ağır çiğnerken bakışlarını abisine çevirdi. Abisinin aslında eşcinselliğe değilde babasına karşı olduğunu biliyordu. Onun için babasının içinde olduğu her şey yanlıştı.
Yine Barlas'ın hayatının mahvolması babasının suçuydu. Bu adamın ölmesini o kadar çok istiyordu ki. Çocukluğundan beri her gün babasının ölümünün nasıl olacağını hayal ediyordu.
Çaprazında sesizce yemek yiyen adam birden şiddetli şekilde öksürmeye ve titremeye başladığında gözleri şaşkınlıkla açıldı ve babasının beyaz işlemeli masa örtüsüne kan kusmasını kaskatı olmuş bir şekilde izledi.
Yaşı ne olursa olsun yıkılmayacakmış gibi duran, asla yenemeyeceği kadar güçlü olduğunu düşündüğü ve her zaman nefret ettiği o adamın sandalyesinde titreyerek çökmesini izledi.
Dehşete düşmüş bir şekilde dururken Atalay abisinin sesini duydu "n'apıyorsun?" Gözlerini güçlükle babasından alıp abisine dikti "baban ölüyor Barlas, bir şey yapmalısın. Yoksa seni kim koruyacak?" Dedi.
Korku dolu gözlerini diğer kardeşlerine çevirdi. Giray hariç hepsi gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Giray çatalındaki eti yavaşça çiğnerken siyah gözlerini çevirip Barlas'a baktı ve hafifçe gülümsedi sonrada yemeğine devam etti.
"Git ve korumaları çağır" Atalay'ın sesini duyduğunda yeniden ona döndü. Abisi hafifçe kaşlarını çattı "kıpırda!" Diye sesini yükselttiğinde Barlas irkildi ve sandalyesinden kalkıp koşar adım yemek salonundan çıktı.
Ölüm korkusunu en son bu kadar iliklerine kadar hissettiğinde annesinin delik deşik olmuş bedenine bakıyordu ve babası ona ihanetin bedelinin ne olduğunu öğretiyordu.
Dişlerini sıktı "kahretsin" dedi sessizce. Gözleri dolmaya başlamıştı "şimdi n'apıcam ben?" Dedi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇETE [gay]
ActionKaranlık Dünya, pis zihniyetli insanların pis işler çevirdiği bir alt dünyadır. Kayra ve Barlas birbirlerinden bağımsız şekilde bu korkutucu dünyadan kurtulmanın hayaliyle büyürler ancak büyüdükçe hayat onların ışığa çıkan bütün yollarını kapatır ve...