AİLE

3.1K 103 1
                                    


Arabaya binene kadar elimi bırakmamıştı. Sanki bir anda onu bırakıp gidecekmişim gibi sımsıkı tutuyordu. Arabaya bindiğimiz sırada telefonum çalınca çantamı açıp telefonu çıkardım. Baran.
Onun adını görünce telaşlandım. Bu arabada ne işim vardı. İnmeliydim. Heyecanlanıp telefonu sonunda açtım.
''Baran?'' bir anda Onur'un gözleri bana döndü. Sinirle gözlerini kısmış bakıyordu.
''Ece ne yapıyorsun?'' Sesi fazla mutlu geliyordu.
''Hiiç eve gidiyorum.. sen ne yapıyorsun?'' Onur arada bir dönüp bana bakıyordu.
''Dışarıda mısın? Bizim evin yakınlarında isen alayım mı seni? Neyle gidiyorsun kimlesin?'' Baran beni merak ediyordu. İçim kıpır kıpır oldu. Onur'a gözümün ucuyla bakıp önüme döndüm.
''Taksideyim.. gerek yok ben eve geçeyim bi, olmadı haberleşiriz'' dedim saate bakarken 20.26
Onur arabayı çok hızlı kullanmaya başlamıştı. Söylediğim yalan onu sinirlendirmiş olmalıydı. Ama Baran'a onun arabasında olduğumu söyleyemezdim çok kızardı.
''Tamam o zaman bana haber ver eve geçince. Hem anlatacak çok şey var! Seçil anlatmıştır gerçi size hemen ama mmükemmel bir gündü! Babamlar onu çok sevdi. Sana çok teşekkür ederim Ece, canımıniçi. Sen olmasaydın onu nasıl bulurdum.'' Söyledikleri başımdan aşağıya kaynar su dökülür gibi bir etki yaptı.
''Ta-tamam Baran. Ben ararım seni sonra konuşuruz.'' Deyip hızlıca kapattım telefonu. Sol elimi kalbime koyup camı açtım. Nefes almaya çalıştım.
''Du-dur. Onur lütfen dur.. Nefes alamıyorum'' Onur anında sağa çekti. Konuştuklarımızı duymuştu. Araba durur durmaz hızlıca çıkıp arabanın önünden dolanarak kapımın önüne gelip açtı. Ellerimi ellerinin arasına alıp eğildi.
''Ece, ağla hadi'' anlayamadım söylediklerini. Ama dinliyordum tutuyordum sözünü. Ağlıyordum.
''Tut-tuttum sözünü bak'' dedim fısıldayarak.
Beni kendine çekip sarıldı.
''Sadece benim yanımda ağla, ben sarılırım sana'' sesi hep güçlü çıkıyordu. Onun gibi olmayı o kadar isterdim ki.
''Ağlamak istemiyorum..'' derken bile hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
''Biliyorum..''
''Bana teşekkür ediyor'' dedim gülerek. Parmağıyla gözümden akan yaşı sildi. Devam ettim.
''Babası bana hep sert davranırdı, bir türlü alışamamıştım ona..'' dedim burnumu çekerek devam ettim.
''Ama Seçil'i sevmiş. Özellikle söyledi.. Babamlar dedi..'' Onur o kadar sıkı sarılıyordu ki. Çokta yorgun hissediyordum. Ağlamaktan yorulmuştum. Gerçekten artık başım ağrımaya başlamıştı. Susmak istiyordum artık.
''Senin suçun değil. Seni sevmelerine ihtiyacın yok Ece.'' Telefonum çalıyordu. Onur hareketlenince onu durdurdum.
''Baran'dır açmak istemiyorum..'' dedim güçlükle.
''Seçil ile olan akşamını dinlemek istemiyorum. Ben çocukken annesiyle bana kurabiye yapan Baran ile konuşmak istiyorum. Yağmur yağıyor diye beni dershane çıkışına almaya gelen Baran ile, okuldaki çocuklarla kavga edip yüzü kanlar içinde yanıma gelip çok acıyor biraz burada dinlensem olur mu deyip dizlerime yatan Baran'la konuşmak istiyorum..''
Onur başını öne eğmiş beni dinliyordu. Söylediklerim canını yakıyor gibiydi. Benim de canım yanıyordu.
Telefonum susmayınca Onur beni dinlemeyip cebimden aldı telefonumu. Kimin aradığına baktıktan sonra direk açtı.
''Derin, benim Onur. Ece benimle merak etme birazdan eve götüreceğim onu. Şimdi kapatıyorum bilgin olsun diye açtım artık arama lütfen.''
''Teşekkür ederim.. Kimseyle konuşmak istemiyorum'' dedim güçlükle. Gülümsedi.
''Ama benimle konuşuyorsun.'' Deyip gözlerime baktı. Nasıl her şeyden böyle iyi bir anlam çıkarabiliyordu? Umursamadım koltuğa geri yerleşip konuştum.
''Lütfen beni eve götürür müsün artık?'' Başını sallayıp kapımı kapattı. Geri koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. On dakika sonra evdeydim. Hiç konuşmamıştık bir daha.

Eve anahtarlarımla girdiğimde babam ve annemin salonda kahve içtiğini görebilmiştim.
''Ece prensesim, hoş geldin'' babama gülümsedim. Baran da babam da bana prensesim diye seslenirdi. Gidip koltukta yanına oturup ona sarıldım.
''Hoşbuldum, abim geldi mi?'' dedim birkaç gündür abim akşamları nöbetçi olduğu için göremiyordum.
''Geldi kızım odasında Esenay ile araları bozuk sanırım birazmorali çok iyi görünmüyordu'' Annemi anladığımı belirtir gibi başımı salladım. Esenay abimin kız arkadaşıydı. Liseden beri sevgililerdi. Esenay anaokulu öğretmeniydi, çoktan işe başlamış kendi evini kurmuş yalnız yaşıyordu. Onu hep bu kouda tebrik etmiştim. Okulu abiminkinden önce bittiği için kendisini abime bağlı bırakmayıp kendi düzenini kurmayı seçmişti. Tabii her şeyi abimle konuşuyorlardı. Aralarının bozuk olmasına üzüldüm. Abimle konuşabilirdim.
''Aslında biz de bir şeyler planladık eğer senin de planların yoksa Esenay'ın da okulunun yarıyıl tatilinde hep birlikte birkaç günlük bir termal tatiline gidelim diyoruz'' Annem Esenay'ı çok seviyordu. Bunu onun planladığına emin olmuştum. Ee Esenay gündüzleri okulda çalıştığı ve abim de akşamları çalıştığı için görüşememişlerdi büyük ihtimalle. Aralarındaki sorun bence bundan kaynaklıydı. Çünkü yan yana geldiklerinde kedi gibi birbirlerine sırnaşırlardı. Anneme döndüm.
''Benim okulumun tatili denk geliyor mu diye bakayım bence güzel fikir annem'' annem gülümsedi. Hala sarılır vaziyette yanında oturduğum babam alnıma bir öpücük koyup konuştu.
''Gelmese de önemli değil senin Cuma günün boş zaten hafta sonu ile birleştirip seni mutlaka götürürüz. Yoksa sen burada kalırsan bize zehir edersin tatili'' Göz kırpmayı unutmamıştı. Ama haklıydı. Bir keresinde sınavlarım dolayısıyla onlarla önceden planlanan bir tatile gidememiştim ve her an onları arayıp burada ne kadar sefil şekilde yaşadığımı göstermiştim. Tabii işin şakası bu kısım. Bensiz gidemezlerdi. Hem bana da çok iyi gelirdi bu tatil herkesten biraz uzaklaşmak..
''Tamam o zaman be Esenay ile konuşup günü belirliyorum ve otelde rezervasyon yaptırıyorum'' dedi hevesle. Annem kalkıp mutfağa Esenay ile konuşmak için geçerken babam atıldı.
''Aslında Asım'ları da mı çağırsak geçen sene onlarla gitmiştik güzel olmuştu.'' Annem durup düşündükten sonra başını salladı.
''Evet aslında olabilir istersen sen konuş onlarla ben de oteldeki yer durumuna bakayım'' Babam anneme öpücük atıp başını salladı. Babamla annemin haline gülümsedim ama kendi halim hiç iç açıcı durmuyordu. Baran'dan uzak kalmak istemiyordum evet ama bu kadar yakın da olmak istemiyordum.
''Ben abime bakayım'' deyip babamın yanından kalkıp yukarıya çıktım. Babam çoktan Asım amcayı aramıştı.
Abimin kapısını tıklatıp seslendim.
''Abi?''
''Gel'' yavaşça içeriye geçtim. Yatağında uzanıyordu. Koşarak gidip yanına atladım.
''Seni çok özledim'' deyip sarıldım. Güldü.
''İnanmayacaksın ama ben de seni özledim'' her ne kadar gülse de sesinde garip bir tını vardı.
''Abi sen iyi misin? Annem bir şeylerden bahsetti şimdi görüyorum ki haklı biraz moralsiz gibisin''
Nefes alıp elini başının altına koyup tavana baktı.
''Esenay ile bazı sorunlarımız var''
''Ne gibi?'' Abim normalde her şeyi açık açık bana anlatırdı. Biz çok düz bir aileydik. Yani herkes duygularını düşüncelerini direk söyleyebilirdi birbirine karşı. Her şeyi paylaşır birlikte hallederdik. Bu şekilde bir ailede büyüyüp evin içinde bu kadar rahat olmama rağmen Baran'a hislerimden hiç bahsedememem de benim ayıbım olsundu.
''Bilmiyorum, yani onu çok seviyorum evet ama sanki yeterince yanında olamıyormuş gibi hissediyorum. Her aradığımda yanında olan arkadaşları kadar bile yanında olamıyorum'' kaşlarım çatıldı.
''Abi bu senin elinde olan bir şey değil ki? Hayat bu şekilde maalesef, yani çalışma düzenleriniz farklı olmasa sen eminim onunla daha sık görüşürsün. Kendine haksızlık ediyorsun gibime geliyor.'' Düşündü.
''Söylediklerin doğru ama bu durum beni sinirlendiriyor ve bende doğal olarak Esenay'a patlıyorum. Ya mesela bugün biraz erken geldim bak aradım alayım seni yemek yiyelim diye okuldan öğretmen arkadaşına söz vermiş hanımefendi. Ya ne sözü! Ben vakit bulup seni arıyorum bana hala söz diyor'' abim konuşurken sinirlenmeye başlıyor gibiydi. Yani anlattığı meselede haklılık payı var gibiydi ama abim bu yapıda bu karakterde bir insan değildi. Esenay gayette arkadaşlarıyla görüşürdü hatta sık sık birlikte de görüşürlerdi. Doğru ya birlikte görüşebilirerdi?
''Abi bir şey soracağım sen zaten tanıyorsun arkadaşlarını, neden birlikte görüşmediniz?'' Abim sesli bir kahkaha attı.
''işte bu! Sen gerçekten anlıyorsun beni canım kardeşim.'' Deyip durdu durmasıyla gülmesi soldu.
''Asıl sıkıntı bu zaten ben tanımıyorum bu arkadaşını yeni gelmiş herhalde okula adı Bora mı ne!'' deyince durum anlaşılmıştı. Abim Esenay'ı kıskanıyordu. Yani tek başlarına yemeğe mi gidecekleri? Evet arkadaşlar yemeğe gidebilirdi ben de erkek arkadaşlarımla buluşup onlarla güzel vakit geçiriyordum ama Baran arasa mesela asla hayır demezdim. Yangına körükle gitmek istemiyordum. Bu konunun üzerine düşünüp kendi kafasında bir şeyler kurmasına da izin veremezdim. Bence bir açıklaması vardı çünkü.
''Abi bak ne diyeceğim annem güzel bir tatil planlıyor hem Esenay ile de konuşacak. Sen bu fırsatı iyi değerlendir derim.'' Abim tepki vermiyordu ama plana olumsuz bakmadığını anlamıştım.
''Hadii hem bırak yatmayı artık çıkıp tatlı yiyelim lütfen kaç gündür bana harcama yapmıyorsun sen!'' deyip gülerek kalktım yataktan.
O da gülmüştü. Abim maaş almaya başladığından beri her ay bana bir şeyler alır ya da bir yere yemeğe veya gezmeye götürürdü.
''Aslında pekte öyle sayılmaz ama.. neyse bakalım odanda küçük bir kutu var onu al ben de hazırlanayım çıkıp yiyelim bir şeyler'' deyince ellerimi çırpıp gülerek odadan çıktım. Abim hediye almıştı merak ediyordum koşarak odama girdim. Masamın üzerinde minik bir kutuydu. Hızlıca açtım.
''Yaa! Abiiii!!'' diyerek bağırdım. Bu beğendiğim kolyeydi. Üzerinde minik bir kalp vardı, zinciri en sevdiğim gibi inceydi.
''Bağırma bağırma! Takayım gel'' deyip çoktan giyinmiş halde odama giren abime döndüm. Sarılıp öptüm.
''Teşekkür ederim biriciğim'' Abim kolyeyi takıp burnumu sıkıp odadan çıktı.
''Hadi beş dakikan var, üzerine kalın giy hava soğuk,aşağıdayım'' deyince hızlıca dolabımı açıp siyah deri pantolonum ve salaş siyah sweatshirtümü giyip hızlı bir çanta değişikliği yapıp siyah çantamı takıp, beyaz uzun kabanımı aldım. Koşa koşa aşağı indiğimde annem gülümseyerek bana döndü.

