ENGEL

2.7K 102 4
                                    


''Ece! Ece neredesin!'' gürültüyü duyunca bir anda açtım gözlerimi elim Onur'un yanağındaydı. O ise yüzünü tavana dönmüş hava kucağımda yatıyordu.
''Ece!'' bu Baran'ın sesiydi! Onur da yavaş yavaş gözlerini açıyordu.
''Hay sikeyim ya! bir gün ya ne olursun Allahım bir gün rahatça uyuyacaktım!'' derken yavaşça kucağımdan kalkmıştı. Bu sırada kış bahçesinin kapısında iki tane takım elbiseli adamın tutmaya çalıştığı Baran'ı görünce korkuyla ayağa kalktım. Çok sinirliydi. Onur eliyle işaret edince adamlar geri çekildi. Baran içeri girmez Onur'a bir yumruk attı.
''Baran!'' dedim Onur'un yanına ilerlerken. Düşmemişti ama eliyle burnunu tutuyordu.
''Ece sen ne yapıyorsun! Ne işin bu adamın yanında! Kapıda kaç tane iti var senin haberin var mı? Ne kadar tehlikeli olduğunu göremiyor musun? Sen böyle değildin Ece ne oluyor sana!'' ağlıyordum. Baran bana durmaksızın bağırıyordu.
Onur derin derin nefes alıp Baran'a bakıyordu. Sözlerini bitirir bitirmez yüzüne bir kafa atınca ufak bir çığlık atıp aralarına girdim.
''Onu bir daha ağlatma! Onun için sabrediyorum yoksa sen benim sınırlarımı çoktan aştın!'' diye kükreyen Onur'un göğsüne iki elimi de koyup Baran'la arasına girdim. Hala derin derin nefes alıyor ve sinirine hakim olmaya çalışıyordu. Baran'a döndüğümde üzerinin kan olduğunu gördüm. Hemen Onur'u bırakıp Baran'ın yanına çöktüm.
''Baran ben..'' burnu durmaksızın kanıyordu. Ağlamam şiddetlendi.
''Ben özür dilerim.. İyi misin?'' dediğimde masanın üzerindeki peçetelerden alıp burnuna tutmaya çalışıyordum.
''Ece ne işin var bu adamla senin!'' hala aynı şeyi söylüyordu.
''Baran sen iyi ol konuşalım lütfen yanlış anlıyorsun hadi kalk odana götüreyim seni'' dedim gözyaşlarımın arasından. Elimden tutup kalkmaya çalışırken duyduğum sesle arkamı döndüm.
''Baran!'' Seçil koşarak yanımıza gelmişti. Yanıma çöküp bana sinirle baktığında geri çekildim.
''Ne oldu yine burada! Ece sürekli neden Baran'a senin yüzünden zarar geliyor! Bıktım artık!'' şoka uğramıştım. Ben hiçbir şey yapmamıştım ki?
''Be-ben özür dilerim gerçekten''
''Hala neyin özrünü diliyorsun Ece! Görmüyor musun bu adam ve sen ona iyi gelmiyorsunuz. Seni kardeşi gibi korumaya çalışıyor ama her defasında yara alan o oluyor. Artık buna izin vermeyeceğim!''
Bir dakika bir dakika ne demişti o? Kardeşi mi demişti? Evet evet kardeşi. Kusmak istiyordum. Ağlamam hiç azalmazken kahkaha atmaya başladım.
''Ben evet..'' gülerken yerde kalkmadan ellerimle sürünerek onlardan uzaklaştım.
''Kardeşi olarak görüyormuş, beni korumak istemiş'' Onur'a döndüm. Hala gülüyordum, elimle göz yaşımı silip konuştum.
''Duydun değil mi?'' sehpadan yardım alarak ayağa kalkarken masadaki meyve tabağını düşürmüştüm tuzla buz olmuştu. Hızlıca toplamaya çalıştım elime aldığım parçayı nasıl sıktıysam elimi kesmişti. Onur'un gözü bende olduğu için hemen fark edip yanıma çöktü.
