TATİL

2.6K 88 8
                                    




''Ece, prenses uyan geldik bile'' Yanağımdaki sıcak eli hissedince gülümsedim. Ne zaman uyumuştum? Yavaşça gözlerimi açıp esnedim.
''Uykucu seni!'' diyerek bana gülerek bakan Baran'a döndüm. Gülümsedim. Uyanınca onu görmek ne güzeldi.
''Günaydın, nasıl uyudum hiç anlamadım ki''  Baran arabadan inip ceketini giyiyordu.
''Valla kahve içip uyuyan bir sen varsındır bence'' gülümsedim. Cevap vermeden arabadan indim. Hava soğuktu. Arabaya eğilip beyaz şişme montumu üzerime geçirdim. Bu sırada abim yanımıza park etmişti. Esenay arabadan inip bize döndü gülümseyerek.
''Çok acıktım''
''Bendee'' dedim gülerek. Abim de inmişti arabadan.
''İkinize de annemin böreklerinden daha çok yemeniz gerektiğini söylemiştim sofrada'' deyince gülerek otele doğru ilerledim. Annemlerde gelmişti. Resepsiyonda girişlerimizi tamamlayıp odalarımıza çıktık. Esenay ile kalacaktım. Baran'da abimle kalıyordu.
En son biz odamızı teslim almıştık. Odaya girer girmez orman manzarasına koştum, derin derin nefes aldım.
''Esenay gelsene balkon mükemmel!'' Esenay da çantasını bırakıp hızlıca yanıma geldi.
''Off gerçekten çok güzel burada ir kahve içmeliyiz gitmeden'' başımı olumlu anlamda salladım.
''Kesinlikle'' dedim uzatarak. Esenay'ın telefonu çalmaya başlamıştı. Odaya geri girip telefonunu aldı.
''Efendim aşkım?''
''İniyoruz şimdi'' diye devam ettiğinde abimlerin yemeğe çağırdığını anladım. Hemen montumu alıp Esenay ile birlikte kapıya ilerledim. Asansörle yemek salonuna indiğimizde hemen bizimkileri görmüştüm. Baran ve abim çoktan yemek almak için açık büfeye ilerlemişti. Hızlıca bir tabak alıp Baran'ın yanına ilerledim. Gülerek bana bakıyordu. Elindekini görünce gözlerimi büyüttüm elimle ağzımı kapattım. Yabanmersinli pasta vardı!
''Neee!'' dedim ona doğru uzanarak. Hemen tabağı havaya kaldırdı.
''Hayır prenses önce yemek yenecek. Senin için görünce bitmeden bir dilim kaptım şimdi masaya götürüp koyacağım yemeğini al o sırada!'' deyince oflayarak yemek almak için geriye döndüm. Birkaç çeşit yemek ve salata alarak masaya geri döndüm. Herkes yemeğini almıştı. O sırada çalışanlardan birisi gelip içecek siparişimizi de aldıktan sonra yemeye başladık. Hızlı hızlı yemeğimi yiyip pastamı yemek istiyordum.
''Kızım yavaş yesene'' Annemi duyunca ona döndüm. Ellerimi ne var? Anlamında açıp yemeğime devam ettim. Baran yanımda gülüyordu, ona dönüp gülümsedim.
Sohbetle geçen yemeğin ardından büyük bir iştahla pastamı da yemiştim. Abim Esenay'ı da alıp dolaşmaya çıkmıştı. Bu otele ilk kez geliyorduk ben de gezmek istiyordum ama o kadar çok yemiştim ki göbeğimi kaldırmak zor geliyordu. Babamla Asım amca avla oynamaya başlamıştı. Annemler ise kış bahçesi bölümünde kahve içiyordu.
''Biz de bir şeyler içelim mi?'' diyen elinde telefonuyla yanımda oturan Baran'a döndüm.Soda içebilirdim, iyi gelirdi.
''Olur aslında, soda içebilirim'' deyip elimle göbeğimi gösterdim gülerek.
Bana dönüp yarım bir gülüş yapıp elini karnıma bastırdı.
''Son yemeğini yiyor gibi yemesen hiçbir sorun olmayacak Ece, neyse hadi kalk'' deyip ayağa kalkıp elini uzatınca gülümseyerek elini tuttum.
''Tüm suç sende önce pastamı yiyebilseydim bu kadar yemek yemezdim'' bana gülerek bakıp kolunu omzuma atıp başımı göğsüne yaslayınca heyecanlandım. İyi ki gelmiştik bu tatile canım annem.
Tam bu sırada Baran'ın telefonu çaldı, beni bırakmadan cebindeki telefonu çıkarıp açtı.
''Sevgilim?'' ona bakan bakışlarımı hızlıca indirip ayaklarıma bakmaya başladım. Seçil. Nasıl unutmuştum onu kısa süreliğine de olsa.
''Ece hanımın midesini yatıştırmaya gidiyoruz sen napıyorsun?'' deyince kolunun altından çıkıp birkaç adım önde yürümeye başladım. Onları dinlemek istemiyordum. Cebimden telefonumu çıkartıp mesajlarımı kontrol ettim. Derin nasıl olduğumu sormuştu.
''İyi gibiyim, yani bilmiyorum Derin. Kötü bir arkadaş gibi hissediyorum. Burada Baran ile tam da eskisi gibiyiz ama Seçil varlığını belli ediyor ve ben vicdan azabı duyuyorum ki kötü bir şey yapmama rağmen..'' yazıp yolldım.
''Ece! Saçmalamayı kes lütfen. Sen kötü bir arkadaş değilsin. İçinden nasıl geliyorsa öyle davran. Senin iyiliğini hak etmiyor emin ol'' Kimdi hak etmeyen Baran mı Seçil mi? Tam cevap yazacakken Baran telefonu çoktan kapatmış yanıma gelmişti. Mesajlardan çıkıp telefonumu cebime attım. Otelin açık olan bar bölümünden içeceklerimizi alıp otelin arka tarafındaki ağaçlık bölümü gören camlardan birinin önündeki koltuklara geçtik. Koltuğa kendimi atar atmaz Baran elindeki kahveyi cam sehpanın üzerine koyup yanıma çökmüştü.
''Ne oldu suratın beş karış yine?'' zoraki gülümsedim.
''Sana öyle gelmiş'' deyip sodadan bir yudum aldım.
''Hadi Ece dünki çocuk muyum ben Allah aşkına. Tanıyorum seni ne oldu?'' ona çevirdim bakışlarımı.
''Tanıyor musun gerçekten?'' Tanısaydı acaba anlar mıydı hislerimi? Eğer tanıyorsa neden anlamamıştı?
''O nasıl soru Ece?'' yine bir telefon sesi duyunca oflayarak başımı diğer tarafa çevirdim. Yine mi Seçil diye düşünürken çalanın kendi telefonum olduğunu fark ettim. Hızlıca elimi cebime atıp telefonumu aldım.
''Alo, efendim abi?''
''Güzelim Esenay ile havuza geçiyoruz, annemler masaja gitmişler siz gelecek misiniz?'' Baran'a döndüm.
''Havuza gidelim mi?'' başını olumlu anlamda sallayınca abimi onaylayıp telefonu kapattım.
''Annemler masaj randevusunu ne zaman almış ya, ben de istiyorum'' Baran güldü.
''Gelmeden annemle konuşmuşlar sanırım ben yarın için yer ayırtayım biz de gidelim, sen iste prenses'' deyince gülümsedim. Hızlıca odalarımıza geçip üzerimizi değiştirdik. Siyah bikinilerimi giyip üzerime kısa siyah askılı elbisemi giyip saçlarımı topuz yaptım. Telefonumu ve oda kartını alıp odadan çıktığımda Baran çoktan hazırlanmış kapımın önünde elinde telefonla oynuyordu. Çıktığımı görünce telefonunu cebine atıp bana döndü.
''Nasıl güzel olmuşsun sen'' deyip kolunu yine omzuma atınca gülerek asansöre doğru yürümeye başladım.
Havuza inince abimlerin çoktan inmiş olduğunu fark ettim. Gerçekten diğer insanlar benden çok hızlıydı hep. Havuzun etrafı full cam bölmeydi, dışarıyı tamamen görebiliyorduk. Camın önündede saksılarda çeşitli bitkiler vardı. Gerçekten güzel bir ortamdı. Üzerimdeki elbiseyi çıkarıp şezlonglardan birine koymamla birlikte birinin belimden kavrayıp kendisiyle birlikte suya beni çekmesi bir oldu.
Sıcacık suyun içine girmemle beni tutan kollara sıkı sıkı sarıldım. Başımı suyun üzerine çıkarıp elimle yüzümü silip gözlerimi açtım. Baran gülümseyerek bana bakıyordu.
''Baran!'' dedim gülerek.
''Yapmasam olmazdı'' deyip gülerek geri çekildi. Abim çoktan yanımıza gelmişti.
''Ne atıyorsun lan kardeşimi'' deyince güldüm. Şaka yapıyordu.Esenay'a döndüm.
''Keşfedebildiniz mi oteli ya? Ben de gezmek istiyorum''
''Güzel bence baya da büyük biliyor musun? Orman içinden patika yol falan var. Ama en çok o yolun girişindeki küçük kafe tarzı yeri beğendim. Odun sobası falan da var çok sıcak bir ortam'' diye yanıtladı Esenay. Abim havuzun içinde Esenay'a sarılıp bana döndü.
''İsterseniz akşam sahlep içmeye gidelim yemekten sonra vardır mutlaka'' deyince hemen yanıtladım.
''Olur olur gidelim'' deyip Baran'a doğru yüzdüm.

   Havuzda vakitgeçirdikten sonra odalarımıza akşam yemeği için hazırlanmaya geçmiştik. Esenayhızlıca bir duş almış makyaj yapmaya geçince ben de duşa girdim. Duştan çıkıncaEsenay'ın siyah bir etek siyah boğazlısını ve deri uzun çizmelerini giydiğinigörünce ıslık çaldım.
''Ooo yengeee nasıl güzel olmuşsun sen, abim bayılacak'' başımdaki havluyuçıkarırken bana döndü gülerek.
''Olmuş mu ya gerçekten emin olamadım tam'' derken aynada kendine bakıyordu.
''Olmuş olmuş çıkarma sakın'' deyip valizimden bembeyaz yumoş takımımı giydim. Saçlarımı  hızlıca kurutup tamamen düzleştirdim.Makyajımı yapıp vişne çürüğü rujumu sürüp üzerinden lipgloss ile geçtim. Aynadakendime baktığımda memnun olmuştum. Beyazı hep severdim. Minik yine beyaz olançantama telefonumu lipglossumu ve oda kartını atıp Esenay ile birlikte odadançıktım. Abim kapıda bekliyordu.
''Oo hanımlar, ikinize birden nasıl sahip çıkacağım ben nasıl güzelsiniz siz''deyip kollarının altına bizi aldıktan sonra yürümeye başladı. Gülmeden edemedim.
''Baran nerede?'' dedim merak edip. Bizim odanın önünde buluşacağız diyekonuşmuştuk havuzdan çıkarken.
'' Ben de bilmiyorum ki açlığa dayanamayıp inmiştir kesin'' diyen abime gülüpasansöre girdim. Yemek salonuna girdiğimizde annemlerin nerede olduğunabakarken gördüklerimle birlikte yere yığılmamak için Esenay'ın koluna tutundum.

O GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin