TANIŞIYOR MUSUNUZ?

3.9K 121 1
                                    


''Baran?'' dedim fısıldayarak? Evimin önünde bekliyordu. Beni görünce hızlıca bana doğru yürüyüp kollarını açıp beni sıkıca sardı. Gögsünün içine girince güçsüz hissettim. Ağlamam tekrar başladı. Başımı göğsüne yaslayıp kokusunu içime çektim.
''Ece, neden ağlıyorsun Allah aşkına? Biri bir şey mi yaptı, iyi misin?'' geriye çekilip kollarımdan tutup bana baktı. Gözlerine bakıp ağlamaya devam ettim.
''Ece kime diyorum? Konuşsana! Abin mesaj attı, geç kalmayın diye. Nereye geç kalmıyoruz? Sen yalan mı söyledin? Neredeydin!'' Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip kollarımı ellerinden kurtardım.
''Biraz hava aldım.'' Ne diyecektim ki? Ne diyecektim?! Hesap mı soracaktım,pardon hangi hakla? Kim olarak?
''Ee abin neden bana mesaj attı? Hem neden ağlıyorsun sen ya?'' Başımı öne eğip ellerimle yüzümü kapattım.
''Baran gitsen iyi olacak.'' Neyle gelmişti belli etmeden etrafa baktım. Seçil de mi buradaydı? Arabası görünürde yoktu.
''Nereye gideyim ya?'' Baran sinirleniyordu. Kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım.
''Nerden geldiysen oraya git.'' Gözlerimden kırgınlığım anlaşılıyor muydu acaba? Birkaç saniye duraksadı Baran. Yalan söylediğini bildiğimi anlamış mıydı acaba? Daha fazla durmak istemiyordum. Cevap vermesini beklemeden onu geçip eve doğru yürümeye başladım. Kolumdan tutup beni kendine çevirdi.
''Ece..'' kafamı çevirip gözlerine baktım. Konuşmadım.
''Neyin var?'' Gülümsedim. Neyin yok diye sormalısın Baran. Sen yoksun.
''Bir şeyim yok.Abim ben bekliyordur, bırak beni eve git sen de. İyi geceler.''
'' Peki Ece, peki.'' Üstelemedi. Oysa ben üstelemesini sorgulmasını mı istiyordum? Hayır istemiyordum.
O zaman neden üzülüyorsun Ece? Bal gibi istiyordun. Onun sormasını istiyordun seninle ilgilenmesini. Gitmemesini.
Arkasını dönüp sokağın ters tarafına dönünce park edilmiş arabasını gördüm. Seçil neredeydi? Yalan söylediğini anladığımı biliyorsa neden üzerime gelmemişti? Neden doğruları anlatmamıştı. Ağlayarak arkasından bakıp bekledim. Arabasına yaklaşırken durup arkasına baktı. Lütfen geri dön Baran.. Lütfen gel ve sarıl bana, anlat her şeyi.. Gelmedi. Arabaya bindi. Bozğımdaki acıyı yutkunup hızlı adımlarla eve girdim.

...

Koca bir hafta sonu geçmişti. Evden hiç çıkmamış,çalan hiçbir telefona dönmemiştim. Derin en sonunda dayanamayıp kapıya dayandığında ona her şeyi anlattım. Tek söylediği olacağı buydu, söylemeliydin oldu. Ama yapamamıştım, olanları gördükten sonra bile cesaret edip söyleyememiştim.
Kalkıp okula gitmek için hazırlanıp aşağıya indim. Annem gülümseyerek gelip sarıldı.
''Kızım kahvaltını et hadi Baran aradı sabah almaya gelecekmiş, sana ulaşamamış.'' Çatala taktığım zeytin elimde kalırken anneme döndüm.
''Tamam'' Anneme şimdi olumsuz bir şey söylesem anlardı kötü bir şey olduğunu. Zaten Baran'dan hoşlandığımı biliyordu. Biliyordu ama o da bana sormaya cesaret edemiyordu. Annesinin kızıydım ben. Kahvaltımı doğru düzgün etmeden kalkıp ceketimi giydim tam bu sırada kapı çaldı. Derin nefes alıp açtım. Baran yüzünde gülümsemeyle uzanıp sarıldı.
''Neredesin sen? Arıyoruz ulaşılmıyor hanımefendiye.'' Sarılınca yelkenlerim suya inmişti. Gülümsedim.
''Buradayım işte, biraz yalnız kalmak istedim o kadar.'' İçeriye doğru dönüp anneme seslendim.
''Anne biz çıktık!'' kapıyı kapatıp arabaya doğru ilerlerken gördüğüm şeyle olduğum yerde kaldım. Seçil ön koltuktan bana el sallıyordu. Baran'a döndüm Seçil'deydi gözü. O kadar pişman oldum ki, sarılmasından duyduğum mutluluk bir anda yok olmuştu. Sanki onlar benim en yakınım değilmiş kırk yıllık düşmanımmış gibi hissediyordum. Baran'la aramızdaki mesafe açılınca kendimi toplayıp yürümeye devam ettim.
''Ecekuşum, günaydın'' diyen Seçil'e döndüm. Zorla gülümsedim.
''Günaydın'' Arka koltuğa geçip onlara bakmaya başladım. Her zamanki gibi görünüyorlardı. Ben neden öyle hissetmiyordum?
''Okula geçiyorsunuz değil mi güzellikler, yoksa önce bikahve içelim mi?''

''İçelim''
''içmeyelim''
Seçil ile aynı anda zıt cevaplar vermiştik. Gülümseyerek bana döndü Seçil.
''Yoksa bir işin mi var dersten önce?''
''Ah hayır, sadece Baran'ın işi varsa diye dedim.'' Baran dikiz aynasından bana bakıp konuştu.
''benim sizden başka işim mi var?'' Elini uzatıp Seçil'in yanağından makas aldı. Kafam allak bullak olmuştu. Baran hep böyleydi yeni olan şeyler değildi bunlar. Biz çok yakındık ben görememiştim. Onların bizden daha olduğunu görmemiştim. Y ada ihtimal vermemiştim. Ağlamak istiyordum. Hayır hayır şimdi ağlama ne olursun Ece ne diyeceksin hem. Camı açıp nefes aldım. Okulun yakınlarındaki kafeye gelince hızlıca arabadan indim. Seçil ve Baran da inip içeriye doğru yürümeye başlamışlardı. O sırada Baran bir şey unutmuş gibi bir anda arkasını dönünce gözlerinin içine baktım. Evet bir şey diyecekti. Bana gülümseyip arabaya ilerledi. Seçil'in oturduğu yerden Seçil'in olduğunu bilfiğim montu alıp geriye dönüp Seçil'in omzuna bıraktı.
''Üşüyeceksin, her seferinde al dedirtme bana.''

Yok olmuyordu ağlamamı durdurmıyordum. Zaten bir damla akınca diğerleri söz dinlemiyordu. O sırada başım döndü sendeledim. Tam düşecekken kollarımdan tutan kişiye dönünce irkildim. Metrodaki adamdı. Erkeksi kokusu burnuma dolduğunda gözlerinde garip bir ifade vardı. Sinirli gibiydi. Dudakları dolgundu.
''Ağlama.'' Sesini duyunca bakışlarımı dudaklarından çekip gözlerine baktım.

''Ece!'' Baran'ın sesini duyunca toparlanıp adamın kollarından kalkıp saçımı düzelttim. Adama döndüğümde gözünü kısmış Baran'a bakıyordu. Baran çıktığı merdivenleri inip yanıma geldi.
''İyi misin?'' Bana soruyordu ama gözü yanımdaki adamdaydı.
''İyi.'' Cevap veremeden yanımdan gelen sese döndüm. Sinirli ve gürdü sesi.Baran şaşkın bakışlarıyla adamdan gözlerini çekip bana döndü.
''Tanışıyor musunuz?'' Ben cevap veremeden Seçil seslendi.
''Baran, Ece ne oluyor hadisenize'' Oflayarak elimi alnıma götürdüm. Bir ben konuşamıyordum. Herkes konuşuyordu bir benim sesim çıkmıyordu. Baran'ın kolundan tutup hadi diyerek emrdivenlere ilerledim. 

O GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin