YOLCULUK

2.8K 92 5
                                    


''Ece! Kızım hadisene!'' Babamın sesini duyunca hızlıca rujumu sürüp rujun kapağını kapatıp çantama attım. Abim valizimi çoktan indirmişti. Sakarya'ya gidiyorduk. Annem ile babam her şeyi ayarlamıştı. Esenay bu sabah erkenden bize gelmiş kahvaltıyı birlikte etmiştik. Abimle araları daha iyiydi.
Baran'ın annesi Sevim teyze ise kahvaltıdan tam kalktığımız sırada arayıp bir eksik olup olmadığını sormuştu. Evet onlarda geliyordu ama kadroda eksikler vardı. Baran'ın kız kardeşleri gelmiyordu. Üniversite sınavına hazırlandıkları için anneannelerinde kalmayı tercih etmişlerdi.
''Geldim baba!'' diyerek hızlıca merdivenlerden indim. Saçlarımı maşa ile hafif dalgalandırıp kırmızı eşofman takımımı giymiştim. Beyaz sporlarımı ayağıma geçirip kapıdan çıktım. Ben çıkınca abim kapıyı kilitleyip arkamdan geldi. Annemler kendi arabaları ile abim de kendi arabasında Esenay ile gelecekti. Abimle Esenay'ı yalnız bırakmak için annemlerin arabasına doğru ilerlerken arkadan gelen korna sesi ile irkilip o tarafa döndüm. Baran!
Elimi kaldırıp gülerek el salladım. Annemlerde o tarafa dönmüştü. Baran arabadan inince koşarak ona sarıldım.
''Prenses beni özlemiş'' deyince gülerek omzuna vurdum.
''Sen hiç özlememişsin sanırım!'' başını arkaya atıp güldü.
''O mümkün mü sence?'' deyip annemlere doğru yürüdü.
''Günaydın Nilgün ablacım, günaydın Kerim amca izninizle Ece'yi ben alıyorum. Annemler çoktan yola çıktılar.'' Deyince ellerimi çırpıp zıplamamak için kendimi zor tuttum. Çok uzun süre sonra Baran ile yalnız vakit geçirecektik, yolda bile olsa. Evet sevgilisi vardı zaten asla farklı bir durum söz konusu değildi şu anda ama arkadaşımı da özlemiştim ben.
''Tabi ki oğlum dikkatli sürün kemerlerinizi takın takipteyiz'' Diyerek gülümsedi annem. Yol çok uzun değildi zaten iki üç saate, İstanbul'un çıkışındaki trafiğe göre varacaktık. Abimin ters ters Baran'a bakmasına aldırış etmeden Baran'ın arabasına geçip ön koltuğa oturdum. Baran da gelip oturduktan sonra yola çıktık.
''Torpidoyu aç bakalım prenses'' Baran'ın sesini duyunca gülümseyerek hemen torpidoyu açtım. Antep fıstıklı çikolata ve hazır sütlü kahve paketini görünce güldüm.
''Seni gerçekten seviyorum!'' söylerken canım biraz acımıştı.. Keşke gerçekten istediğim şekilde söyleyebilseydim bunu.
''Hele bir sevme!'' o da gülüyordu. Uzanıp çikolata paketini elime alınca bir anda aklıma Onur geldi. O da bana bu çikolatadan bir kutu almıştı. Gözlerimi kırpıp başımı sallayarak kendime geldim. O nereden gelmişti aklıma Allah aşkına? Allahtan birkaç haftadır onu görmüyordum. Onu son görüşümden sonra Derin'in bize geldiği bir gün her şeyi Derin'e anlatmıştım. Sonrasında unuttuğum çok önemli bir şeyi hatırlatmıştı bana Derin. Abimle birlikteyken karşılaştığımızda üzerindeki kan lekesini sormayı unutmuştum. Kafa mı bırakmıştı Allah aşkına! Ayrıca Derin onu tanımadığını itiraf etmişti. Zaten tahmin ediyordum sadece o gün hastanede konu kapansın diye o şekilde konuşmuşlardı büyük ihtimalle.
''Senin kahven yok mu?'' dedim torpidoyu karıştırırken. O sırada bir anahtarlık gözüme çarpmıştı. Üzerinde avakado şekli olan anahtarlığı görünce duraksadım. Seçil'indi. Biliyordum. Bir gün okul çıkışı birlikte almıştık.
''Var var, burada'' deyip koltuğunun yanındaki boşluktan kahvesini alıp bir yudum içip geri bıraktı. Yavaşça torpidoyu kapatıp önüme döndüm. Sebepsizce moralim düşmüştü.
''Ece neyin var ne oldu bir anda?'' Hemen gülümsedim.
''Hi-hiç iyiyim. Sen nasılsın? Mutlu musun?'' Neler diyordum.
''İyiyim hem de uzun zamandır böyle hissetmediğimi düşünüyorum'' gözlerimi kaçırıp camdan dışarıya bakıp ağlamamak için dua ettim. Neden sormuştum ki! Mutluydu işte sanki belli değilmiş gibi bir de soruyordum!
''Seninle uzun zamandır yalnız kalmamıştık, özlemişim seni çok mutluyum o yüzden'' deyince aniden ona döndüm. Benden bahsediyordu. Benimle olmaktan. Özlemesinden! Bahsettiği bendim benimle olduğu için mutluydu! Güldüm.
''E-evet ben de öyle işte vakit olmayınca tabi okuldan dolayı görüşemedik ama olsun işte birlikteyiz '' dedim gülümseyerek. O da gülümsüyordu.
''Annem ilk bahsettiğinde bu tatil olayından gitmem büyük ihtimalle diye düşünmüştüm. Sonra Nilgün ablayla konuştuklarını söyleyince aha dedim bizim cadı kesin gelir!'' deyip bana dönüp göz kırptı.
''Tabiki bensiz nereye gidecekler hem! Ben de senin geleceğini öğrenince çok sevindim. Hem hatırlıyor musun önceki gittiğimizde çok eğlenmiştik!'' Daha öncesinde Antalya'ya gitmiştik. Oradaki otelde küçük villalardan tercih etmiştik. Sürekli birlikteydik otelin aqua parkını Baran da ben de çok sevmiştik. Tabi kusana kadar yemek yememizi söylemiyorum bile. Gece annemler odalarına geçince biz de abim ve Esenay ile Kaleiçi'ne eğlenmeye gidiyorduk. Hatırlayınca gülümsedim.
''Off çok güzeldi yaa'' dedim.
''Yine gideriz çok özlediysen Antalya'yı hem bu sefer bizimkileri beklemeden Seçil ve Derin'le gideriz'' deyince gülümsemem anında soldu. Hayır hayır hayır onlarla birlikte gitmek istemiyordum. Onların da gitmesini istemiyordum. Seçil ile Baran tatile gitmemeliydi. Allahım ne kadar kötü biriydim ben!
''Ta-tabi gideriz'' dedim güçlükle. Asla böyle bir şey olmayacaktı. Baran gülümsedi. Önüme dönüp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Daha fazla konuşmak istemiyordum.

O GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin