''Sen utandın mı?'' derken gülüyordu. Hızlıca arabaya geçip kemerimi taktım.
''Senin kadar rahat olamıyorum maalesef alışkın olmadığım için''
''Alışacaksın''
''Baban ne iş yapıyor senin? Yani kimsiniz siz?'' dedim Onur'a dönüp.
''Benimle ilgilenmeye başladığını düşünüyorum'' deyip çarpık bir gülüşle bana bakınca başımı cama doğru çevirip kaçamak bakışlar attım.
''Cevap vermeyecek misin?'' dediğimde ciddileşti.
''Babam tıp fakültesi mezunu hastanemiz var, seni götürdüğüm hastane..Ama şu an doktorluk yapmıyor'' deyince şaşırmıştım. Babası doktor muydu yani?
''Ayrıca benim mekanımla birlikte birkaç işletmemiz daha var, yurt dışı bağlantılarımız var amcam oradaki işlerin başında. Bir gün detaylı anlatırım'' dediğinde başımı salladım.
''Neden bu kadar adamla geziyorsunuz peki? Yani evde de bir sürü koruma vardı?'' Onur gerilmiş gibiydi.
''Yani işler büyük olduğu için düşman çok oluyor tabi. Ama bizimkisi tamamen önlem yani olan bir şey yok, merak etme güvendesin'' deyince bir tepki vermemiştim. O sırada telefonum çalmaya başlayınca çantamdan telefonumu çıkardım. Annemdi.
''Anne?''
''Ece, kızım..'' öğrenmişti. Sesi öylesine beni arayan annemin sesine benzemiyordu..
''Anne, iyiyim merak etme'' dedim ama onun sesini duyunca neden güçsüzleşiyordum böyle..
''Kızım Derin seni merak etmiş beni aradı durumu anlattı. Gerçekten iyi olduğuna emin olmak istiyorum neredesin hemen gelip alabilirim seni'' benim için telaşlanmıştı ah annem..
''Anne lütfen Derin aramıştı beni unutmuşum geri dönmedim o yüzden merak etmiştir. Onur ile birlikteyim gerçekten iyiyim bir şeyim yok. Sen işlerini aksatma ben Derin'de kalacağım biliyorsun yarın sabah görüşürüz olur mu?''
''Tamam kızım'' sesi telefonu ilk açtığı gibi çıkmamıştı, itiraz da etmemişti. Annem Onur'un adı geçtiği durumlarda verdiği tepkilerde beni şaşırtıyordu.
Telefonu kapattıktan sonra Derin'i aradım.
''Alo neredesin Ece! İyi misin?'' telaşla telefonu açınca aramasından sonra mesaj atıp haber vermediğime pişman oldum.
''İyiyim iyiyim merak etme. Onur'la birlikteyim sen nasılsın ne yaptınız?'' dedim çekinerek. Bir yandan da Onur'a bakıyordum arada dönüp. Sorumdan sonra kasılmıştı.
''Gerçekten bir ara kusacağım sandım, siz gittikten sonra Seçil mutluluk pozlarına devam etti instagramda boy boy fotoğraflar var zaten.. Sonra asıl olay Baran'ın annesiyle kız kardeşleri geldi. Nasıl dip dibeler görmen lazım Seçil'le. Utanmasa öz annem diyecek kız ben anlamıyorum bu nasıl bir bağlanma? Büyü mü yaptı acaba bu Baran'a Ece ya..'' deyince durumun saçmalığına güldüm.
''Derin saçmalama ya, neyse yapacak bir şey yok mutlu olsunlar artık ne diyebilirim..''
''Orası öyle de işte yine de.. her neyse tamam o zaman akşam görüşürüz'' deyince görüşürüz deyip kapattım telefonu. Derin'in söylediklerini hatırlayınca merakıma yenik düşüp instagrama girdim. Seçil ve Baran'ın fotoğraflarını paylaşmıştı herkes. Baran'ın profiline girdim.
Seçil'in yüzükle tek verdiği pozu post olarak atmıştı.
''Seçil Demirören'e ilk adım..''
Açıklamayı okur okumaz ağlamaya başlamıştım. Saatlerdir bastırdığım duygularım gün yüzüne çıkıyordu. Seçil'in adı ve onun soyadı yan yana gelecekti buna ilk adımı atmışlardı. Kendi içimde bunu ifade edince olayın ciddiyetini bir kez daha kavradım. Baran evleniyordu!
''Ece! Neler oluyor?'' diye telaşla sorgulayan Onur'a döndüm.
''Dur, lütfen dur nefes alamıyorum'' dedim ağlarken. Onur hemen ilk müsait yerde sağa çekmişti. Hızlıca indim arabadan nefes almaya çalıştım. Onur arabadan inip yanıma gelmişti.
''Ne oldu birden?'' dediğinde ağlayarak ona döndüm.
''Aşamıyorum, o ..'' duraksadım. İçimi çeke çeke ağlıyordum.
''o evleniyor..'' Onur başını önce başını öne eğdi sonra sesli şekilde nefes alıp başını ellerinin arasına alıp arkasına döndü.
''Ece o seni sevmiyor, asla da hak etmiyor!''
''Ya ben o kadar çok istedim ki.. Beni sevsin! Benim onu sevdiğim kadar sevmese de olur ama sevsin ya dedim! Fark etsin beni diye yıllarca bekledim. O sevgililerine hediyeyi bize seçtirirken ben hiç kimseyle flört bile etmedim! Ama yoruldum.. Sevmek yormuyor insanı Onur, ben onu hep sevebilirim.. ama sevilmemek o çok yorucu.. hele ki onun birini sevebildiğini görünce çok acı veren bir yorgunluk.. ''deyip göz yaşlarımı sildim.
''Ece yapma bunu kendine, nasıl anlamak istemiyorsun bu kadar! Ben senin yorgunluğunu görüyorum, içinin acısını hissediyorum.. Yanında olmak istiyorum seni sevmek istiyorum! O pezevenk sana bunları yaşatıyor diye öldürmek istiyorum ama bu bile senin canını yakar sadece! Bunu yapma kendine! Hak etmeyene bu kadar değer verme!'' cevap vermedim, sessizce ağlıyordum.
''Ağlama artık! Yüzün kıpkırmızı oldu kendini getirdiğin hale bak..'' deyine iç çekmelerimin arasından başımı salladım. Ağlamayı bırakıp biraz arabadan uzaklaşacak şekilde yol boyu yürüdüm. Onur da peşimden geliyordu. Biraz rahatladığımı hissedince ona döndüm.
''Hadi iyiyim gidelim, bugün Derin'de kalacaktım ona götürür müsün beni?'' dediğimde cevap vermeden elimi tutup arabaya doğru yürüdü.
''Derin'e söyle bugün birlikteyiz'' dediğinde ona döndüm şaşkınlıkla.
''Nasıl yani sen neden geliyorsun ki?'' güldü.
''Ben bir yere gelmiyorum, sen Derin'e gitmeyeceksin benimle kalacaksın''
''Neden?'' bana döndü ukala tavrıyla.
''Çünkü ben öyle istiyorum''
''Şaka yapıyor olmalısın..'' deyip önüme döndüm.
''Şaka falan yaptığım yok, oraya gidip tüm gece kendi kendine ağlamana izin veremem'' deyince haklı olduğunu hissettim. Tam da öyle yapacaktım gidip.
''Senin yanında da ağlayacağım pek değişen bir şey olmayacak..'' tam bir umutsuz vakaydım..
''Tam da söylediğin gibi ben yanında olacağım'' deyip göz kırpınca gülümsedim. Ukala.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O GÜN
Teen Fictionİnsan bazen kendini yakınlarına o kadar açar ki yakınındakiler de onun gibi düşünmeye başlar.. Yıllardır aşık olduğu Baran'a aşkını itiraf eden kişi en yakın arkadaşım Seçil.. Her yere geç kaldığım gibi Baran'a da geç kalmıştım.. O gün o metroya b...