''Ece! Nasıl yapabildin bunu bir anda, acıyor mu?'' Yalan söylemedim acıyordu. Başımı olumlu anlamda sallayıp ağlamaya devam ettim. Onur yüzündeki acı ifadesiyle bana bakıp hızlı bir şekilde beni kucağına alınca başımı göğsüne koyup gözlerimi kapattım.

''Ece güzelim bak ne istersen söyle yapayım ama neolursun ağlama..'' diyen Onur'a bakım başımı kaldırıp. Sözleri daha çok ağlama isteği uyandırıyordubende.
''Ama ağlamak istiyorum..'' dedim ağlamaya devam ederken. Bu sırada halakucağında olduğumu ve yürümeye devam ettiğini fark edince konuşmama devamettim.
''Nereye gidiyoruz?'' Otelden çıkıyorduk. Esen rüzgar ürpermeme sebep olduiyice sokuldum Onur'a.
''Sabah olmak üzere otelin doktoru varmış ama henüz gelmemiş hemen yakın birhastaneye gideceğiz elinde önemli bir şey olabilir çok kanadı. Sonra da hemengeri getireceğim seni merak etme''
''Hayır böyle olmaz annemler kesin anlayacak aptal değiller hem Baran'ın yüzübenim elim offf'' diyerek ağlamaya devam ettim.
''O zaman geri döneyim herkesi uyandırıp olan her şeyi anlatayım evet evet benöyle yapayım hem ailede doktordan bol ne var eline de bakarlar''
''Hayır hayır olmaz! Baran'ın babası çok kızar hem herkes telaşlanacak ama neyaapcağız gerçekten bilmiyorum..''
Onur düşünür gibiydi. Bu sırada otelden çıkmış kapıda bekleyen Onur'unarabasına binmiştik.
''En yakın hastaneye en hızlı şekilde gitmek istiyorum. Klimayı da aç''şoförüne emirleri yağdırıp bana döndü. Üşümüştüm epeyce. Ceketini de otelde unutmuştuk.
''Ceketini otelde unuttuk'' dediğimde bir şey hatırlamış gibi gülümsedi.
''Ya bir de karımı unutsaydık!'' sağlam elimle omzuna vurdum. Hala gülüyordu.
''Dalga geçmesene! Hem soyadınız aynıydı ve seni koruyunca ben de öyle sandım''
''Bazı şeyler senin yaşadığınla çok farklı Ece. Sen görmemeye inat ediyorsun.''Başımı çevirip yolu izlemeye başladım. Güneş daha doğmamıştı.
''Saat kaç tam olarak?'' Onur elini cebine atıp telefonunu çıkarmak isterkenbenim telefonumu çıkarınca filme başlamadan önce aldığını hatırladım. Ekranadokunup açınca gözleri büyüdü.
''Bizi olmadan önce iki saat aramış herhalde pezevenk'' deyip bana uzattığıtelefonu aldım elime.
59 CEVAPSIZ ARAMA
128 WHATSAPP MESAJI
Bildirimleri görünce şok oldum. Baran beni çok merak etmiş olmalıydı. Aramalaragirince çoğunluğunun Baran olmasıyla birlikte Derin ve Esenay aramıştı. Hızlıcamesajlara girdim.
Derin'in adına tıklayıp gelen mesajları okudum.
''Ece! Seçil'in orada ne işi var Allah aşkına ya delireceğim burada! Açsanatelefonu!'' diye benzer bir çok mesaj vardı. Derin nereden öğrenmiş dememekalmadan attığı fotoğrafa baktım. Baran annesi ve Derin kış bahçesinde fotoğrafçekinip paylaşmıştı.
''Derin merak etme iyiyim ama burası biraz karıştı zaten ne yapacağımıbilmiyorum. Seçil'e de çok sinirliyim bana öyle şeyler dedi ki..'' deyip mesajıyolladım.
Esenay neredesin diye sormuştu. Abim umarım yanındadır diye düşündüm sabahuyanınca yetişemezsem oyalaması kolay olurdu.
Kafamı kaldırınca Onur ile göz göze geldim.
''Kiminle konuşuyorsun?''
''Kimseyle?''
''Mesaj yazıyordun? O piç kendine geldi sana mı sarıyor hala yoksa?'' deyincekaşlarımı çattım. Sinirlenmiş miydi o? Bir anda değişiyordu ruh hali.
''Saçmalama Derin'e cevap veriyordum. Hem sana neden açıklama yapıyorum ki!''deyip sinirle önüme döndüm.
''Yapma zaten! Herkesten özür dile herkes kırsın döksün gel ben toparlarım amasen yine benden hıncını!'' deyip o da önüne döndü. Kaçamak bakış atıyordum.
''Ben mi dedim sana gel beni topla diye!'' dedim tekrar ağlamaya başlamıştım.
Eliyle alnına vurdu.
''Bak susuyorum tamam mı yeter ki ağlama. Hele benim yüzümden asla! Tamamhaklısın tamam'' deyip yanıma doğru yaklaşınca sırtımı dönüp sildimgözyaşlarımı.
Telefonum çalıyordu. Baran arıyordu. Heyecanlandım nerede olduğumu soracaktı.Yine Onur'laydım..
Hemen geri dönebiliriz diye düşünüp telefonu açtım. Açar açmaz arkadan birarama daha geldi. Kulağımdan çekip baktım. Derin'di. Uyumamış mıydı?
''Baran?'' dedim fısıltıyla. Onur ışık hızıyla bakışlarını camdan bana çevirmişti.
''Benim Seçil. Baran'ın burnu kırılmış! Biz İstanbul'a hastaneye dönüyoruz!Babasına Derin'in rahatsızlandığını ve seninle birlikte onun yanına döndüğümüzüsöyledik arayıp! Derin de biliyor, lütfen artık o yanındakini durdur ve nefesalabilelim!'' deyince iyice sinirlendim.
''Onur mu gerçekten tüm sorununuz Seçil! Siz geldiniz bizim yanımıza sanki Onurdurup dururken mi saldırdı Seçil artık biraz olsun eskisi gibi olur musun? Sanane kadar kırıldığımın farkında değil misin? Baran nasıl onu verir misintelefona?'' Onur yavaşça yaklaşıp elimi tutmuştu. Ağlamam için güç veriyorgibiydi. Çekmedim elimi.
''Maalesef, şimdi yola çıkmalıyız. İstanbul'da görüşürüz.'' Deyip kapattı.Öylece telefona bakıyordum.
''İyi misin? Rahatlamış olmalısın biraz'' dediğinde döndüm. Neden rahatlamışhissetmiyordum? Seçil neden aramızda köprü olmak yerine engel olmayı seçmişti?
''Onlar sana çoktan mesafe koymuş Ece, sen ne kadar buna inanmasan da Baranisteyerek veya istemeyerek yapıyor bilmiyorum ama sonuç olarak sana zarar verenbir şeyin içinde. Ve halinden rahatsız gibi de durmuyor hiçbir erkek ciddiyealmadığı bir kadına annesinin karşısına çıkarmaz Ece''
Onur'un karşısında o kadar çaresiz duruyordum ki söyleyeceklerini seçerek konuşuyordu. Sankiher kelimesinin beni nasıl yaraladığını çok iyi biliyor ama buna devamediyordu.
''Sen bunları söylüyorum diye yine beni kötü bil ama yeter ki gör biraz artıkgerçekleri. Neden vermedi telefona Baran'a? Ya da asıl soru Baran nasıl izinverdi buna? O seni, senin onu düşündüğünün çeyreği kadar düşünse senden köpekgibi af dilemeye gelirdi şu zamana kadar akıttığı gözyaşların için!'' UzanıpOnur'a sarıldım. Şu an sadece bunu yapmak istiyordum yaptım, başka bir anlamıyoktu.

O GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin