''Onur'u çağır lütfen..'' dedim hala geride durup lavaboya tutunurken.
''Ece! Neredesin?'' Yusuf hala bana bakarken Onur'un sesini duyabiliyordum. Kükrüyordu resmen.. Çok geçmeden ayak sesleriyle birlikte kapıda göründü. Kaşları çatılmıştı anında.
''Neler oluyor!'' deyip hala bize bakarken artık daha fazla dayanamayacak gibiydim.
''Onur yardım et'' dedim ağlarken. Yusuf'a dönüp bakışını attıktan sonra hızlıca yanıma geldi.
''Ne yaptın ona! Neden ağlıyor!'' derken beni kucağına almıştı. Yusuf'a bağırıyordu.
''Hiçbir şey yapmadım. Midesi bulanıyor''
Gözlerimi kapatıp Onur'un göğsüne yaslandım.
''Ece iyi misin?'' derken Yusuf'a olan ses tonunun aksine fısıldıyordu.
Onur beni yatağa yatırırken başımı olumsuz anlamda salladım.
''Midem çok bulanıyor..'' gözlerindeki ifade değişmişti. Canı yanıyor gibiydi.
''Tamam halledeceğim, sen uzan beni bekle'' deyince korkuyla elini tuttum.
''Hayır hayır! Gitme! Beni yalnız mı bırakacaksın burda?'' konuşurken Onur'un arkasına doğru bakıp Yusuf'u arıyordum ama görünmüyordu.
Onur elini yanağıma koyup gülümsedi.
''Telaş yapma hiç kimse yok, beş dakikaya geleceğim'' deyince zoraki kabul ettim. Yusuf'tan Onur'u çağırmasını istediğimde inat etmiş çağırmamıştı. Onunla yalnız kalmak istemiyordum artık. Hem zaten ne diye gelmişti ki peşimden?Bunları düşünürken Onur geri gelmişti.
''Nerede kaldın!'' diye sitem ettim. Güldü.
''Sadece üç dakika sürdü, sabırsız kedi''derken elindeki kavanozu açıp kaşığa sıvıyı dökünce kaşlarımı çattım.
''O ne?''
''Zeynep'in alkol sonrası karışımı, iç hiçbir şeyin kalmayacak'' deyince başımı sallayıp uzattığı kaşığı aldım. Tadı çok kötüydü. Yüzümü buruşturup Onur'un boştaki elini sıktım.
''Onur! Çok kötü bu kusacağım!'' derken ağlamaya başlamıştım tekrar.
''Güzelim tamam su iç iyi gelecek'' derken yatağın kenarındaki bardağa su doldurmuştu. Sudan birkaç yudum alıp başımı yastığa geri koydum. Bu sırada merdivenlerden birinin çıktığını duyunca Onur'un koluna tutunup arkasına doğru kaydım.
''Ece korkma! Ben buradayım!'' deyip hızlıca ayağa kalktı. Bu sırada Kenan kapıda belirmişti. Onur kapıyı açıp Kenan'a döndü.
''Hiç kimse kalmasın, kimseyi görmek istemiyorum. Ortalık da toplansın temizlensin. Bir de sade tost yaptırır mısın?'' deyince Kenan başını sallayıp aşağıya indi.
Kapıyı kapatıp üzerindeki ceketi çıkarıp odanın girişindeki boy aynasının yanındaki sandalyenin üzerine atıp yanıma doğru gelmeye başladı.
''Biraz daha iyi misin?'' dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Gerçekten az önceye göre daha iyiydim.
''Başımın ağrısı azaldı ama midem hala bulanıyor..'' dedim başımı yastığa koyup yatakta uzanır hale gelirken.
''Acıktın tabi çerez yemeyle olmaz ki kaç saat oldu biz yemek yiyeli, neyse tostun gelir şimdi'' dediğinde çerez yediğimi fark etmesine şaşırmıştım. Oysaki hiç iletişime geçmemiş göz göze gelmemiştik aşağıdayken.
''Ece!'' aniden sinirlenmiş gibiydi.
''Efendim?''
''Yusuf'un burada ne işi vardı?'' bakışlarımı gözlerinden çekip yatağın ucundaki pencereye çevirdim.
''Bilmiyorum, ben aşağıda biraz dinleneceğim diyerek çıkmıştım yukarı..''
''Bana neden söylemedin!'' kaşlarımı çatıp ona döndüm.
''Ne diyecektim? Bakıcım mısın sen benim! Ayrıca arkadaşlarınla eğleniyor gibiydin rahatsız etmek istemedim'' deyip önüme döndüm.
''Ece, Ece, Ece! Beni çok sinirlendiriyorsun. Hem onlara neden arkadaşım diye tanıttın kendini Yusuf senden aldı cesareti!'' başımı yastıktan hızlıca kaldırdım. Sinirlenmiştim.
''Pardon da sen benim arkadaşımsın zaten! Hem o kızın sana olan bakışlarını fark etmemiş olamazsın! Tüm gece onunla uğraşmak istemedim'' Onur anlamamış gibiydi. Kaşları çatık beni dinliyordu.
''Ben senin arkadaşın değilim Ece! Bunu o kafana sok! Diğerleri benim umrumda değil kimse seninle uğraşamaz ayrıca bahane üretme'' deyip çalan telefonuna ilerledi. Arayan her kimse ceketini fırlattığı üçlü koltuğa telefonu da fırlattı. Bu sırada korumalardan birisi elinde bir tabakla kapıda belirince hızlı adımlarla kapıya ilerleyip tabağı alıp kapıyı kapattı.
Elindeki tostla birlikte bana doğru gelince yatakta doğruldum. Aç hissediyordum hem midemin bulantısına ekmek iyi gelirdi. Onur yatağın kenarına oturunca uzanıp elindeki tabağı alıp tosttan bir ısırık aldım. Onur'un siniri geçmiş gülümsüyordu.
''Aç kedim benim, senin derdin buymuş acıkmışsın'' deyince cevap vermeden tostumu yemeye devam ettim. Hala beni izlediğini görünce yarısına geldiğim tostu uzattım.
''İster misin?'' gülümsedi uzanıp bir ısırık alıp geriye çekildi.
''Neden kendi odanda uyumaya gitmedin de benim odama geldin?'' deyince ağzımdaki lokmayı yutup ona döndüm.
''Orada eşyalar vardı..'' Onur başını sallayıp önüne baktı.
''Peki geldiğimde neden ağlıyordun bir şey mi oldu?'' dedi tereddütle.
''Aslında midemin bulantısı yüzünden ağlıyordum.. bir de Yusuf'tan seni çağırmasını istedim.. ama çağırmadı bilmiyorum işte ağladım korktum sanırım'' dedim başımı eğip. Onur derin derin nefes alıyordu. Biraz daha yanıma doğru kayıp kolunu omzuma atıp beni kendine çekip başıma bir öpücük koydu. Kolumu ona sardım, iyi hissettiriyordu..''Korkma, yanındayım''
''Uyumak istiyorum..'' dedim fısıldar gibi konuşmaya bile halim yoktu.
''Üzerini değiştirelim ayakkabılarını çıkaralım uyu olur mu?'' deyince başımı salladım. Onur yavaşça benden ayrılıp dolaba doğru ilerledi. Bir beyaz tişört çıkartıp bana doğru geldi. Botlarımın fermuarını açıp yavaşça ayaklarımdan çıkarıp yatağın yanındaki köşeye koyduktan sonra yanıma geldi. Yavaşça kalktım ama kolumu kaldıracak halim yoktu.
''Elbiseni çıkartacağım fermuarı arkadaydı değil mi?'' dediğinde başımı salladım. Yatakta oturur hale geldiğimde elini sırtıma götürüp yavaşça fermuarımı açtı. Elbisenin kollarını omuzlarımdan aşağı düşürdüğünde beyaz iç çamaşırı takımımın üstü görünür hale gelmişti. Utanıp ellerimle üzerimi kapattım.
Onur açıktan kalan omzuma bir öpücük kondurdu.
''Utanma benden, o kadar güzelsin ki..'' dedikten sonra elbiseyi tamamen çıkarıp yatağın kenarına koydu. Ev çok sıcak olmasına rağmen üşümeye başlamıştım. Onur ise tam tersine terlemeye başlamıştı alnında biriken ter damlalarını görebiliyordum. Uzanıp beyaz tişörtü eline alıp başımdan geçirdi. Üzerim tamamen kapanmıştı. Elini yanağıma koyup okşadı.
''Varlığın için o kadar mutluyum ki, iyi ki buradasın'' derken gözlerimin içine bakıyordu. Bakışlarımı dudaklarına çevirdim. Bir anda çok güzel gözükmüşlerdi gözüme. Onu öpmek istedim. Sonra bir anda Arya ile dans ederken ki halleri gözümün önüne gelince hızlıca kendime geldim. Yatağın içine girip üzerimi örtüyle kapatıp başımı yastığa koydum.
Onur gülümseyerek bana bakıyordu hala.
''Sen uyu hadi ben duş alıp geleceğim'' dediğinde gözlerim bir an kapıya kaydı.
''Merak etme kimse gelmez artık'' derken o da kapıya bakarken düşünür gibiydi.
''Burada bazı değişiklikler yapma zamanı geldi galiba'' diye kendi kendine söylenmişti. Ardından kalkıp banyoya girdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
O GÜN
Teen Fictionİnsan bazen kendini yakınlarına o kadar açar ki yakınındakiler de onun gibi düşünmeye başlar.. Yıllardır aşık olduğu Baran'a aşkını itiraf eden kişi en yakın arkadaşım Seçil.. Her yere geç kaldığım gibi Baran'a da geç kalmıştım.. O gün o metroya b...