''Abin arabada bekliyor'' anneme öpücük atıp botlarımı giyip çıktım.

...

ONUR SAYGINER

''Ulan varya sen çocuklarına dua et!'' deyip adama son bir tekme atıp geri çekildim. Ece'nin sıktığı kolu gözümün önünden gitmiyordu. Ceketimi alıp depodan çıktım. Kenan arkamdan geliyordu. Arkamdaki diğer adamlar çoktan diğer arabaya binmişti. Kendi arabama geçip arka koltuğa oturdum. Eve gidip duş almak istiyordum.
Ece'yi eve bıraktıktan sonra bu adamın hesabını görmek için buraya gelmiştim ama hala sinirim geçmemiş gibiydi.
Ece hakkında her şeyi öğrenmiştim. Onu ilk gördüğümde böyle olacağımı biliyordum kendimi tanıyordum. Onu alıp yanımdan hiç ayırmamak istiyordum, nasıl üzebiliyordu o Baran şerefsizi onu.
Çocukluğundan beri yanında olduğunu düşündükçe sinirleniyordum. Ece'nin masmavi gözleri, sapsarı saçları aklıma geldikçe kendimden geçiyordum. Yanındaki mükemmel kadını fark etmeyip bir de onun arkadaşı ile olmuştu bu şerefsiz.
Kenan'ın telefonu çalınca ona döndüm. Baktığımı anlayınca bana döndü.
''Ece Hanım'ı takip eden adamlar'' hızlıca elinden aldım telefonu.
''Konuş!'' dedim bir hışımla. Eğer arıyorlarsa bir şey olmuş demekti.
''Efendim Ece hanım evden bir adamla çıktı, takipteyiz'' elimi alnıma götürdüm. Sinirlenmiştim. O Baran itiydi kesin. Aramıştı zaten ben onu bırakmadan önce de.
''Gittikleri yeri konum at'' deyip kapattım telefonu. Kenan'a döndüm.
''Ben bu veleti öldüreyim hepimiz rahatlayalım'' Kenan cevap vermemişti. Beni anlıyordu, yapabileceğimi de biliyordu.
''Konum geldi mi?''
''Geldi abi yakınız'' deyip şoföre tarif etti. Biraz sonra konuma geldiğimizde hızlıca arabadan ineceğimde onu gördüm. Cam kenarından bir masada karşısında birine gülüyordu. Çok mutluydu, elindeki çatalda takılı olan tatlıyı gülerek ağzına götürdü. Çok içten gülüyordu. Başımı eğip onu izlemeye devam ettim.. Çok güzel gülüyordu, buna rağmen sürekli ağlamıyor muydu çok sinir ediyordu beni.
''Abi bu o çocuk değil'' diyen Kenan'ın sesiyle kendime geldim. Karşısındaki adama baktım. Arkası dönüktü ama evet bu o Baran iti değildi. Baran esmerdi ama bu adamın sapsarı teni beyaz ışıkta parlıyordu.
''Hay sikeyim bu kim şimdi amına koyayım!'' deyip hızlıca caddenin karşısına geçtim. Kafenin önünde yürürken Ece ile göz göze geldim. Gülümsedim. Gülmesi bir anda durdu beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. Elimi cebimden çıkarıp elimi kaldırdım selam verdim. O sırada karşısında oturan adam Ece'nin baktığı yere yani bana doğru dönünce gözlerimi kıstım.
Ege Kutay. Abisi.
Abisine gülüyordu, onunla mutluydu. Öyle bir rahatlamıştım ki. Kenan'a döndüm.
''Bekle'' deyip kafeye doğru ilerledim. Selam vermeden gitmek olmazdı.

ECE KUTAY

Abimle anlattığı şeylere gülerken bir anda camın arkasında gördüğüm kişiyle öylece kaldım. Onun ne işi vardı burada? Yüzümün aldığı şekil ne kadar kötüyse abim kaşlarını çatıp baktığım yere döndü. Onur o sırada elini kaldırmış bana selam veriyordu.
''Bu kim Ece?'' Abimi görünce şaşırmış gibiydi ama hemen toparladı. Arkasındaki adamı Kenan'a bir şeyler söyleyip kafenin girişine doğru ilerledi. Hayır hayır yanımıza gelmiyorsun değil mi?

O GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin