''Yanındayım..''
Yüzünü geri çekerken elini yanağıma koyup fark ettirmeden gözümden akacak olan yaşı silip gülümsemeye devam etti. Baran ile Seçil hala sarılıp gülüyorlardı. Baran kutudan yüzüğü çıkartıp Seçil'in parmağına taktı. Herkes gülümseyerek alkışlıyordu. Kafamı kaldırıp göz ucuyla Onur'a baktım. İfadesizce ortamdaki insanlara bakıyordu. Ona baktığımı fark edince hızlıca başını eğip bana döndü. Gülümsedi.
''Pasta çikolatalıymış sevmezsin diye düşünüp yaban mersinli pasta yaptırdım onu yemeden gitmezsin herhalde'' deyip göz kırpınca ağlamaklı halimle gülmeye başladım.
''Gitmem'' dediğimde o da gülmeye başlamıştı.
''Ben de öyle düşünmüştüm aç kedi'' deyip belimdeki elini omzuma atıp başımı göğsüne çekince ona yaslanıp gözlerimi kapattım. Kokusunu çok net alabiliyordum tam parfüm gibi değildi sanki tenine işlemiş bir koku gibiydi..
Gözlerimi açınca Derin'le göz göze geldim. Dudaklarını oynatıp iyi misin demişti. Başımı olumlu anlamda salladım.
''Ee dans etmeyecek misiniz?'' diyen Aslı'yı duyduğumda tekrar Baran ve Seçil'e döndüm. Seçil sıkı sıkı tutuyordu Baran'ın elini.
''Eveet, dans'' deyince Onur'un omzumdaki elini çekmeden diğer eliyle çalışanlara işaret ettiğini fark ettim. Müzik başlayınca herkes masaya geçip oturmuştu. Ben de en uzak köşeye geçmek istiyordum. Onur omzumdaki elini çekince gitmesini istemedim. Uzanıp elini tutup yüzüne baktım.
''Sen de gel'' dediğimde sesim hala ağlamaklıydı. Başını indirip ellerimize baktıktan sonra gülümseyerek bana döndü.
''Geleceğim, sen bana git desen de geleceğim'' cevap vermedim. Elini de bırakmadım. Masanın en ucuna Derin'in yanına oturdum. Onur da yanıma oturmuştu. Derin ve Onur'un arasında herkesten saklanmış, güvende hissediyordum ama birisi bana bir şey dese ağlayacak gibiydim. Bu sırada garsonlar masadaki pastayı almadan masaya farklı tatlılar, meyve tabakları ve birkaç çeşit alkol getirdiler. Gizem'in isteği üzerine şampanya patlatılmıştı. Aslı ve Gizem sürekli Baran ve Seçil'in fotoğrafını çekiyordu. Sonunda dansları bitip masaya döndüklerinde masanın ortasındaki boş bırakılan yerlere yan yana oturdular. Seçil ceketini çıkarıp arkasına astıktan sonra bize döndü.
''Şu an gerçekten şoktayım, hiç beklemiyordum. Nasıl mutluyum bilemezsiniz! Hepinize tek tek çok teşekkür ederim burada olduğunuz için'' deyip hepimize dönüp gülümsedi. Göz göze geldiğimizde onun gerçekten arkadaşım olduğu dönemleri aklıma getirip gülümsedim.
''Ayrıca her şey çok güzel delireceğim!'' deyip gülerken kocaman gül buketini eline aldı. Gizem tekrardan fotoğraf çekmeye başlamıştı. Çiçeği geri koyup Baran'a dönüp dudaklarına bir öpücük koyunca başımı eğip ayakkabılarıma bakmaya başladım. Acaba siyah botumu mu giyseydim dedim beyaz botumun kenarındaki ufak lekeleri görünce. Derin uzanıp elimi tutunca ona dönmeden elini sıkı sıkı tuttum.
''Sizi tanıyor muyuz acaba?'' diye seslenen Aslı'yı duyunca başımı kaldırdım. Onur'a bakıyordu yüzüne oturttuğu gülümsemeyle. Onur'a döndüm yavaşça kendisine seslendiğini fark etmişti. Elindeki su bardağını masaya koyarken Aslı'ya döndü.
''Sanmıyorum'' Aslı ikna olmamış gibiydi, hatta Onur'la konuşmak için özel bir çabaya girdiğini hissettim.
''Onur Bey Ece'nin arkadaşı abla, değil mi Ece?'' dedi Seçil gülümseyerek. Başımı salladım ben de gülümseyip.
''Sizi davet edeceğinden bahsetmemişti Ece, hoş geldiniz Aslı ben'' deyip elini uzatınca tavrına daha fazla şaşıramayacağımı hissettim.
''Biz de senin geleceğini bilmiyorduk Aslı'cım, Ece bilse söylerdi. Ayrıca zaten Onur Bey buranın sahibi asıl biz hoş geldik sanırım'' deyip yüzündeki gülümsemeyle yanımdaki Onur'a elini uzatınca Aslı elini indirirken Derin'e bakıyordu öfkeyle.
Onur gülümseyerek Derin'in elini sıktı.
''Hoş geldiniz Derin Hanım, hepiniz hoş geldiniz umarım keyifli vakit geçiriyorsunuzdur'' deyip masadakilere de gülümseyip önüne dönerken Gizem atıldı.
''Ben bir haftadır gidip geliyorum buraya aslında planlamalar için sizi hiç görmemiştim''
Onur çok rahattı surat ifadesi bile değişmiyordu.
''Sık sık gelirim aslında ama bu tür organizasyonlarla Serdar Bey ilgilenir, siz onunla muhattap olmuşsunuzdur büyük ihtimalle'' Gizem başını sallayıp onu onayladı. Konu ne zaman Onur'dan çıkacaktı? Sebebini bilmediğim şekilde rahatsız olmuştum. O sırada önüme yaban mersinli minik tek kişilik pastam konduğunda utandım. Onur'a dönecekken Baran ile göz göze geldim. Doğrudan pastama bakıyordu. Ardından kafasını kaldırıp gözlerime baktı. Gülmüyordu. Onur'la arası zaten iyi değildi kızlarla olan konuşmalara da tepki vermemişti.
''Aaa Baran ne kadar düşüncelisin sevgilim! Ece'yi de düşünmüşsün bu günümüzde. Ece çikolatalı pasta sevmiyor ya onun için ayrı yaptırmış'' deyip imalı gülümsemesiyle Baran'a sarılan Seçil'e çevirdim bakışlarımı. O yapmamıştı ki? Baran gözlerini Onur'a çevirip konuştu.
''Benim planıma dahil değildi, ben yapmadım'' deyince içimin acıdığını hissettim. Bu planda da hayatında da yoktum sanırım artık. Olmamalıydım.
Seçil şaşırmış gibiydi ama Baran'ın Onur'a baktığını fark edince Onur'un fikri olduğunu anladığında öyle bir gülümsedi ki benim adıma mutlu olduğunu düşünecektim az kalsın. O cevap vermeden ben atıldım.
''Seçil, Baran..'' durup konuşmalıydım. Yoksa ağlayabilirdim.
''Tebrik ederim..'' derken ayaklanıp devam ettim.
''Sizin adınıza çok mutlu oldum, umarım çok mutlu olursunuz. '' deyip ilerleyip ikisine de sarıldıktan sonra geriye çekildim.
''Ben biraz erken ayrılacağım kusura bakmayın lütfen'' deyip köşede duran hediye paketimi alıp Seçil'e uzattım. Gülümsedim. İyiydim.
''İyi ki doğdun, umarım çok daha mutlu geçer yeni yaşın. Baran ile birlikte'' dediğimde uzanıp bana sarıldı. Gözlerimi kapatıp sarıldım ben de.
''Teşekkür ederim ama bir yere gidemezsin! Hem daha çok erken!'' dediğinde ne diyeceğimi düşündüm. Kalamazdım, daha fazla sabrım yoktu. Eve gidip ağlamalıydım doya doya. Ben konuşmadan Onur atıldı söze.
''Ece de kalmayı çok isterdi eminim ama önceden planlı olan bir işimiz var. Ben bugünü tam bilmediğim için aynı güne ayarlamışım geç bile kaldık. Tekrardan mutlu yıllar Seçil, hediyeni bıraktım bende diğerlerinin arasına'' derken çoktan yanıma gelmiş elini belime atmıştı kurtarıcım. Gülümsedim ben de onu onaylarken. Hiçbir işimiz yoktu, sadece beni anlıyordu burada durmak istemediğimi biliyordu. Derin fazlaca teşekkür ettikten sonra herkesle vedalaşıp Derin'e sarıldım. Akşam onlara gidecektim ama şu an gitmek istemiyordum hem zaten Derin'de kalkamazdı şu an.
Mekanın çıkışında beni bekleyen Onur'a doğru ilerledim, son kez dönüp baktığımda Seçil çoktan bir şeyler anlatmaya başlamış herkeste gülümseyerek onu dinliyordu. Hızlıca kapıdan çıktım.
Onur'la birlikti kapıda bekleyen arabasına ilerledim. Şoförü yoktu kendisi sürecekti. Nereye gittiğimizi bilmiyordum, sormadım da.. Sadece kimseyi görmek istemiyordum.
''Nasılsın?'' diye seslenen Onur'a döndüm. Yoldan bir iki saniye başını çevirip bana baktı, o da üzgün gibiydi.
''Oyuncağı elinden alınan çocuk gibi hissediyorum, oturup saatlerce ağlayasım var.'' Gülümsedi ama çok kısa sürmüştü.
''Ağlayabilirsin, içine atmaktan iyidir birikince kötü oluyor'' dediğinde bedenimle birlikte ona dönüp onu izlemeye başladım.
''Sen ne için ağladın en son?'' bana dönmedi, gözlerini kısıp düşündü.
''Hatırlamıyorum..'' dediğinde şaşırmıştım.
''Yalan söyleme'' bana dönüp güldü.
''Ne yalanı? Herkesi kendin mi sandın günde beş kere ağlıyorsun!'' deyince sesli şekilde gülerek gözlerimi büyüttüm.
''Abart istersen! Ne yapabilirim herkes beni ağlatmak için çabalıyor gibi..'' deyip yola baktım.
''Bu doğru değil sen de biliyorsun. Ben mesela sen gül diye yaşıyorum son zamanlarda..'' deyip dönüp bana göz kırpınca gülümsedim.
''Ha aileni saymıyorum bile sana ne kadar sevdikleri ortada.. Sen sana zarar verecek kişilerden uzak durmayı beceremiyorsun diyelim'' dedi imalı şekilde. Ona döndüm ben de aynı imayla konuştum.
''Bu aralar ne kadar istesem de senden uzak duramıyorum ama söylediklerine göre çok doğru bir davranış değil sanırım ha? Ne diyorsun?'' yüzünde çarpık bir gülümseme ile bana döndü.
''Söylediklerim benim için geçerli değil. Şu an ben istediğim için yanındayım ama zamanla sen benim yanında olmamı isteyeceksin Ece! Haa dua et o zaman hala yanında kalmak istiyor olayım'' dediğinde kaşlarımı çattım. Son cümlesine alınmıştım. Belli etmek istemesem de duygularım direkt olarak suratıma yansıyordu.
''Bir dakika bir dakika sen bozuldun!'' deyip kahkaha atınca ona döndüm sinirle.
''Bozulmasa mıydım? Yok beyefendi ister miymiş o zaman falanmış! Seni tutan mı var? Ben istemiyorum ki seni zaten!'' dediğimde hala gülüyordu.
''Benim güzelim alınma hemen ben yanındayım sen istesen de böyle istemesen de merak etme'' deyince içten içe rahatlamış hissediyordum. Hiçbir sebebi yoktu sadece ne olursa olsun yanınızda birinin olacağını bilmek rahatlatırdı ya insanı..
Onur'un telefonu çalınca anlık olarak o tarafa dönmüştüm. Çoktan telefonunu eline aldığı için kimin aradığını görememiştim.
''Efendim sultanım?'' deyince yola çevirdim bakışlarımı. Kulağım ondaydı.
''Bugün gelmesem olur mu? Telafi ederim söz'' deyince ona döndüm hemen. Sessizce git git diye söyledim belli ki işi vardı. Hala telefon kulağında bir bana bir yola bakıyordu. Ben zaten Derin'de kalacağım için ona giderdim.
''Aslında gelebilirim belki de.. Misafirim var anne onunla geleceğiz kırk dakikaya orada oluruz'' deyince afalladım. Annesi miydi? Telefonu kapatır kapatmaz hızlıca konuştum.
''Onur sen beni Derin'e bırakır mısın? Belli ki işin var lütfen seni hiç rahatsız etmek istemem zaten gereksiz yere seni de sürüklüyorum peşimden''
''Bir de Onur Bey de tam olsun! O kadar yol kat ettik başa dönmeyelim Ece. Kimse kimseyi sürüklemiyor bir yere her şeyi kendi rızamla yapıyorum. Hem ben size iki kere geldim sen bize hiç gelmedin'' deyince şaşkınlıkla kahkaha attım.
''Çocuk gibi sen bize şu kadar geldin kavgası mı yapacağız ciddi misin şu an? Hem ben aileni tanımıyorum bile! Onlar da memnun olmayacak emin ol'' deyip kollarımı göğsümde birleştirip önüme döndüm.
''Ece tanışmazsan tanımazsın zaten! Annem şu an meraktan kendini yiyordur misafirim kim diye'' deyip eğlenir gibi gülünce ona döndüm hala şaşkın şaşkın bakıyordum.
''Sen gerçekten çocuksun bu yaşa gelmişsin ama şu haline bak'' dedim gülerek. Anında kaşları çatıldı birkaç saniye bana dönüp ardından tekrar yola döndü.
''Pardon ne varmış halimde? Ayrıca ikide bir yaş mevzusunu açıyorsun aramızda sadece 5 yaş var! Büyütme bu kadar'' dedi sinirle.
''Ta-tamam sadece şaka yaptım '' deyip koltuğa sindim. Aslında o hali hoşuma gitmişti ama belli ki yanlış ifade etmiştim.
''Tamam özür dilerim bir anda yükseldim, yapmamalıydım. Lütfen gülümse az önceki gibi''
''Tamam sorun değil'' deyip önüme döndüm. Onur bir anda arabayı durdurunca etrafıma baktım. Hızlıca inip yolun karşısındaki dükkanlara doğru gidince pastaneden tatlı alacak sandım. Oraya girmedi, çiçekçiye girince annesine çiçek alacağını düşündüm. Birkaç dakika sonra çıkıp elinde ufak bir nergis buketiyle arabaya döndü.
''Sana bağırdığım için özür dilerim'' deyip nergisleri bana uzatınca şaşırdım.
''Bana mı aldın?'' dedim elimi uzatıp buketi alırken.
''Çiçek almak istediğim başka birisi yok'' deyip gülümsedi.
''Bu ikinci oluyor'' deyip nergisleri kokladım. Arabanın içine çoktan sinmişti kokusu o kadar güzeldi ki..
''Sayamayacağın kadar çok alacağım, daha önce aldıklarını hatırlamayacaksın bile'' derken arabayı çoktan hareket ettirmişti. Gülümsedim.
''Zaten bu ikinci çiçeğim'' dediğimde bana döndü aniden.
''Nasıl yani? Sana ilk çiçeğini ben mi aldım?'' papatyalardan bahsediyordu.
''Evet'' dedim ona dönmeden. Mutlu olmuş gibiydi.
''Belki de sana çok geç kalmamışımdır Ece bazen neden daha önce seni görmedim diye düşünüyorum ama belki de en doğru zaman şimdidir'' derken daha çok kendini ikna eder gibiydi cevap vermedim. Onur kartlarını o kadar açık oynuyordu ki daha onu tanımasam da neyi istediğini biliyordum. Beni istiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
O GÜN
Novela Juvenilİnsan bazen kendini yakınlarına o kadar açar ki yakınındakiler de onun gibi düşünmeye başlar.. Yıllardır aşık olduğu Baran'a aşkını itiraf eden kişi en yakın arkadaşım Seçil.. Her yere geç kaldığım gibi Baran'a da geç kalmıştım.. O gün o metroya b...