''Ee hadi ama kahve yapacaktın bana'' deyip gözyaşlarını silip ayağa kalktı annem.
''Hadi bekliyorum aşağıda'' deyip odadan çıkınca çiçekleri yatağımın kenarındaki komidinin üzerine koyup üzerine koyup banyoya ilerledim....
Ertesi sabah erkenden hazırlanıp okuldaki dersime yetişmiştim. Dün gece fazla uyuyamamıştım bu yüzden hala uykum vardı. Birkaç dersi dinledikten sonra dayanamayıp başımı sıraya koyup gözlerimi kapattım.
''Ece uyan hadi gidiyoruz'' diyen Tolga'yı duyunca kafamı kaldırdım yavaşça.
''Nereye?'' dedim sesim çıkmamıştı tam olarak. Öksürüp çantamdaki suyumu alıp birkaç yudum içtim.
''İki saat boşluk var kafeye geçeceğiz bizimkilerle hadi'' deyince başımı sallayıp ayaklandım. Kahveye ihtiyacım vardı. Seçil'in sınıftan çıktığını görünce Tolga'ya döndüm.
''Seçil gelmiyor mu?''
''Yok Baran gelmiş heralde'' deyince cevap vermedim. Buraya kadar gelip bir selam bile vermemesi üzüyordu beni.
''Ece sınavlar yaklaşıyor, yarın ders çalışalım mı?'' diyen Tolga'ya odaklandım.
''Off az kaldı gerçekten, sen yarın müsaitsen gel bize biliyorsun dışarıda odaklanamıyorum'' dedim gülerek. Annemle Tolga'nın annesi arkadaştı. O yüzden Tolga'yı annem de tanıdığı için sınav dönemleri ders çalışırdık birlikte.
''Tamam sabahtan ararım seni''
''Olur. Aşırı kahve çekiyor canım yürü yürü'' dedim Tolga'yı itekleyerek. Yavaş yürüyordu.
''Yavaş be kızım yürüyoruz işte, kızlar bakıyor endamımı görsünler biraz'' deyince kahkaha attım.
''Tabi tabi'' deyip önden yürüyen Gizem'le Selin'in yanına doğru ilerledim.
''Güzel uyudun ama Ece'' diyen Selin'e döndüm yalandan dudağımı büküp.
''Gerçekten direndim başta'' o da gülüyordu. Okulun içindeki kafeye girdiğimizde hemen boş bir masaya oturup siparişlerimizi verdik. Sütlü filtre kahve ve kahveli pasta istemiştim.
Biraz dersler sınavlardan konuşmuştuk. Çoktan tatlımı yemiş kahvemi içmiştim. Tekrar uyku bastırınca başımı Selin'in omzuna koydum. Gizem'in telefonu çalınca telefonunu açarken kalkıp masadan uzaklaştı.
''Efendim Baran?'' duraksayıp Selin'e döndüm.
''Baran mı dedi?'' Selin'de şaşırmış gibiydi.
''Öyle dedi, ben de öyle duydum yani'' deyince başımı geri kaldırıp Gizem'i beklemeye başladım. Çağatay ile Tolga çoktan futbolla alakalı bir şeyler konuşmaya başlamıştı. Gizem geri masaya yüzünde gülücüklerle dönünce kaşlarım çatıldı.''Gizem? Bizim Baran mıydı?'' dedim merakla. Bana dönüp gülümsemeye devam etti.
''Evet, şimdi dinleyin'' deyince tüm masa ona odaklandı. Gerilmiştim.
''Haftaya Perşembe Seçil'in doğum günü hep birlikte olacağız plan yapmayın'' deyince gerginliğim birazda olsa gitmişti. Seçil'in doğum gününü geçen sene de birlikte kutlamıştık....
PERŞEMBE SABAH
Yaklaşık bir haftadır Gizem açtığı grupta planlamalar yapıyordu. Baran ile bir haftadır hiç konuşmamıştık. Sanırım on beş yıldır ilk kez bu kadar uzun süredir iletişim kurmamıştık. Derin'i de aramıyordu. Annemle o konuşmayı yapmamış olsaydık yüzsüz gibi arayabilirdim belki ama aramamıştım. Onun aksine ise her gece Onur iyi geceler mesajı atmıştı. İlk seferde çiçekler için teşekkür etmek için cevap verip diğerlerine cevap vermemiştim. Karşıma çıkmaması garip hissettirmişti. İtiraf etmek gerekirse bir haftadır her an bir yerden çıkacak diye beklemiştim ama çıkmamıştı.
Mavi triko dizimin altında biten dar elbisemi giyip beyaz botlarımı ayağıma geçirdim. Sarı saçlarımı hafif dalgalandırıp şekil vermiştim. Bugün için hazırlanmak hiç içimden gelmiyordu. Ama yine de güzel olmuştum. Minik beyaz çantalarımdan birini seçip eşyalarımı içine koyup Seçil'e aldığım hediyeyi de pakete koyup aldıktan sonra odadan çıktım.
''Oo fıstık nasıl güzel olmuşsun'' diyen abimi duyunca gülümseyerek yanağına bir öpücük koydum.
''Doğum günü kızı seni kıskanmasın kızım'' diyip göz kırpan babama güldüm.
''Babaa şımarıyorum'' deyip annemlerin yanına kahvaltı sofrasına oturdum.
''Çirkin ördek yavrusu'' diyip bana dil çıkaran abime sofradan aldığım zeytini attım.
''Ece!'' diyen anneme masum bakışlar attım. Yemeklerle olan şakalardan nefret ederdi.
''Özür dilerim annecim'' deyip elini tuttum.
''Hadi kahvaltını et prensesim'' babama gülümseyip tabağıma annemin sabah yaptığı poğaçalardan alıp kahvaltımı etmeye başladım.
''Yarın evde temizlik var herkes ona göre dokuzda çıksın, Türkan rahatça yapsın temizliğini'' diyen anneme döndüm. Pazar günü Onur ve ailesi bize yemeğe gelecekti ama Onur Bey'in hiç sesi soluğu çıkmıyordu. Belki de gelmezler diye düşündüm.
''Anne ben akşam Derinler'de kalacağım zaten yarın da geç dönerim o zaman''
''Tamam ben de hastanede olacağım bir şey olursa oradan ulaşırsın'' deyince başımı sallayıp önüme döndüm.
Abimle birlikte çıkmıştık evden işe gitmeden beni okula bırakmıştı. Seçil okula gelmemişti,, instagramdan gördüğüm kadarıyla Baranlar'da kahvaltıdaydı. Son dersin bitimine az bir süre kala Derin mesaj atıp geldiğini haber vermişti. Onunla birlikte geçecektik doğum günü yerine. Ders bitince Selin'e seslendim.
''Selin hadi Derin gelmiş çıkalım'' Selin telaşla bana döndü.
''Çiçek almayı unutmuş Baran onu halledeceğim siz geçin mekana hem orada da birisi olsun'' deyince kalbimin kırıldığını hissettim. Baran herkesle iletişimdeydi biz hariç. Sebebini anlayamıyordum.Aşağıya inip Derin'in arabasına doğru ilerledim.
''Selam'' dedim kapımı kapatırken.
''Yine ne oldu?'' derken arabayı çalıştırmıştı Derin.
''Nasıl anlıyorsun hemen ya?'' dedim şaşırıp.
''Kızım ben senin sesinin her tonunu biliyorum var bir şey söyle'' deyince oflayıp hafif camı açıp nefes aldıktan sonra camı kapattım.
''Gerçekten artık üzülmeyi geçtim sinir oluyorum Derin. Bir haftadır ne seni ne beni aradı Baran farkında mısın? Az öncede Selin'le konuşmuş çiçeği unutmuş ondan almasını istemiş. Ya bize söylese almayacak mıyız Allah aşkına? Hiç anlamıyorum ki! Nasıl bu şekilde davranabilir hani hiçbir şey girmeyecekti aramıza?'' dedim ağlamaklı sesimle. Derin hiç şaşırmış gibi durmuyordu ama gergindi.
''Hepsi o Seçil yılanının başının altından çıkıyor emin ol. Bize karşı dolduruyordur her gün. Ama yani bu durumda Seçil'e de kızamam onun laflarıyla gelip bize karşı bu şekilde davranıyorsa Baran'ı sorgulamak gerek.. '' hak veriyordum.''Off neyse oraya sinirle gitmek istemiyorum. Gizem zaten sürekli açığımı arar gibi bakıyor'' deyip dışarıyı izlemeye başladım.
Hanzade'nin önüne geldiğimizde ufak bir heyecanlanmıştım. Geçen hafta doğum günü mekanı için yer seçerken Tolga önermişti burayı ve kabul edilmişti.
Hediyemle çantamı alıp arabadan indim. Esen rüzgarla birlikte beyaz kürküme daha da sarıldım. Derin'de eşyalarını ve hediyesinin olduğu paketi alınca merdivenlere doğru ilerledik. İçeriye göz attığımda ortada mumlarla ve gül yapraklarıyla süslenmiş masayı görünce kaşlarımı çattım. Diğer masalar boştu. Masanın başında Tolga, Çağatay, Gizem ve Seçil'in ablası Aslı'yı görünce şaşırmıştım. Ablasının geleceğini bilmiyordum. İçeri girip onlara doğru ilerlediğimizde Aslı bizi görünce ayağa kalkıp yapmacık bir gülümsemeyle yanımıza geldi.
''Hoş geldiniz kızlar'' deyip sarılınca bende sarıldım.
''Hoş bulduk, neden bizden kimse yok başka?'' dedim etrafımdaki boş masalara bakarken.
''Baran kapattırmış mekanı '' deyip gülümsedi Aslı. Suratım düşmesin diye ekstra çaba sarf ettim. Sesindeki imayı fark etmiştim. Derin geçip çoktan masaya oturmuştu. Aslı ile sarılmak istemediği belliydi.
''Selin nerede kaldı, gelmek üzereler!'' diyen Gizem'e döndüm.
''Bizle birlikte çıkmıştı gelmek üzeredir o da'' dediğim anda kapıdan girdi Selin. Elinde kocaman bir gül buketi vardı. O kadar büyüktü ki neredeyse Selin hiç gözükmüyordu.
''Görmemişin çiçeği olmuş..'' diyen Derin'i dürtüp duyan biri var mı diye baktım.
''Sus!'' deyip önüme döndüm.
''Geliyorlar !'' diyen Tolga'yı duyunca garip hissetmiştim. Yine de mutluydum onlar için, evet evet öyleydim.
Az sonra Seçil ile Baran mekanın giriş kapısından içeri girince konfetiler patladı, müzik çalmaya başladı. Seçil yürüdükçe güller dökülüyordu yukarıdan önüne.. Masaya doğru gelirlerken alkış tutmaya başlamıştık. İçeriden elinde bir pasta ile gelen garson görünce o tarafa bakmayı tercih ettim. Pembe dümdüz bir pastaydı. Yaklaştıkça üzerinde bir yazı olduğunu gördüm.
''EVET DE!'' Yazıyordu. Her şey bir anda oldu. Seçil ile Baran masanın yanına gelip Seçil pastaya baktıktan sonra Baran yanımda bir anda dizlerinin üzerine çöküp cebinden o kutuyu çıkarması bir oldu.
''Hayatım boyunca seni yanımda istiyorum, olur musun?'' dediği an tutunacak bir yer aradım. Bu kadar düşmüş hissederken nasıl hala ayaktaydım? Seçil gülüyor çığlık atıyordu herkes alkışlamaya evet de diye bağırmaya başlamıştı.
''Eve, evet, evet!'' diyen Seçil'e gülümseyip ayağa kalkıp sarılmıştı Baran. Daha fazla dayanamayacaktım tam arkamı dönüp gidecekken belimde güçlü bir dokunuş hissedince hızlıca soluma döndüm.
''Onur?'' dedim fısıldayarak. Elini belimde daha da sıkılaştırıp beni kendine çekti. O kadar içten gülümsüyordu ki ağlamak istedim. Yüzünü yanağıma yaklaştırıp sessizce fısıldadı.
''Yanındayım..''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O GÜN
أدب المراهقينİnsan bazen kendini yakınlarına o kadar açar ki yakınındakiler de onun gibi düşünmeye başlar.. Yıllardır aşık olduğu Baran'a aşkını itiraf eden kişi en yakın arkadaşım Seçil.. Her yere geç kaldığım gibi Baran'a da geç kalmıştım.. O gün o metroya b...