Araba durunca yavaşça geri çekilip kapıya uzandım. Üzerimdeki beyaz takımın kan olmuştu, ağlamaktan makyajımın aktığına emindim. Kısaca korkunç görünüyor olmalıydım..
Hastanede elime pansuman yapılıp birkaç dikiş atılmıştı. Ben sanki bugün hiç ağlamamışım gibi dikiş atılırken canımında acımasını bahane ederek hüngür hüngür ağlamıştım.
Hastaneden çıkıp arabaya doğru ilerledik.
''Kahvaltı edelim mi acıktın mı?'' Başımı olumsuz anlamda salladım. Annemlere aynı Seçil'in söylediği gibi anlatarak mesaj atıp haber vermiştim ama uyanınca beni arayacaklarına emindim. Gün aymak üzereydi.
''İstemiyorum hem şimdi ne yapacağım onu da bilmiyorum..'' Onur arabanın kapısını açıp geçmem için geri çekildi. Geçip oturdum, cebimden telefonumu çıkarıp Derin'e mesaj atıp uyuyup uyumadığını sordum. Ona gitmek en mantıklısıydı.
''Bilmeyecek bir şey yok, şimdi gidip kahvaltı edeceğiz sonrasına bakarız. Annenler ne zaman dönecekti normalde?''
''her şey böyle berbat olmasaydı yarın akşam dönecektik.. Kahvaltı için teşekkürler ama ben Derinler'e gitsem çok iyi olur. Hem annem aradığında da içi rahat eder.'' Mantıklı gelmiş gibiydi başını salladı.
''Tamam olur ama kahvaltıya itiraz istemiyorum'' dediğinde başka şansım olmadığını anlayınca ona döndüm.
''Madem ısrarcısın simit yesek olur mu? Yanında da ayran'' dedim iştahla. Acıkmıştım.
Başını koltuğa yaslayıp güldü.
''Yoksa aşerdiniz mi küçükhanım'' dediğinde elimdeki ceketi ona fırlattım. Hiçbir şeyi de unutmuyordu.
''Tamam tamam şaka yaptım ama şakası bile o kadar güzel ki..'' deyip bana baktı.
''Simit kıtır kıtır olsun'' deyip başımı cama yasladım. Hala gülüyordu.
''Olsun, kıtır kıtır olsun''...
Arabada iştahla simitimi ve ayranımı yedikten sonra biraz uyumuştum. Derin'e de geleceğimi haber verip abimin aramalarını karşılıksız bırakmıştım. Derinler'e vardığımda aramam gerekiyordu.Arabanın durduğunu fark edince yavaşça açtım gözlerimi.
''Geldik mi?''
''Maalesef'' diyen Onur'a baktım. Beni izliyordu. Elimdeki hırkayı giyip çantamı aldım. Arabadan inmeden önce Onur'a döndüm.
''Teşekkür ederim.. yanımda olduğun için'' deyip Derinler'in evine doğru ilerledim.Kapı ben çalmadan açılmıştı, Derin'in bizi camda beklediğini anlamıştım. Uykusuzluktan gözleri kızarmıştı. Elimin sarılı olduğunu görünce yüzünde bir korku ifadesiyle hızlıca elimi avcunun içine aldı.
''Ece! Eline ne oldu? Allahım o kız oraya gitmemeliydi!'' deyince ona sarıldım.
''Derin elim iyi merak etme küçük bir kaza. Ama kafam o kadar karışık ki.. Bunları kahve içerken konuşsak olur mu? Hem ondan önce annemleri arayıp senin iyi olduğuna ikna etmemiz gerek.'' Dediğimde başını sallayıp beni içeri aldı. Kapıyı kapatırken Onur'un arabasının hala bahçe kapısının önünde olduğunu fark edince gülümseyip kapıyı kapattım.
Derin mutfağa geçmiş double Türk kahvelerini yapmaya başlamıştı çoktan. Teefonumu çıkarıp annemi aradım.
''Ece! Kızım aklım sendeydi ne yaptınız Baran'da açmıyormuş telefonunu?'' derken sesi gerçekten telaşlıydı.
''iyiyiz anne Baran az önce çıktı ben de Derin'in yanındayım evdeyiz. Hatta bak sesini duy'' deyip Derin'e uzattım telefonu.
''Nilgün teyze! Ece geldi şimdi çok daha iyiyim ufak bir krizdi zaten Baran'ın içi rahat etmeyince geldiler ama gerçekten iyiyim'' dediğinde pür dikkat onu izliyordum. Derin'in kronik astımı vardı. Küçükken çok koşup oynadığımız günlerde de birkaç kere kriz geçirmişti. O günleri hatırlayınca bu konuda yalan söylediğimize o kadar utandım ki! Ciddi bir konuydu.
''Tamam Nilgün Teyzecim o zaman veriyorum Ece'yi çok teşekkür ederim''
Telefonu bana geri uzatınca alıp kulağıma götürdüm.
''Kızım, bak hemen biz de dönebiliriz eminsiniz değil mi iyi olduğunuzdan?''
''Evet evet anne zaten tatili biz mahfettik lütfen siz planı aksatmayın. Hem abimlerde çok üzülür zaten yarın geleceksiniz. Ben aksi bir şey olursa haber veririm'' dediğimde annem ikna olmuştu. Telefonu kapattığımda başımı masaya kollarımın arasına koyup nefes aldım.
''Gerçekten artık bazı şeyleri kaldıramıyorum Derin'' dediğimde Derin kahveleri masaya koyup karşımdaki sandalyeye oturdu.
''Bu işin böyle olacağı belliydi, Seçil çok tehlikeli bir kız. Ayrıca aile tatiline gelmek ne demek ya?'' kahvemden içmeye başlamışken gülümseyerek Derin'e döndüm.
''Senin haberin yok tabi, aileden sayılır artık Seçil. Birkaç haftaya aileler tanışacakmış. Sanırım bu tatile gelirken konuşmuş ailesiyle tam bilmiyorum ama öyle dediler. '' duraksayıp nefes alıp devam ettim.
''Anne diyor Sevim teyzeye biliyor musun!'' Derin yok artık der gibi bakıyordu.
''Onunla bu kadar samimi olduğumuza o kadar pişmanım ki nasıl göremedim gerçek yüzünü!'' dediğinde şaşırdım.
''Tamam şu anki durumda Baran ile aramıza bir mesafe koydu ama yani neden bu kadar kötü olduğunu düşünüyorsun Derin?Ayrı bir kinin var gibi bana anlatmadığın bir şey olmadığına emin misin?'' dediğimde gözlerini kaçırıp kahvesinden bir yudum alıp bana döndü.
''Hayır Ece tabiki sadece seni ne kadar üzdüklerini görüyorum buna da sinirleniyorum'' dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım.
''Bence bizi hayal kırıklığına uğratan Baran.. Beni kardeşi gibi görüyormuş o yüzden korumaya çalışıyormuş.. Benim düşündüğüm hissettiğim şeylere bak..''
''Ne? Baran mı söyledi tüm bunları?''
''Seçil söyledi ama Baran da itiraz etmedi hem neden etsin ki Derin? Her şey ortada işte''
''Hayır hayır bu kadar basit olmamalı Ece! Ben gerçekten bu kızı tanıdığımız güne dönüp orada bırakmak istiyorum!'' güldüm....
Derin ile kahveleri içtikten sonra dayanamayıp biraz uyumuştuk. Gözlerimi açtığımda havanın hala kararmamış olduğunu fark ettim. Koltuktan ayaklarımı sarkıtıp banyoya ilerledim. Yüzümü yıkayıp su içmek için mutfağa geçerken sehpanın üzerindeki telefonumu aldım. Bir kaç mesaj vardı. Abimin mesajını açtım. Nasıl olduğumuzu soruyordu. İyi olduğumuzu söyleyip yeni uyandığımızı söyledim.
Mesajlara bakarken telefonum çalmaya başladı. İsim yoktu ama numara tanıdıktı.
''Alo?'' dedim fısıldar gibi.
''Ece?'' Onur'un sesini duyunca garip hissetmiştim.
''Efendim?''
''Nasılsın? Elin nasıl oldu merak ettim'' dediğinde elime bakarak yanıtladım.
''İ-iyi yani iyiyim genel olarak. Uyuyakalmışız da biraz sersem gibiyim gece uyuyamadığım için'' güldüğünü duyabiliyordum.
''Bana açıklama yapmaya başladığına göre doğru yoldayımdır'' dediğinde gözlerimi devirdim.
''Kaba biri miyim neden yapmayayım? Hem sen nasılsın, sen de uyumadın sonuçta'' dedim kendime su koyarken.
''Sen iyiysen ben iyiyimdir merak etme. Bugün akşam orada mı kalacaksın?'' Derin'in annesi teyzesindeydi kalırdım büyük ihtimalle.
''Öyle düşünüyorum bir sorun mu var?''
''Hayır hayır daha iyi olur evde tek olmanı istemem zaten. ''
''Onur akşam i-'' telefonun ucundan gelen sesi, kadın sesini duyunca kaşlarımı çattım. Elimdeki bardağı tezgaha geri koyup dinlemeye çalıştım ama susmuştu.
''Her neyse ben seni tutmayayım malum işin vardır. Hoşça kal'' dedim sinirle.
''Hoşça kal vedalarda söylenir, görüşürüz demeni tercih ederim'' deyince iyice sinirlendim. Cevap vermeden kapattım. Kimdi yanındaki? Nerde olduğunu bile bilmiyordum ki? Kendi kendimle savaştaydım bir yanım sanane ki adamın nerede olduğundan derken bir yanım ufak bir merakın içindeydi.Kapı çalınca dikkatim dağıldı, kimdi ki? Onur olamazdıdeğil mi?
Hızlıca kapıya doğru yürüyüp açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O GÜN
Genç Kurguİnsan bazen kendini yakınlarına o kadar açar ki yakınındakiler de onun gibi düşünmeye başlar.. Yıllardır aşık olduğu Baran'a aşkını itiraf eden kişi en yakın arkadaşım Seçil.. Her yere geç kaldığım gibi Baran'a da geç kalmıştım.. O gün o metroya b...