35.

114 4 1
                                    

Asansör yukarı doğru çıkarken Barlas ellerini kotunun cebine sokup cam duvarlardan görünen manzarayı izledi. Aşağıda ki parkta dolaşan normal insanları izledi. Şu an onlardan biri olsa nasıl olurdu acaba. Muhtemelen arkadaşlarıyla yarınki doğumgününe hazırlanıyor olurdu ama şimdi buradaydı. Uzun süredir sadece bir ekrandan gördüğü O dedikleri herifle tanışıcaktı ve artık bu işten kaçması imkansız olacaktı.

Aklından Melek ile yaptığı konuşma geçiyordu. Kaçıp her şeyi geride bırakmak ve normal bir hayat sürmek kulağa iyi geliyordu ama sona bu kadar yaklaşmışken vazgeçmekte istemiyordu. Ateşin etrafında dans ediyor gibi hissediyordu, attığı yanlış bir adım bolca ve çığlıklarla dolu bir ölüm anlamına geliyordu.

Asansör en sonunda durduğunda kensini Giray karşıladı. Birbirlerine soğuk bir selam verip kırmızı halı serili koridorda ilerlediler. Önlerindeki altın rengi işlemeler olan beyaz kapının yanına gelince durdular.

Barlas, Giray'a dönüp "Ben çalayım sen konuş." dedi, Giray dümdüz önüne bakıp "Sakin ol." Dedi, kapıyı çaldı kapı yavaşça açıldı.

Kendilerine solgun derisi ve çökmüş göz altlarıyla bakan takım elbiseli kadına baktılar. Bir hastalıklı. Bu isim aklına gelince Kayra'nın çilli yüzüde aklına geldi. Gözlerini kırpıştırıp başka bir şey düşünmeye çalıştı.

Giray ile birlikte dairesel odaya girdiklerinde Barlas kendini uçuyormuş gibi hissetti. Karşısındaki cam duvardan tüm şehri görebiliyordu. Bazı yüksek binalara tepeden bakıyorlardı. Nefes kesici bir manzaraydı.

Odanın ortasına geçtiklerinde etrafı incelemeye başladı. Duvarlardan birindeki çıplak insanların resmedildiği tabloya baktı Giray'a itafen "Bu şeye ne deniyordu? Pornografimi?" Dedi.

Giray ellerini arkada birleştirip "Konuya odaklanır mısın?" Dedi, Barlas omuz silkip önüne döndü. Kısa bir bekleyişin ardından yan taraflarındaki kapılardan biri açıldı ve içeriye beyaz önlüklü uzun, sıska bir adam girdi.

Adamın dalgalı kızıl kahve saçlarının şakaklarına yer yer aklar inmişti, gözleride kestane rengindeydi yüzünde samimi bir gülümseme vardı. Kollarını açıp "Evime hoş geldiniz sevgili dostlarım." Dedi.

Yaklaşıp önce Giray'ın ardındanda Barlas'ın elini sıktı "Sizinle tanışmayı bu kadar ertelediğim için üzgünüm. Şu sıralar çok fazla şey oluyor biliyorsunuz." Dedi.

Giray "Hiç önemli değil efendim." Dedi, ikisi konuşurken Barlas, O dedikleri adamı biraz daha inceledi. Bu adam bir yerden çok tanıdık geliyordu ama tam çıkaramıyordu.

O arkasını dönüp "Lütfen benimle gelin, size göstermem gereken bir şey var." Dedi, Giray ve Barlas, az önce çıktığı kapıdan içeri girdiklerinde kapı arkalarından kapandı ve odadaki ışıklar söndü. Şimdi önlerindeki odanın büyük çoğunluğunu kaplayan masadaki ekrana yansıyan dünya haritasının ışığı dışında hiç bir şey yoktu.

O masanın diğer tarafına geçerken "Size bu yolda ilerlerken durmadan dünyayı daha iyi bir yer yapacağımızdan bahsedip durdular ama bunun nasıl yapacağımızdan hiç bahsetmediler değil mi?" Dedi.

Giray kafasını salladı "Açıkçası bu hem merak ettiğim hemde iple çektiğim bir şey." Dedi. O memnun bir şekilde gülümsedi. Masanın üzerinde ekrana kısaca dokunduğunda yedi kıtadaki belli yerlerde kırmızı noktalar yanıp sönmeye başladı.

"Bunlar dünyanın her yerinde bize destek veren insanların olduğu yerler."

Barlas kollarını göğsünde birleştirip kafasını yana eğdi "Çokta fazla değilmiş." Dedi.

O gülümsemesini hiç bozmadan "Evet, sayımız çok değil ancak etkimiz oldukça büyük." Dedi, masanın altından siyah, deri bir kutu çıkarıp açtı. İçinde bir çeşit kulak tıkacının ucundan kıvrımlı bir kablo takılmışa benzer bir alet vardı. Barlas kaşlarını çatıp "Bu da ne?" Dedi.

O aleti eline alıp Barlas'a uzattı "Buna daha henüz bir isim vermedim şimdilik ona 344 diyorum." Barlas aleti eline alıp inceledi. Kablonun ucunda belli belirsiz bir iğne vardı. "Bu gördüğün küçük şey dünyanın en iğrenç insanını istediğimiz gibi yeniden... nasıl anlatsam? Ah, dekore edeceğimiz bir alet."

"Dekore etmek mi?"

"Aynen öyle. Aklına gelebilecek en korkutucu suç nedir?."

"Bilemiyorum, vergi kaçakçılığı?"

"Aynen, bir vergi kaçakçısına bu aleti taktığımızda kurallara saygılı, ahlaklı bir vatandaş olacak."

"Yani insanların beynini yıkicaz?"

"Bunu o şekilde düşünme. Hasta insanları iyileştirdiğimizi düşün."

Barlas omuz silkip masaya aleti bıraktı "Ben pek fark göremiyorum ama dediğiniz gibi olsun." Dedi, kafasını kaldırıp kendisine kısık gözlerle bakan adama kaşlarını çattı "Bu arada bununla tam olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz? Hapishanedeki suçlulara mı bunumu dağıtacağız?" Dedi.

O rahatsız bir gülümsemeyle "Aslında hayır bu cihazı şu anki dünyada kullanmayacağız sevgili çocuğum. Bu kuracağımız dünyada sorun çıkarmaya cürret edenler için." Dedi.

Giray sessizliğini bozup "O zaman yeni dünyayı kurma planınız nedir?" Dedi, O samimi bir gülümsemeyle "Biraz sabır dostum, her şeyi yavaş yavaş sindirmeniz sizin için daha iyi olacak." Dedi, odanın ışıkları yandı "Şimdi gidebilirsiniz sizinle irtibat halinde olacağım." Dedi.

Giray kafasını salladı arkasını dönüp odadan çıktı Barlas'ta arkasından gidecekken O, onu durdurdu "Bir dakikanı alabilir miyim?"

Barlas, Giray'a kısa bir bakış atıp önüne döndü "Tabi." Dedi, Giray odadan çıktığında O rahat adımlarla Barlas'ın yanına geldi, oldukça uzun boyluydu, herhangi birine tepeden bakabilirdi.

Barlas'a şevkatle bakıp "Senin hakkında Uyumsuz'dan çok şey duydum Barlas daha doğrusu geçmişin hakkında. Ah zavallı çocuk, tüm bunlar için çok gençsin." Dedi.

Barlas histerik bir şekilde gülüp "Bunu bu kadar kafanıza taktığınızı sanmıyorum." Dedi.

O alınmış gibi "Elbette takıyorum. Benim düşüncelerimi benimsiyen herkes benim için çok değerlidir." Dedi "Bu arada Uyumsuz'dan duyduğuma göre... Kayra'nın küçük durumunu öğrenmişsin."

"Aslında pek bir şey biliyor sayılmam. Yaralarının iz bırakmicak bir şekilde iyileştiğini biliyorum-"

"İYİLEŞİYOR MU?!" O'nun ani yükselmesiyle Barlas irkildi "Gerçekten bunu gözlerinle hiç gördün mü?! Uyumsuz bana kopan kolunun kendini yenilediğini söyledi! İnanılmaz! Kusursuz! Ah..." O zevke geliyormuş gibi garip bir ses çıkarıp gözlerini kapattığında Barlas kaşlarını çattı.

O kendini kontrol etmeye çalışır gibi boğazını temizleyip duruşunu düzeltti "Afedersin biraz heyecanlandım da."

Barlas çatık kaşlarıyla bir kaç saniye adamın yüzüne bakıp "Kayra'nın bu kertenkele gibi kendini yenilemesi-"

"Aslında bir deniz yıldızı daha makül olur."

"Her neyse bu şey Bahçe'de doğmasıylamı ilgili? Hatta... onu bu hale getiren... sizmisiniz?"

O sadece yüzündeki büyük gülümsemesi ve kocaman açılmış gözleriyle Barlas'a baktı. Saniyeler sonra "Ne yaparsan yap Kayra'yı buraya getir Barlas. Lütfen. Onun insanların arasında dolaşması... çok tahlikeli olabilir." Dedi.

Barlas'ın kafası dahada karışmıştı. Kayra'yı karşısına aldığı kişilerin insan olmadığını, çok tehlikeli oldukları hakkında uyarmıştı ama aslında insan olmayan, tehlikeli kişi Kayra'mıydı. Kayra'nın sevimli yüzünü düşününce bu kelimeleri ona yakıştıramadı.

ÇETE [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin