''An-'' ben daha sözümü tamamlamadan üzerimde hissettiğim ağırlıkla birlikte herkesle birlikte benimde bakışlarım arkama döndü.
Onur iki düğmesi açık simsiyah gömleği ve onu son gördüğümdeki sakallarının biraz daha fazla haliyle fazla heybetlim şekilde arkamda duruyordu. Ellerinin ceketle birlikte omzumda olduğunu fark edince gözlerine baktım. O ise bana uzun uzun bakıp gülümseyip başını kaldırıp herkesle kısa bir göz teması kurduktan sonra anneme döndü.
''Ceketini hiç yanına almıyor'' deyip gülümsedi. Gerçekten ilk söylediğin şey bu muydu? Anneme döndüm tedirginlikle, kızacaktı.
Gülümsüyordu.
''Evet haklısın Onur, teşekkür ederim onu düşündüğün için. Sen nereden çıktın?'' deyip gülümseyince şaşırdım. Kızmamıştı. Hala anneme bakıyordum.
''Kız kardeşim ve ailemle kısa bir tatile çıkmıştık aslında ama babamın bir işi çıkınca onlar erken döndü. Kardeşimle kalmayı tercih ettik. Ben de sizi burada görmeyi beklemiyordum. Güzel bir tesadüf oldu'' deyip gülümseyince derin bir nefes aldım. Omzumdaki ceketten onun kokusunu alınca silkelenip kendime geldim.
''Her yerde karşılaşıyoruz tesadüfler çoğaldı, merhaba '' diyerek ayağa kalkan abim elini uzattı Onur'a.
''Merhaba Ege, evet öyle oluyor'' derken gülüyordu.
''Harika değil mi?'' diye sinirle soluyan Baran'ın sesini duyunca ona döndüm.
''Neymiş harika olan?'' bıçak gibi sesiyle Baran'a döndü Onur, gülmüyordu. Baran yerinde dikleşip konuştu.
''Sen ve her yerde karşımıza çıkman'' Onur gülümsedi.
''Alışsan iyi edersin'' ortam gerilmişti. Abim sorgular gibi bir Baran'a bir de Onur'a bakıyordu. Sevim teyze ise kaşlarını çatmış oğlunu tersleyen Onur'a bakıyordu.
''Oturmaz mısın Onur?'' diyen anneme döndüm gözlerimi büyütüp. Bu ortamda Onur pimi çekilmiş bomba gibiydi her an Baran'ın üzerine atlayabilirdi.
''Yo-yok oturmaz'' dedim herkes bana dönmüştü. Devam etmeliydim.
''Çünkü şey biz görüşmüyorduk uzun zamandır biraz konuşabiliriz. Hem abi sen sahlep falan bişeyler demiştiniz Esenay ile oraya gidelim mi dördümüz?'' dedim. Bana kaşlarını çatmış bakan Baran'ı görmezden geldim. Onlardan kaçıyordum zaten onlar gelemezdi maalesef.
''Olur'' dedi abim sadece. Onur keyifle gülümsüyordu.
''Ceketi giy'' diyen Onur'a bir bakış atıp benden birkaç beden büyük ceketi giydim. Onur ceketi giydiğime emin olup anneme döndü.
''Nilgün hanım iyi akşamlar, sizi tekrar görmek çok güzel'' deyince annem gülümsedi.
''Benim içinde öyle. O gün söylemiştim aileni ve seni ağırlamak isterim sonrasında iletişime geçemedik ama davetim hala geçerli'' deyince gözlerimi devirip anneme döndüm. Sırası mıydı gerçekten?
''Tabi ki, ailemde çok memnun olacaktır bu davetinize. Herkese iyi akşamlar '' diyerek Baranlar'a dönüp gülümsedikten sonra elini sırtıma koyup önünde benle birlikte kış bahçesinden çıktı.
Biraz ilerleyip otelin arka çıkışına doğru yürümüştük ki Esenay abimin kolundan tutup durunca ona döndüm. Benimle birlikte Onur da durmuştu.
''Size ayıp olmazsa biz biraz odaya çıksak olur mu? Ege direkt olarak olur dedi ama kendimi iyi hissetmiyorum ben biraz dinlensem iyi olur'' diye Esenay'a gözlerimi büyütüp başımı olumsuz anlamda salladım.''Hayatım özür dilerim sana sormam gerekirdi neyin var?'' derken abim çoktan dudaklarını Esenay'ın alnına götürüp ateşini kontrol ediyordu.
''iyiyim merak etme sadece yolculuğun ardından yoğun geçen günle birlikte yorgun düştüm''
Abim bana döndü.
''Tamam o zaman siz gidin Ece haber verirsin bana'' deyince gülümsedim.
''Görüşürüz Onur '' deyip Esenay ile birlikte asansörlere doğru ilerleyince öylece kaldım. Bilerek yapmıştı Esenay bunun hesabını daha sonra soracaktım gece birlikteydik sonuçta.
Onur gülümseyerek önüme geçince başımı kaldırıp yüzüne baktım.
''Neye gülüyorsun?'' yanımda yürümeye devam etti.
''Bilmem seninle olunca gülümsemek geliyor içimden''
''Burada oluşunun tesadüf olduğuna inanmamı beklemiyorsun değil mi Onur?'' deyip kolundan tutup durdurdum. Karşılıklı duruyorduk. Ellerini siyah kumaş pantolonun içine sokup bana doğru eğildi.
''Yalan söylemeyeceğim , tesadüf değildi. Seni mutsuz görünce geldim'' şaşırmıştım.
''Görünce derken?'' başını sallayıp etrafa bakındıktan sonra omuzlarımdan tutup beni önüne alıp yürümemi sağladı.
''Hadi sahleplerimiz hazırdır, soğutmayalım'' deyince oflayarak yürüdüm. Abimlerin bahsettiği mekana girince etrafı inceledim. Odun sobası vardı odanın ortasında, etrafında ise renkli masalar ve sandalyeler vardı. Köşede yatan kediyi görünce gülümsedim. Sobaya yakın masalardan birine geçerken sobanın üzerini görünce sevindim.
''Aa kestane var!'' Onur tam oturacakken söylediğimi duyunca bakışlarını sobaya çevirip gülümsedi.
''Seviyorsun demek, isteyelim'' deyince başımı sallayıp ceketini çıkarıp yanımdaki sandalyeye koyup oturdum. Oturur oturmaz sahleplerimiz gelmişti. Bol tarçınlı severdim hemen yanında gelen tarçından bol bol döktüm.
''Biz sobanın üzerindeki kestanelerden alabilir miyiz küçükhanımın canı çekti'' deyip gülümseyince servisi yapan abla gülümseyip bana döndü.
''Erkek bebek demek ki, çokta güzelsin maşallah kızım'' deyince gülümserken kaşlarımı çattım.
''Nasıl yani?'' Onur da anlamamış gibiydi.
''Bizim oralarda hamile kadının canı kestane çekerse erkek olacak derler ee kız bebek annenin güzelliğini alır demek ki seninki erkek'' deyince şoka girdim. Onur gülüyordu.
''İnşallah abla, erkek olursa çok mutlu olurum!'' neşe saçıyordu etrafa Onur. Kaldığım saçma durumun karşısında hiçbir şey söyleyemiyordum. Abla Onur'a gülümseyip sobanın üzerinden tabağa kestane aldıktan sonra, masaya koyup gitti.
Hala gülen Onur'a döndüm.
''Se-sen neye gülüyorsun? Ne saçmalıyorsun ne hamilesi?'' Onur sahlepini önüne çekip bir yudum aldıktan sonra kestanelerden birini alıp soymaya başladı. Bir anda elinin yandığını hissetmiştim suratı anlık değişmişti ama soymaya devam etti.Kestaneyi tamamen temizledikten sonra önüme koyunca yüzüne baktım.
''Onur! Ne yapıyorsun?''
''Seni düşünüyorum Ece! Kimsenin yapmadığını yaptığım için sana garip geliyor. Alışacaksın söz veriyorum alıştıracağım'' ellerimi başımın arasına alıp dirseklerimi masaya koydum.
''Onur neden buradasın hem zaten itiraf ettin bilerek geldiğini hem abimle seni gördüğümüzde gömleğindeki kan neydi? O gün nasıl olduysa sormayı unuttum! Sen kafamı karıştırıyorsun!''
''Kestaneni ye''
''Sakinliğin beni delirtecek!''
''Farklı pozisyonlarda delirtmeyi daha çok isterdim'' gözlerim açılmıştı şaşkınlıktan.
''Ne diyorsun Allah aşkına seninle burada oturduğuma inanamıyorum'' deyip yanımdaki ceketi alıp ayaklanıyordum ki kolumdan tutup beni geri oturttu.
''Tamam özür dilerim kabalık ettim. Ama o benim ceketim'' deyip gülümseyince elimdeki cekete baktım. Ne ara sahiplenmiştim? Hızlı bir şekilde onun yanındaki koltuğa ceketi resmen fırlattım.
''Ece canın yanıyor biliyorum'' ona çevirdim bakışlarımı.
''Ben bu şekilde yaşamayı kabullenmişken sen neden bu kadar ilgilisin bu konuyla neden sürekli peşimdesin?'' arkasına yaslanıp düşündü.
''Bilmiyorum. Seni ilk gördüğüm günden beri sürekli seni düşünüyorum. Ağlaman beni deli ediyor. Sırf bu yüzden kaç kişinin canını yaktım bilmek istemezsin. Yani bir sebebi yok senin yanında olmak istememin sadece istiyorum. Canın yansın istemiyorum ama sen sürekli ağlıyorsun. Ya da o pezevenkle kucak kucağa havuza giriyorsun!'' sona doğru sesinin tonu beni korkutmuştu.
''Anlamıyorum ki! Abin de yanında abiyim diye geziyor amınakoyayım!''artık duramadım.
''Abim hakkında bu şekilde konuşamazsın!''
''Ha Baran'ın pezevenk olduğunu kabul ettin yani, güzel! O zaman daha da binmiyorsun onun arabasına!'' kahkaha attım. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
''Sen kimsin pardon?'' Eliyle ensesini tutup sakinleşmeye çalışır gibiydi.
''Ece lütfen beni zorlama. Sen kırmak istediğim son kişi bile değilsin o kadar istemiyorum. Yapmayacağım da lütfen kestaneni ye''
Söylediklerini düşünürken susmaya karar verdim. Canım çekmişti zaten uzanıp soyduğu kestaneyi ağzıma attım. Gülümsedi.
''Beni ne zamandan beri tanıyorsun? Doğruyu söyle''
''Neden merak ettin?''
''Bilmiyorum, yani hep varmışsın gibi geliyor. Bu garip değil mi sencede? Annem mesela tamam çok sığ bir insan değil ama sana az önceki yaklaşımı bana garip geldi.''
''Bana kötü mü davransın isterdin?'' masaya dirseklerini koymuş gözümün içine bakarak konuşuyordu. Biraz geriye çekilip arkama yaslandım.
''Hayır onu demek istemiyorum..''
''Burada mutlu musun Ece gerçekten yani şu durumda?'' bahsettiği konu Baran, ailesi ve Seçil'di.
''Yani mutluydum.. aslında mutluyum neden olmamayım ki..'' dedim ama buna kendim bile inanmıyordum aslında.
''Anlıyorum'' deyip arkama doğru bakınca hafifçe sırtımı çevirip arkama baktım. Bu sırada Onur konuşmaya devam etti.
''Madem mutlusun kalkmamıza gerek yok o halde onlarla oturabiliriz'' deyip gergin bir şekilde arkasına yaslandı.
Baran ve Seçil geliyordu. Baran'ın gözü üzerimizdeydi, içeriye girerken Seçil'e kapıyı açıp önden girmesini sağladı. Seçil gülümseyerek yanımıza gelip benim yanımdaki sandalyeye oturdu.
''Sizi rahatsız etmedik umarım Sevim anneler odaya geçince Baran yanınıza gelmek istedi'' deyince Seçil'e dönüp gülümsedim.
''Anne demek için biraz erken değil mi Seçil, tamamen dışarıdan bir göz olarak söylüyorum''
Seçil bozulmuş gibiydi. Son zamanlarda zaten aramız ciddi anlamda açılmıştı eskisi kadar asla konuşmuyorduk. Seçil ile aynı sınıfta olmamıza rağmen Derin'i daha çok görüyordum. Derin zaten zorunda kalmadıkça hiç iletişim kurmuyordu. Bu istediğim şey değildi tabi ki bunu istemediğim için Baran'a açılmamıştım zaten.
Seçil Baran'a dönüp gülümserken Baran uzanıp masanın üzerinde duran Seçil'in elini tuttu.
''Aslında birkaç hafta içinde aileler tanışacak tam kesin değildi ama Seçil buraya gelince kesinleşmiş oldu'' Baran konuşuyordu ama ben duymuyordum. Onur'a döndüm.
''S-su, su ister misin?'' dediğimde yüzünde endişe sinir şekilden şekle giriyordu. İstemeye kalmadan hızlıca kalkıp arkadaki bölmede duran abladan bir su isteyip açıp bardağıma çoktan doldurmuştu.Bardağımı elime alıp yudum yudum içmeye başladım. Onur'ungözü üzerimdeydi.
''O zaman ben karışmamayım tabi ki siz daha iyi bilirsiniz'' deyip önümedöndüm. Baran elimdeki suya bakıp bana döndü.
''İyi misin?'' Hala soruyor muydu gerçekten?
''Hiç olmadığım kadar'' deyip gülümsedim. Onur bir bana bir de Baran arasındabakışlarını gezdiriyordu.
''Derin'i aradım ama açmadı sen konuştun mu?'' diyen Seçil'e döndüm.
''Annesiyle teyzesine gideceklerdi müsait değildir'' deyip önüme döndüm. Seçilbaşını sallayıp Baran'a döndü.
''Sahlep içelim mi bizde? Beğendiniz mi siz?'' deyince sadece başımı salladım.
''Ece sevdin mi?'' diyen Onur'a bakışlarımı çevirdim.
''Sevdim'' bana çok içten bir şekilde gülümsedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
O GÜN
Novela Juvenilİnsan bazen kendini yakınlarına o kadar açar ki yakınındakiler de onun gibi düşünmeye başlar.. Yıllardır aşık olduğu Baran'a aşkını itiraf eden kişi en yakın arkadaşım Seçil.. Her yere geç kaldığım gibi Baran'a da geç kalmıştım.. O gün o metroya b...