18.

181 6 2
                                    

Yanağımı dürten elle uykum hafifçe dağıldı. Yinede gözlerimi açmayı reddedip mızmızlanan sesler çıkarıp diğer tarafa döndüm.

Bu sefer kulağımın dibinda birinin varlığını hissettim. Tanıdık bir ses "eğer uyanmamaya devam edersen seni öperim" dedi.

Birden gözlerimi açıp kafamı çevirdim ve bana bakan mavi gözlerle göz göze geldim "Barlas?" Dedim.

Barlas gülümseyip "günaydın~ yada iyi geceler senin uyanmanı beklerken akşam oldu" dedi, yattığım soğuk betondan kalkıp ona döndüm. Hala beni attıkları o boş odadaydık.

"Senin burda ne işin var lan? Ah.. uyurken bana uyuşturucu falan verdişlerde hayal mi görüyorum!?"

Barlas kafasını yana yatırıp "umarım vermemişlerdir. Bu çok kötü olurdu" dedi, kaşlarımı çattım "düzgün cevap ver lan. Senide mi yakaladılar?" Dedim.

Barlas alınmış gibi birden yükselip "o şerefsizler bana dokunamaz bile!" Dedi, yere yasladığım elimi tutup "buraya seni kurtarmaya geldim prensesim" dedi.

"Barlas..." diyip birden yakasından tuttum "bir daha bana prenses dersen geri kalan hayatın için işaret dili öğrenmek zorunda kalırsın"

Barlas ellerini kaldırp "bu gerçekten korkutucu oldu seni kurtarmaya gelen birine daha nazik olmalısın. "Ne kadar harikasın Barlaas!" Diyerek bana sarılman gerekirdi" dedi.

"Ordan bakınca nasıl bir kişiliğim var gibi duruyor lan!?" İç geçirip onun yakasını bırakıp ayağa kalktım ve hafif aralık duran demir kapıyı ittirip etrafa baktım. Çok boş ve sessizdi. Kaşlarım çatıldı.

Arkamdaki Barlas'a dönüp "buraya tek başınamı geldin?" Dedim, Barlas hemen kafasını sallayıp "eveet" dedi.

"Emre, Güneş yada herhangi biri olmadan? Tek başına mı yani?"

"Eveeet"

"Dur düzelteyim. İnsanlığını kaybetmiş korumaları olan ve çatlak bir herife ait olan bu yere tek başına mı girdin!?"

"Sadece evet diyince anlamıyor musun? Daha ne kadar tekrar etmemiz lazım?"

Güzlerimi kıstım. Ona karşı olan güvensiz yanım yine ortaya çıkmıştı. Şu tatlı suratına bak, o maviş gözlerindeki yok etme isteğini net bir şekilde görebiliyorum. Melek yüzlü orospu çocuğu.

Barlas yanımdan geçip kapıyı açtı "hadi gidelim" dedi, tereddüt ettim. Ne olursa olsun beni burdan çıkaracaksa sanırım şimdilik onu takip etmeliyim.

Onunla birlikte odadan çıkıp boş karanlık koridorlarda ilerlemeye başladım. Burada neden hiç pencere yoktu be.

Üzerimde o patlama gecesinden beri var olan gömleğimin katladığım koluyla oynarken önden yürüyen Barlas'a baktım "şey... Kuzey ve Emre.. onlardan haberin varmı?" Dedim.

Barlas rahat bir tavırla ellerini cebine sokup "patlama olduğu sırada Emre salonda bile değildi. Kuzeyse hastanelik oldu ama merak etme durumu şimdi iyi taburcu olmayı bekliyor" dedi, rahat bir nefes verdim. En azından onlar iyiydi. Bir haftadır aklımı kaçırmak üzereydim.

Barlas adımlarını yavaşlatıp benimle aynı hizaya geldi "burdan çıktığımızda ilk nereye götüreyim seni? Sokak köpekleinin mekanı mı? Kuzey'in yanına yada belkide babanın mezarına gitmek istersin?"

Partide gördüğüm o kanlı görüntüler aklıma gelincr burnumun direği sızladı. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Şu an yas tutmanın zamanı değildi. Burdan çıkıp diğerleriyle buluştuktan sonra da Savaş için ağlayabilirdim.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin