Çiçekçiden sonra yolculuğumuz çok uzun sürmemişti. Yan yana dizilmiş villaların olduğu sokağa girince etrafıma baktım. İstanbul gibi değildi burası ayrı bir yer gibiydi. Bizim evimiz mesela tam şehrin ortasındaydı ama burası fazla sakindi. Onur evlerden birinin önüne arabayı park edince onunla birlikte indim. Hala gelmemem gerektiğini düşünüyordum.
Onur yanıma gelip elimi tutunca itiraz etmedim böyle daha iyi, daha rahat hissediyordum. Evin büyük kapısından bahçeye girdiğimizde birkaç tane takım elbiseli adamın giriş kapısında beklediğini görünce yine tedirgin oldum. Biz daha kapıya ulaşmadan kapı açılmıştı. Siyah saçları at kuyruğu yapılmış Onur kadar olmasa da uzun böyle gamzeli güzel genç bir kadın kapıda bize gülümsüyordu. Annesi olabilir mi acaba diye düşündüm ama biraz genç duruyordu sanki. Kapıya ulaştığımızda
''Sultanım'' deyip annesine sarılmıştı Onur. Annesiydi işte, ne kadar bakımlı bir kadındı.. Hiç böyle bir anne beklemiyordum açıkçası.
''Canımıniçi hoş geldin'' derken geri çekilmişlerdi. O sırada gülümseyerek bana döndü.
''Sen de hoş geldin güzel kızım'' deyince gülümsedim. İçten bir tavırla söylemişti.
''Hoş bulduk efendim'' dediğimde Onur bana bakıp gülüyordu.
''Hadi geçin içeri üşüyeceksiniz'' dediğinde Onur tekrardan elimi tutup içeriye doğru yavaşça çekti beni. Kapıdan girer girmez kocaman salonun ucundaki bahçe ve havuzu görebiliyorduk. Çok güzel bir evdi ama Onur'un kendi evinin aksine genelde her şey siyahtı.
''Baban gelmek üzeredir, o gelince yemeğe geçeriz. Bahçede kahve içelim isterseniz öncesinde?'' diyen annesine başını olumlu anlamda sallayıp yanıt verdi Onur. Sonrasında bana döndü.
''Eğer dinlenmek istersen veya lavaboya gitmek istersen odam yukarıda lavaboda hemen koridorun ucunda götürebilirim seni'' diye cümlesini tamamlayınca önce annesine döndü gözlerim. Gözlerinde tarif edemediğim bir mutlulukla Onur'u dinliyordu ona baktığımı fark edince bana dönüp gülümsedi.
Ne diye dinlenecektim zaten hiçbir şey yapmamıştım ki, arabayla buraya gelmiştik..
''Yok iyiyim içebiliriz kahve'' dedim gülümseyerek. Onur tamam deyip elini belime koydu birlikte kış bahçesine çıktık. Annesi kahveleri söylemek için mutfağa gitmişti. Kış bahçesindeki koltuklara oturduğumuzda Onur hızlıca kalkıp duvara monte ısıtıcıları açınca istemsizce gülümsedim. Otelde geçirdiğimiz gün gelmişti aklıma..
''Ben Yasemin bu arada'' diyerek yanımıza geldi annesi.
''Memnun oldum, Ece ben de'' deyip gülümsedim. Yasemin hanım da gülümsüyordu.
''Onur misafirim var deyince çok merak etmiştim'' deyince gülümseyerek Onur'a döndüm. O da gülümsüyordu.
''Ama merakıma değdi sanırım bu kez'' deyip imalı şekilde Onur'a dönünce ben de kaşlarımı çatıp Onur'a döndüm. Bu kez derken ne demek istemişti?
Onur yanlış anladığımı anlamış gibi hızlıca bana döndü.
''Hayır hayır farklı bir şey düşünme, genelde ya Kenan ile ya da Serdar'la gelirim annem ondan bahsediyor'' deyince başımı salladım anladığımı belirtip.
Annesi ilgiyle bizi dinliyordu, Onur lafını bitirince kendisi bana döndü.
''Aynen öyle uzun zamandır hiç kız arkadaşını getirmemişti geldiğine çok sevindim Ece'' deyince gülümsedim ama ben hala cümlenin başındaydım. Uzun zamandır demişti hiç getirmedi dememişti. Ne bekliyordum ki? Hızlıca düşünceleri kafamdan silip Yasemin Hanım'a odaklandım. O sırada kahvelerimiz gelmişti. Elindeki tepsiyle tam mutfağa geri dönecek ablaya seslendi Onur.
''Sevgi abla tatlı bir şeyler yok mu?'' deyince kadın Yasemin Hanım'a döndü cevap vermeden. Yasemin hanım hemen açıklamaya girişti.
''Oğlum yemek yiyeceğiz diye koymamışlardır, her şeyden var ne istiyorsun?'' dedi gülümseyerek.
''Kahveli pasta veya meyveli bir şeyler olabilir'' deyince Yasemin Hanım hemen kalktı adının Sevgi olduğunu öğrendiğim ablayla birlikte mutfağa döndü. Çok geçmeden geri dönmüştü Yasemin hanım, onun arkasından elinde tabaklarla Sevgi ablayla birlikte daha genç bir kız gelip sehpaya birkaç çeşit tatlı bıraktı. Hepsi çok güzel görünüyordu tam Onur'un söylediği gibiydi hepsi.
Hem Onur hem annesi kahvesini alınca uzanıp ben de aldım. Onur masada duran kahveli pastayı bana doğru çekip uzanıp masanın ucundaki çatallardan alıp tabağımın kenarına koyunca utandım.
Annesi de gülümseyerek bizi izliyordu. Sessizce fısıldadım.
''Yemekten sonra yiyebilirdim Onur..'' Onur başını olumsuz anlamda salladı.
''Hayır, zaten diğerini de yiyemedin canın çekmiştir senin çoktan'' deyince doğum gününde bana yaptırdığı pastadan bir çatal bile almadığım için utandım. O kadar düşünmüştü. Uzanıp çatalı alıp pastadan yemeye koyuldum.
''Tatlı seviyorsun demek Ece'' deyip gülümseyen Yasemin Hanım'a döndüm.
''Evet'' dedim ama fısıldar gibi çıkmıştı sesim.
''Kendisi de o yüzden bu kadar tatlı anne çok tatlı yemiş hala da yiyor'' deyip uzanıp burnumu sıkan Onur'a baktım sinirle. Annesi ise sesli şekilde gülüyordu.
''Oğlum kızı rahat bırak da yesin tatlısını hem sen nerelerdesin neden gelmiyorsun illa arayıp böyle emrivaki mi yapayım?'' deyip isyan etti annesi.
''Anne biliyorsun zaten kaç gün oldu ki Almanya'dan döneli geldim işte burdayım'' dediğinde şaşırmıştım. Onur yurt dışında mıydı son günlerde? Hiç sormamıştım ki sen ne yapıyorsun diye. Nasılsın bile dememiştim hiç..
''Neyse zaten artık sık sık geleceksin itiraz yok. Sen de gel Ece'' deyince gülümsedim.
''Ee siz nasıl tanıştınız anlatın bakalım'' deyip arkasına yaslandı Yasemin Hanım.
''Metroda'' diyen Onur'a döndüm gülümsüyordu. Annesi şaşırmış gibiydi.
''Ne metrosu oğlum ne işin vardı ki metroda?'' annesinin şaşırmasına bakılırsa Onur'un ilk kez metroya biniyorum demesi doğruydu galiba..
'' Annecim önemi var mı ben Ece'yi gördüm ve her şey o anda oldu başka diyecek bir şey yok'' Annesi üstelemedi.
''Her neyse peki sen ne yapıyorsun Ece küçük duruyorsun okuyor musun?''
''Evet hemşirelik öğrencisiyim son sınıftayım gerçi mezun olmama az aldı'' dedim gülümseyerek.
''Ne güzel tebrik ederim şimdiden'' teşekkür edip gülümsedim.
''Anne daha detaylı bilgileri bu hafta sonu alırsın Ece'nin ailesine yemeğe davetliyiz Pazar günü'' deyip arkasına yaslandı Onur gülümseyerek. Annesinin şaşkınlığı giderek artıyordu ama halinden memnun gibiydi.
''Bu Pazar mı?'' Onur başını salladı.
''Babam biliyor ama ona da yeni söyledim zaten söylemeye fırsatı olmamıştır sana'' dediğinde annesi başını salladı.
''Tamam'' deyip bana döndü.
''Ailenle tanışacağım için çok mutluyum Ece'' dediğinde ben cevap veremeden yardımcı abla gelmişti.
''Saygın Bey geldi Yasemin Hanım'' deyince Yasemin Hanım ayaklandı.
''Hemen geliyorum'' deyip içeriye geçince Onur'a döndüm.
''Babam'' dedi merakımı anlamış gibi. Başımı salladım.
O sırada Onur'a tıpatıp benzeyen Yasemin Hanım kadar genç durmasa da beklediğimden genç olan adam salondan içeriye girdi. Bize doğru dönerken üzerindeki ceketi çıkarıyordu. Ceketi çıkarıp arkasından yürüyen Sevgi hanıma uzatıp siyah gömleğinin kollarını kıvırdı.
''Hoş geldin kızım'' deyip bana doğru ilerleyince afallamıştım. Önce Onur'a selam verir diye düşünmüştüm.
''Hoş bulduk efendim'' dedim ayağa kalkıp uzattığı elini sıkarken.
''Saygın Saygıner, Onur'un babasıyım sen de Ece olmalısın'' deyince gülümsedim.
''Evet'' dediğimde gülümseyip Onur'a sarıldı hoş geldin derken.
''Yemeğe geçelim mi kurt gibi açım'' deyince güldüm. Herkes onaylayınca kış bahçesinden çıktık. Büyük salondaki uzun masaya doğru ilerlediklerinde yavaş adımlarla onları takip ettim. Masaya ulaşan Saygın Bey Yasemin Hanım'ın sandalyesini çekince Yasemin Hanım teşekkür edip gülümseyerek oturdu. Masanın başına Saygın Bey yanındaki iki sandalyeye ise Onur ve annesi oturmuştu. Onur'un arkasından ilerlediğim için geçip yanına oturdum. Masada o kadar çok çeşit vardı ki hangisinden yiyeceğimi şaşırdım. Annem asla böyle yemek yapmaz bu kadarının israf olduğunu düşünürdü. Bence haklıydı ama belki bu evde çalışanlarla birlikte bu kadar yeniyordur diye düşündüm.
''Çorba servisine başlayabiliriz Sevgi'' diyen Yasemin Hanım sözlerini bitirir bitirmez Saygın Bey'den başlanarak çorbalarımız servis edilmişti.
''Zeynep gelmeyecek mi?'' diyen Saygın Bey'i duyunca Yasemin Hanım'a döndüm.
''Bugün biraz geç kalacakmış'' deyince başını anladığını belirtir şekilde sallayıp önüne döndü Saygın bey. Çorbalarımızı içip yemeğe devam ederken bana döndü.
''Ece kızım seni hiç tanımıyormuş gibi davranmayacağım, Onur senden bahsetti hakkında bir çok şeyi öğrendim. Ben seni tanıdığım için mutlu oldum iyi ki geldin'' deyince gülümsedim. Mutlu olmuştum. Buraya gelirken çok gerilmiştim ama hiç beklediğim gibi bir karşılaşma veya tuhaf bir ortam olmamıştı. Herkes çok içten davranıyordu.
''Ben de sizi tanıdığım için çok mutluyum'' dedim gülümseyerek.Yemeğin geri kalanında ufak tefek sohbetler edipkeyifli vakit geçirmiştik. Yemekten kalkarken Derin aramıştı açamamıştım merakediyor olmalıydı.
Yemek masasından kalkıp salona geçerken Onur annesine döndü.
''Anne biz kalksak iyi olur Ece'yi merak ederler'' deyince Yasemin hanım SaygınBey'e döndü. Gözleriyle anlaşıyorlardı.
''Tamam oğlum haklısın. Ece kızım yine gel olur mu? Gerçi önce biz geleceğizsanırım ama burası artık senin de evin hem Onur'dan telefonunu alacağım mutlakailetişime geçelim'' deyip gülümseyince ben de gülümsedim.
''Çok teşekkür ederim. O zaman hafta sonu görüşürüz'' dedim gülümseyerek.
''Görüşmek üzere Ece '' derken gülümsüyordu Saygın Bey'de. Kapıya kadar eşlik ettiler Onur annesine sarılıp yanıma dönüp elini belime atınca arabaya doğru ilerledik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
O GÜN
Teen Fictionİnsan bazen kendini yakınlarına o kadar açar ki yakınındakiler de onun gibi düşünmeye başlar.. Yıllardır aşık olduğu Baran'a aşkını itiraf eden kişi en yakın arkadaşım Seçil.. Her yere geç kaldığım gibi Baran'a da geç kalmıştım.. O gün o metroya b...