ONUR SAYGINER

4K 106 4
                                    




ECE

Gözlerimi açar açmaz nerede olduğumu sorguladım. Başım sızlıyordu. En son düştüğümü hatırladım. Elim başıma gitti.
''Yaran derin değil,iyisin merak etme.'' Kumral benden birkaç yaş büyük kadın odaya girip bana gülümsedi.Önlüğüne baktığımda doktor olduğunu anladım. Önlüğün gögüsünün üzerindeki cebinde adı yazıyordu.

''Zeynep Saygıner''
O sırada odadan çıktı. Adım seslerini duyunca kapıya doğru baktım. Hızlı adımlarla o geldi yanıma. Gözlerinde endişe ile bana bakıyordu. Kimdi sahi? Neden onu görüyordum dünden beri? Tanıyor muyum diye düşündüm. Hayır tanımıyordum.

''Baran nerede?'' dedim güçlükle. Gözlerini kapattı bir anlık, hayal kırıklığı mı yaşamıştı? O sırada odaya Baran ve Derin girdi. Ardından Seçil..
''Buradayım!'' Baran'ın gözü morarmıştı!

''Baran!'' dedim korkuyla. ''Gözüne ne oldu?''
''Bu yaptı!'' dedi Seçil eliyle yabancıyı gösterip. Ona döndüm.Yüzünde hiçbir tepki yoktu. Duvara doğru geri kayıp bekledi. Baran yanımda diz çökmüştü.Elimi avucunun içine alıp konuştu.
''Ece, prensesim ben çok özür dilerim..'' Baran çok üzgün görünüyordu. Gülümsedim.

''iyiyim merak etme '' Derin anlamsız bakışlarıyla yanıma Baran'ın yanına gelen Seçil'e bakıyordu. Ağlamıştı, makyajı akmış dağılmış görünüyordu.
''Derin, gelsene iyi misin?'' kapıda durduğunu fark edip yanıma ilerledi. Yatağın diğer tarafına gelip köşesine oturup yanağıma elini koydu.
''Özür dilerim'' sesi titriyordu. Ağlamamak için direndiği belliydi.
''Senin suçun değil kendini üzme kimsenin suçu değil Benim beceriksizliğim tutunamadım düştüm o kadar. Hem iyiyim merak etmeyin.'' Hepsine gülümseyerek baktım o sırada Baran atıldı.
''Bu adam kim Ece? Neden biz tanımıyoruz? Neler olduğunu hemen anlatır mısın!''  Derin'de merakla bakıyordu. O sırada gözlerimi yabancıya çevirdim. Bana bakmıyordu, Baran'ın elinin içindeki elime gözünü dikmiş ve anlamsızca bakıyordu.
Ne diyecektim ki? Metroda karşılaştık şimdi de neden burada olduğunu bilmiyorum desem sorgulayacaklardı.En iyisi metrodan hiç bahsetmemekti.

''Tanımıyorum'' dedim Baran'a dönerek.Baran kaşlarını çatıp arkasındaki yabancıya döndü.
Bir hışımla arkasına dönüp adamın yakasına yapıştı.
''Kimsin olum sen! Asıl sen hayırdır lan? Kız tanımıyormuş seni? Amacın ne olum senin!'' baran bağırıyordu, sinirlenmişti. Bu sırada doktor hanım hızlıca araya girdi o sırada odaya takım elbiseli başka bir adam girdi.
''Hop hop geri bas bakalım!'' Adının Zeynep olduğunu bildiğim kadın Baran'a tepki verince ne olduğunu anlamadım.
''Zeynep tamam'' dedi  yabancı sakince. O sırada diğer adam Baran'ı geriye çoktan itmişti. Yabcı tepki vermiyordu . Baran'a yumruk attığına göre onu kendisi de geri çekebilecek güçteydi. Zaten en az Baran kadar iri birisiydi. Üzerindeki siyah takım elbisesi üzerine tam oturmuştu.
''Ne tamam! Sana nasıl bağırabilir! Hem arkadaşını getirmişsin buraya hem de eşkıyalık yapıyor!'' Zeynep denen kadın sevgilisi miydi? Neydi bu savunma böyle?
''Siz kimsiniz ya! Hem neden buraya getirdin ki onu neden sen getirdin?Restoranda Ece'ye adıyla seslendin nerden tanıyorsun onu? Nerden çıktın ki zaten konuşsana artık!'' Baran delirmiş gibiydi.
''Daha fazla uzatmayın, iyilik yapmaya çalışıyor. Teşekkür ederiz eğer Ece iyiyse biz çıkabilir miyiz artık?'' Derin konuşunca ona döndüm.
''Tanıyor musun?'' Şaşırmıştım Derin tanıyor muydu? Derin kafasını kaldırıp yabancıya baktı. O cevap vermeden yabancı konuştu.
''Evet tanıyor, şu an bunları konuşmayacağız . Biz götürürüz sizi Kenan araba nerede getir çıkışa.'' Dedikten sonra doktora döndü.
''Hadi sen de gel bizimle belki ihtiyaç olur'' Baran bana doğru gelen yabancının kolundan tuttu.

''Aloo! olum algıların kapalı galiba duyduklarını beynine götüremiyor musun ! Ece seninle gelmiyor, ben götürürüm. Sen sevgilini de al git şimdi!'' Baran doktordan bahsediyordu. Yabancı elini çenesine götürüp sakallarını kaşıyıp gülümsedi.
''Bak üstüne gelmiyorum, diğer gözünün rengini de morartmadan sen sevgili al siktir git şimdi burdan!'' Sona doğru sesi yükselmişti. Ama ben transa geçmiştim. Sevgilisi.Seçil'den bahsediyordu.
Baran ve Seçil sevgiliydi. Başımın sızlaması artmış gibiydi. Elimi başıma götürüp arkama yaslandım. Derin beni fark etmişti.
''Ece! İyi misin? Ne oldu?'' Derin paniklemişti. O sırada doktor hızlıca yanıma gelip yaramı kontrol etti.
''Ne oluyor Zeynep?'' Zeynep yabancıya döndü.
''Bir şey yok dinlenmesi gerekiyor. Sesinizden bunalmış olmalı.'' Deyip sinirle Baran'a döndü.
''Artık çıksanız iyi olur.''
Seçil Baran'ın kolundan tutup fısıldadı.
''Tamam Baran lütfen gidelim artık Ece iyi, Derin'de tanıyormuş zaten. Hadi Ece eve gitsin bizde gideceğiz yanına lütfen uzatma artık.'' Baran bana döndü. Zorla gülümsedim.
''Evet haklı lütfen yorgun hissediyorum.'' O sırada Baran gelip alnıma bir küçük bir öpücük koyup geri Seçil'in yanına ilerdi. Elini tutup odadan çıktı. Elini tuttu. Onlar çıkar çıkmaz gözyaşım çoktan akmıştı. Canım yanıyordu ama yaram yüzünden olmadığından emindim.
''Ağlama artık!'' yabancının sesini duyunca irkilerek ona döndüm.
''Sen kimsin ki ya? Neden karşıma çıkıyorsun sürekli!''
''Onur .. adım Onur. Onur Saygıner.'' Başka bir şey demeden beni kucağına alıp odadan çıkardı. Zeynep'in de soyadı aynıydı. Eşi miydi? Merak etmiştim ama sorgulamadım. Eşinin yanında beni neden kucağına almıştı? Gerçekten düşünecek daha çok şeyim vardı annemlere ne diyecektim? Çok telaşlanacaklardı.
Kenan denen  adamın çoktan arabayı çıkışa getirdiğini gördüm. Adının Onur olduğunu öğrendiğim adam arka koltuğa benimle birlikte geçti. Beni taşırken hiç zorlanmıyordu. Onun yarısından bile daha az olduğum için olabilir diye düşündüm. Kucağındaydım ama başımın zonklamasıyla umursamadım. Derin gelip ön koltuğa oturdu. Araba çalışınca yabancıya döndüm.
''Karını unuttuk'' Gözlerinde birkaç saniye parıldama gördüm. Gülümsedi.
''O kendi arabasıyla gelecek'' Bu nasıl ilişkiydi Allah aşkına! Kaşlarım çatılsa da üstelemedim. Merak da etmiyordum. Baran Seçil'in elini tutmuştu. Allahım keşke başımı çarptığımda unutsaydım her şeyi, herkesi. Keşke dedim keşke.
''Nereye gidiyoruz?'' dedim yolu göremediğim için.
''Evine'' deyince sinirlendim. Çok açıklayıcı olmuştu.
''Evime gideceğiz tabi ki! Ama nasıl gidiyoruz tarif etmedim ki!'' Onur gerildi. Sürücü koltuğundaki adama bakıp konuştu.
''Haklı, Kenan yanlış anlamış olmalı. Kenan'cığım benim evime gitmiyoruz. Ece hanımın evine gideceğiz.''
''Zaten Ece'nin evinin yolundayız çok az kaldı hatta?'' diyerek sorgulayan Derin'e döndüm.
''Aa ne tesadüf ben de buralarda oturuyorum. Derin sen biliyorsan tarif eder misin tam adresi'' dedi şüpheli bir tavırla Onur. Komşu muyduk? Bir anlık da olsa adresimi biliyor sandım. Ama nereden bilsin Allah aşkına. O gün metroda da benimle aynı yerde inmişti zaten. Hatırlıyordum. Buralarda oturuyor olmalıydı. Üstelemedim.
''Geldik'' Kenan denilen adam konuşmuştu. Araba durunca Derin indi hızlıca, bu sırada Zeynep Hanım da arkamıza park etmiş çoktan inmişti arabadan.
Ayaklanmaya çalıştım.
''Kıpırdanma ben götüreceğim seni.'' Beni sıkı sıkı turuyordu. Kapıyı Kenan açtı Onur tek hamlede benimle birlikte inip kapıya doğru ilerledi. Zeynep peşimizden geliyordu. Kocası aklına gelmişti galiba sonunda. Yabancı, evli bir adamın kucağında eve gelmiştim. Allahım keşke annem bu hafta izinli olmasaydı diye dua ettim ama kapıyı annem açıp yüzünde korkunç bir ifade belirince ağlamak istedim.
''Ece!''
''Sakin olun lütfen o iyi. Ufak bir kaza ama hallettik.''  Annem geriye çekilip eliyle salonu işaret etti. Hızlıca arkamızdan geliyordu. Onur beni koltuğun üzerine bırakınca oturur vaziyete geçmek için kalkmak istedim. Onur omuzlarımdan tutup yatırdı.
''Kalkma!''  Annem gelip başıma bakmaya başlamıştı.
''Nasıl oldu bu! Derin değil ama yine de röntgen çektirmeliyiz! Kalk!'' deyip kollarımdan tutmaya çalışınca Onur Zeynep'e döndü.
''Hanımefendi merak etmeyin, her şeyine bakıldı. Bir sorun yok burada da sonuçları var. '' deyip elinde tuttuğu dosyayı anneme uzattı.
''Ben Zeynep Saygıner, pratisyen hekimim ama hastanemizde bulunan tüm doktorlar raporları inceledi. Bir sorun yok.'' Sözlerini tamamlayınca Onur'a döndüm. Ne ara tüm her şeye bakılmış kontrollerim yapılmıştı? Allahım neler oluyor ya.

Annem kısa şekilde dosyaları inceleyip kapatıp koltuğa koydu. Sorun yoktu demek ki.
''Ece'yi bu halde görünce şoka girdim, kusura bakmayın. Hoş geldiniz. Türkan hanım bize kahve yapar mısın?'' diyerek evdeki yardımcı ablamıza seslendi. Türkan abla başını mutfaktan içeriye uzatıp annemi onaylayıp gülümseyerek geri mutfağa girdi.
''Buyrun lütfen Zeynep Hanım oturun, Derin kızım otur hadi.'' Annem Onur, Zeynep ve Derin'e elile koltukları işaret ediyordu. Derin gelip ayak ucuma oturdu. Onur ve Zeynep de karşımdaki ikili koltuğa geçince annem tekli koltuğa oturdu.
''Ee ben sizi neden tanımıyorum ve Ece nasıl bu hale geldi bakalım?'' diyerek Zeynep ve Onur'a döndü annem. Bu sırada Türkan abla kahveleri getirmişti. Bana kahve yerine antep fıstıklı çikolatayı paketiyle uzatınca teşekkür edip gülümsedim. En sevdiğim çikolataydı ve şu an hiç kahve içmek istemiyordum. Paketi açıp yemeye başladım. Kafamı kaldırmamla Onur ile göz göze gelmem bir oldu. Elinde fincanı pek de rahat haliyle beni izliyordu. Başımı karısına çevirip kaşlarımı çattım. Anneme dönmüş gülümsüyordu. Eyy Zeynep Hanım kocanızın gözlerine sahip mi çıksanız acaba diye düşünmeden edemedim.  Onur'un gözlerini benden çekmemesi rahatsız etmişti. Başımı çevirdim.
''Önemli bir şey değil Nilgün abla, biz restorandayken lavoboya giderken biraz başı dönmüş sanırım tutunamayınca düşmüş. '' Derin neden yalan söylüyordu dememe gerek yok sanırım. Annemin Baran konusu açması şu an istediğim en son şeydi. Sahi onlar neredeydi? Baran beni şu halimde bırakıp Seçil ile el ele çıkmıştı o odadan. Yapmıştı bunu. Elimi alnıma koyup koltuğa yaslandım.
Annem inanmış gibi durmuyordu. Siz ne alaka peki der gibi Onur'a döndü.Onur anlamış gibi elindeki fincanı sehpaya koyarak lafa girdi.
''Öncelikle tanışamadık. Ben Onur Saygıner, Ece'nin bulunduğu restoranın sahibiyim. O an orada böyle bir şey olunca kendimi sorumlu hissettim. Derin de şoka girmiş gibiydi Ece'yi o halde görünce. Yardımcımla birlikte hastaneye götürdük onları. '' Onur birkaç saniye durup Zeynep'e döndü. Annemle dikkatle dinliyordu.
''Bu da kız kardeşim Zeynep, bahsettiği gibi doktor olduğu için aklıma ilk o geldi. Telaş olmanıza gerek yok, durum bu şekilde.'' Deyip arkasına yaslandı. Kardeşim mi? Nasıl yani karı koca değiller miydi?
Annem inanmış gibi duruyordu. Ayrıca restoranın sahibi mi demişti o? Aklıma yediğim üzerinde not olan waffle geldi. Kimdi bu adam Derin gerçekten tanıyor muydu acaba?
''Anladım Onur bey kızımla ilgilendiğiniz için ikinize de çok teşekkür ederim. Sizin vaktinizi aldık bunu telafi etmek için bir gün mutlaka sizi bir yemekte ağırlamak isteriz.'' deyip gülümseyerek Onur ve kardeşine baktı annem. Onur sevinmiş gibi miydi bana mı öyle geliyordu?

''Tabi ki mutlaka geliriz. Sizi daha fazla rahatsız etmeyelim. Geçmiş olsun Ece hanım'' diyerek bana bakarken ayağa kalktı. Zeynep de onun arkasından ayaklanmıştı. Çalan kapı sesiyle herkes bir anda o tarafa döndü. Annem ileri atılıp kapıya doğru ilerledi.
''Abindir ben açayım'' deyince başımı salladım. Onurlar da ayakta kalmışlardı. Annem kapıyı açınca gözü mor halde Baran girdi içeri. Onur'u görünce şaşırmıştı.
''Yine mi sen?'' deyip bir küfür savurdu.
''Baran! Oğlum bu halin ne?'' annem Baran'ın yüzüne bakıyordu şaşkın şaşkın.
''Sorma Nilgün teyze, sokakta eşkıyalar saldırdı. Köpek gibiler bitmiyorlar, gitmiyorlar da!'' deyip imalı şekilde Onur'a baktı. Onur gülüyordu. Baran iyice sinirlenmişti.
''Mor yakışmış'' deyip Baran'ın yanından geçen Onur anneme gülümseyerek döndü.
''Nilgün hanım çok memnun oldum, kahve için teşekkürler. İyi akşamlar'' diyerek kapıdan çıktı. Zeynep'te bize veda edip arkasından çıktı. Annem benim iyi olduğumu anlayınca daha fazla sorgulamadan mutfağa geçti. Seçil'in Baran'ın arkasından içeri geldiğini söylememe gerek yok. İşte en sevdiğim arkadaşlarımla baş başa kalmıştım. Seçil'e kızamıyordum ki! Benim aptallığım. Onu Baran'la tanıştırmış, onun bütün iyi huylarını ona göstermiştim. Ben söylememeye devam ettikçe Seçil olmasa başkası olacaktı zaten. Ama Baran'dan vazgeçemezdim. Kendi içimde yaşamaya devam edecektim. Baran ile konuşmamayı düşünemiyordum bile. Eğer şimdi duygularımdan bahsedersem her şey daha kötü olurdu. Hem bunu Seçil'e yapamazdım ki.. oflarayarak önüme döndüm. Kimse konuşmuyordu.
Derin, Seçil ve Baran'ı gördüğüne sinirlenmiş gibiydi. Yani hala neden tavırlı olduğunu anlayamıyordum. Sonuç olarak her şey benim suçumdu.
''Ece iyisin değil mi?'' Baran tereddütle sormuştu. Hala çok pişman gibi duruyordu beni ittiği için. Onu suçlamıyordum. Baran sinirlenince gözü hiçbir şey görmezdi. Derin'e sinirlenmişti o yüzden yapmıştı.

''iyiyim merak etme gerçekten'' deyip gülümsedim. Yanıma gelip bana sarıldı. Seçil'de gülümseyerek bize bakıyordu. Derin'e döndüğümde ise nefretle Seçil'e bakıyordu. Seçil Derin'in bakışlarını fark edince gözlerini kaçırdı.

O GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin