Hayat her zaman beni şaşırtmayı başarıyordu. Artık her zaman istediğimiz insanla, istediğimiz yerde olamayacağımızı çoktan anlamıştım. Aslında her şey o kadar güzeldi ki.. Onur bana kendini açmış tüm gerçekler ortaya dökülmüştü; ya da biz öyle sanıyorduk. O gün Onur ile Ankara'daki evde tüm gün birbirimize sarılıp uyumuştuk, Onur ilk kez yanımda içini çeke çeke ağlayıp yorgunluktan uykuya dalmıştı. O gün ki içimin ferahlığını size anlatamam.. Beni hep Nilüfer'e benzettiği için sevdiğini sanmıştım içten içe bu beni yaralıyordu. O gün ise gerçeklerin öyle olmadığını anlamıştım.
O günden sonra Onur bana karşı daha yakın daha şefkatliydi. Staja başlamıştım, her şey güzel ilerliyordu. İlk zamanlarda çok zorlanmıştım. Haftanın altı günü işe gitmek ölüm gibiydi. Yıllardır evde hiçbir işe karışmadığım için evin işleri ile birlikte çok ağır gelmişti. Bir gün işten gelince o yorgunlukla çamaşır yığının önünde hüngür hüngür ağlayınca Onur'un yanımıza yardımcı alma teklifini kabul ettim. İki üç ay burada kalacağım için istememiştim ama artık yetişemiyordum. Hastanede arkadaşlar edinmiştim aynı zamanda haftanın en az dört günü Onur'da Ankara'ya geliyordu ve sosyal hayat, iş derken eve maalesef yeterince vaktim kalmıyordu. İçimden de gelmiyordu açıkçası sadece yemek yapmayı seviyordum. Bazı akşamlar amcamlarda kalıyordum genellikle Onur'un olmadığı zamanlarda onlara vakit ayırıyordum. Annemlere henüz Onur ile ilgili hiçbir şey söylememiştim. Onur ise ailesine bahsetmiş ve Yasemin abla iki kere yanımıza gelmişti Zeynep ile. Onları seviyordum. İlk karşılaşmamızda Onur'un öz annesi olmadığı gerçeğini bildiğim için biraz garip davranmıştım istemsizce. Ama Yasemin abla anlayışla karşılamıştı..
Stajımın bitmesine yakın Onur'un ısrarları ile annemlere bahsetmiştim her şeyi. Onlar sanki her şeyi biliyormuş ki sakin bir tepki verip anlayışla karşıladılar.
Son staj günümde babamlar beni almaya gelmişti. Hastanedeki arkadaşlarımla vedalaşmak çok zor olmuştu. Onur onları ziyarete geleceğimize ikna edip bizi ayırmayı başarmıştı. Başlangıçta Onur ile hastanede görünmeyi istemesem de zamanla kendini göstermişti. Bir nevi bana sahip çıkıyordu anlamıyorum sanki..
Babamlarla birlikte İstanbul'a döneceğime biraz bozulsa da bir şey diyememişti Onur. Yanında ben olmadığım için o yolu çekmek istemeyip uçakla dönmeyi tercih etmişti.
Babam ile Saygın amca çoktan konuştuğu için gelecek hafta beni istemeye geleceklerdi. Amcamlar yanımızda olmak istediği için bizimle birlikte İstanbul'a geliyorlardı. Kalabalık bir şekilde dönüyorduk. Ne yalan söyleyeyim çok hoşuma gidiyordu tüm ailemin benim için bir şeyler yapıyor olması.. Dedemler araba ile gelemeyecekleri için halam ile birlikte uçakla geleceklerdi. Tüm yolculuk boyunca abim ile didişmiştik. Ankara gitme sebebim belliymiş, yollamamaları gerekiyormuş. Böyle olacağı en başından belliymiş. Daha evlilik için hazır değilmişim.. Daha neler neler. Hepsini benim iyiliğim için söylediğine emin olsam da babamı etkileyecek diye ödüm kopuyordu.
İstanbul'a vardığımızda her şey çok hızlı ilerlemiş tüm hazırlıkları Derin ve Zeynep ile Eminönü'nün altını üstüne getirip tamamlamıştık.
Onur'un Damat Kahvesi yazan fincana bakıp nasıl içimin titreyerek gülümsediğimi hatırlıyorum..
Her şeyin bu kadar sorunsuz ilerlemesi nasıl korkutmamıştı beni..Nasıl da kapılmıştım mutluluğun rüzgarına.
Nişan gününe iki gün kala yaşananları düşününce ağlamadan edemiyordum.13 ARALIK ( O GÜN)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O GÜN
Teen Fictionİnsan bazen kendini yakınlarına o kadar açar ki yakınındakiler de onun gibi düşünmeye başlar.. Yıllardır aşık olduğu Baran'a aşkını itiraf eden kişi en yakın arkadaşım Seçil.. Her yere geç kaldığım gibi Baran'a da geç kalmıştım.. O gün o metroya b...