Evinin önüne geldiğimizde kapıda birkaç araba görünce tedirgin olmuştum. Onur ise tedirginlikten çok şaşırmış gibiydi. Arabayı durdurup inmeden telefonunu çıkardı, onu izliyordum ben de inmeden.
''Alo Kenan? Neler oluyor?'' deyip birkaç dakika bekledi. Sonradan unuttuğu bir şey hatırlamış gibi başını sallayıp devam etti.
''Anladım tamamdır, sen mekandasın değil mi bugün gelemeyeceğim ayrılma'' deyip karşı tarafın cevabını aldıktan sonra kapattı. Ona döndüm merakla.
''Ee?'' gülümseyerek bana döndü.
''Aç olduğu kadar meraklı bir kedi'' deyip gözlerime bakmaya başlayınca bakışlarımı eve çevirdim.
''Misafirlerin varsa ben eve gideceğim'' deyip kollarımı göğsümde birleştirdim. Onur vucüdünu bana doğru çevirip gülümseyerek bakınca ona döndüm.
''Sen yoksa benimle yalnız mı kalmak istiyordun?'' deyince şok olmuş şekilde gözlerimi büyüttüm.
''Ne alakası var? Ben bugün farklı insanlar görecek modumda değilim o yüzden'' anladığını belirtip başını salladı.
''Zaten çok uzun kalmazlar küçük bir kutlama olacak, istediğin zaman odana gidip dinlenebilirsin'' deyince başımı salladım. Selam verip odama geçmeyi planlıyordum.
Arabadan inip takım elbiseli birkaç adamın açtığı kapıdan içeri girdim. Bir anda üstümüze patlayan şampanya ve konfetilerle birlikte çığlıkları duyunca şoka girmiştim. Tamam kutlama demişti ama bu kadarını beklemiyordum. Loş ışıktan kurtulduğumuzda karşımızdaki insanlara baktım. Hepsi neredeyse otuzuna merdiven dayamış gibi duruyorlardı. Onur'un yanına ilk gelenler 2,3 kişilik erkek grubu oldu. Hepsinin üzerinde marka olduğu belli olan takım elbiseler vardı. Başımı çevirip kadınlara baktım. Hepsi neden yeni düğünden çıkmış gibilerdi? Ayrıca hepsi de benden en az on santim uzundu ama aynı kiloda gibiydik.
Kızlara göz atarken esmer kızlardan birini tanımıştım. Onur'un mekanında karşılaştığım kızdı bu, Arya. Benimle göz göze gelince beni baştan aşağı süzdükten sonra Onur'a doğru ilerledi.
''Hayatım tebrik ederim ödül senin..'' deyip yanağına uzun bir öpücük koyup sarılınca suratım asılmıştı. Ben de onu süzdüm baştan aşağıya sarı mini elbisesi üzerine tam oturmuştu. Uzun simsiyah saçlarını açık bırakmıştı. Hala ayrılmadıklarını fark edince Onur'a döndüm. Bana bakıyordu, hemen kafamı çevirip yere bakmaya başladım.
''Teşekkür ederim Arya'' dediğini duymuştum. Ardından diğer kızlar da gidip Onur'a sarılıp tebrik etti.
''Onur bu güzellik kim? Sen tanıştırmayacaksın sanırım..'' derken bana doğru gelen sarışın uzun boylu adama baktım kafamı kaldırıp. Benim gibi masmavi gözleri vardı.
''Vaov, sen benim ikizimsin! Ben Yusuf senin adın ne ve Onur'u nereden tanıyorsun?'' deyip uzanıp elimi avucunun içine alıp öptükten sonra yavaşça bıraktı. Gerçekten benziyorduk yani o benim erkek versiyonum gibiydi. Beyaz teni, sarı saçları ve mavi gözleri vardı ama benden baya uzundu. Ne kadar kısa hissetmiştim kendimi burada? Oysa o kadar kısa değildim..
''Ece!'' derken yanıma gelip elini belime atmıştı Onur. Ne diyeceğini kestiremediğim için yanlış bir şey söylememesi adına ben atıldım.
''Arkadaşıyım, Onur'un arkadaşıyım'' Arya'nın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Onur'un yanlış bir şey söylemesiyle birlikte şu an hiç kendime düşman edinecek halim yoktu.
Onur şaşırmış gibiydi ardından bana gülümseyen Yusuf'a baktı kaşlarını çatıp. Bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerinde hayal kırıklığı mı görmüştüm?
''Memnun oldum Ece, oturmak istemez misin?'' deyip yanındaki boş yeri gösteren Yusuf'a döndüm.
Ben cevap vermeden Arya atıldı
''Ben de Arya memnun oldum'' diyince gülümseyerek başımı salladım. Ardından herkesle tanıştım. Kızlardan diğer esmer olanın adı Yeliz'di. Sarışın olan ise Tuğçe ve erkeklerden Semih'in nişanlısıydı.
Yusuf ve Semih haricinde bir de Atahan vardı erkeklerde ama çok sessiz birine benziyordu tanıştıktan sonra geçip direk oturmuştu.
Onur'la birlikte geçip Yusuf'un yanına oturduk.
Masada duran kutuya baktığımı fark eden Arya atıldı.
''Onur ödülünle bir fotoğraf çekinmeyecek misin? Hem törene de katılmadın bence paylaşım yapmalısın'' deyince Onur onun haklı olduğunu düşünmüş olmalı ki kalkıp kutuyu açtı. Kocaman bir biblo gibiydi şeklini tam anlayamamıştım. Ama gözlerimi kısıp üzerinde yazanı okudum.
''Yılın En İyi İş İnsanı''
Şaşırmıştım. Evet işine düşkün gibi duruyordu bu kadar olduğunu bilmiyordum.
Arya Onur'un birkaç fotoğrafını çektikten sonra telefonu Tuğçe'ye verip kendisi de Onur'un yanına geçip fotoğraf çekildi. Bunlar eski sevgili falan mıydı? Hayatım demişti ilk sarılırken de. Kafamdaki soru işaretleriyle birlikte Onur'u izlerken biri koluma dokununca sağıma döndüm. Yusuf bana gülümsüyordu.
''Neye daldın?'' silkelendim.
''Yoo bir şeye dalmadım bakıyorum öyle..'' dedim.
''Sen de mi şirkette çalışıyorsun?'' deyince başımı olumsuz anlamda salladım.
''Yok hayır, ben henüz okuyorum'' dedim ifadesizce.
''Aa zaten küçük duruyorsun kaç yaşındasın?'' derken elini omzumun arkasına doğru koltuğa atmıştı. Koluna birkaç saniye bakıp gözlerine döndüm.
''22'' gülümsedi.
''Miniksin'' dediğinde rahatsız olmuştum. Hem kolundan hem de sözlerinden. Hızlıca ayağa kalktığımda afallamıştı.
''S-su, susadım da'' deyip diğerlerine baktım. ''Su alacağım isteyen var mı?'' olumsuz anlamda başlarını sallarken Arya gülerek bana döndü.
''Ah canım ben mutfağı göstereyim sana'' deyince ona döndüm.
''Biliyorum yerini, teşekkür ederim'' deyip cevabını beklemeden mutfağa ilerledim.
Mutfaktaki masanın üzerinde bir sürü alkol şişesini görüne afallamıştım bunların hiç hemen gidecek gibi bir halleri yoktu. Mutfağın köşesine doğru ilerleyip küçük şişelerden birisini alıp açıp birkaç yudum aldım. Belimdeki dokunuşla birlikte sol omzuma çöken ağırlıkla birlikte yerimde zıplayıp öne atıldım. İzin vermedi başımı çevirince Onur'la göz göze geldim.''Beni korkuttun! Neden sessiz sessiz geliyorsun!''diye çıkıştım. Hala arkamda duruyordu ve eli belimde beni sarmıştı.Terliyordum.
''Yusuf sana neden öyle bakıyor?'' diye fısıldarken dudaklarıma bakıyordu.
''Bunu Yusuf'a sormaya ne dersin?'' dedim kızgınlıkla.
''Yusuf? Bey de değil anlıyorum..'' derken geri çekilmişti. Kaşlarımı çattım.
''Ne demek istiyorsun sen öyle dedin diye adını söyledim!'' içtiğim su şişesinitezgahtan alıp içmeye başlayınca sustum. Suyun tamamını içip çöpünü çöpe attı.
''Ondan uzak dur!'' deyip içeri geçince arkasında öylece kaldım. Sinirdenkuduracaktım. Hızlı adımlarla içeri geçtiğimde Arya'nın yanında oturduğunugördüm. Arya az daha Onur'a doğru kayarsa kucağına oturacaktı. Gidip Yusuf'unyanına yerime oturdum.
''Eee içmiyor muyuz bu nasıl kutlama!'' diyerek kalkıp Tuğçe'yi de peşindesürükleyerek mutfağa ilerledi Semih. Ellerinde şişelerle döndüklerinde sessizceizledim. Ardından çerez meyve yiyecek bir şeyler de gelmişti. Müzik açıp dansetmeye başlamışlardı. Uzanıp küçük çerez tabağını kucağıma aldım.
Bir elinde bir bardakla öbüründe şarap şişesiyle yanıma gelen Yusuf'a döndüm. Bardağı doldurup bana uzattı. Uzanıp aldımardından elindeki şişeyi kafasına dikti yanıma otururken.
Elimdeki bardaktan minik bir yudum alıp önümdeki sehpaya koydum.
Kafamı kaldırıp dans eden Arya ve Yeliz'e baktım. Arya ona baktığımı farkedince karşımdaki koltukta oturan Onur'a doğru ilerledi. Elini tutup bir şeylersöylerken Onur olumsuz anlamda kafasını sallıyordu. Arya vazgeçmedi çekiştiripkaldırdı Onur'u. Bu sırada şarkı slov bir parçaya dönüne resmen Onur'unkollarına bıraktı kendini. Başımı önümdeki çerez tabağına çevirip içindekiantep fıstıklarını seçmeye başladım.
''Fıstık'' seslenen Yusuf'a döndüm. Ona döndüğümü görünce başını arkaya atıpgüldü.
''Nasıl da biliyor kendini..'' deyince utanmıştım.
''Heyy utanma lütfen şaka yapıyorum, fıstık seviyorsun galiba diyecektim''elimdeki tabağı masaya koyup başımı olumsuz anlamda salladım.
''Yok aslında o kadar da sevmiyorum'' deyip gülümsedim ardından önüme döndüm.Onur ve Arya hala dans ediyordu.
Ayağa kalkacağım sırada Yusuf elimden tuttu.
''Nereye?'' Elimi çekip başıma koydum.
''Başım ağrıdı biraz uyusam iyi olur'' dediğimde anladığını belirtir şekildebaşını salladı. Allahtan itiraz etmemişti. Sessizce merdivenlerden çıkıp dahaönce uyuduğum odaya girdim. Odaya girer girmez yatağın üzerinde kıyafetler iççamaşırları görünce kaşlarımı çattım. Yatağın ucundaki mini valizi görüncebiraz olsun anlamıştım. Bunlar bu gece burada kalacaktı. İçtiğim iki üç bardakalkol yüzünden başım ağrımaya başlamıştı. Düşünmeden odadan çıkıp bir üst kataçıktım. Cam kapıyı açıp Onur'un odasına girdim. Banyoya girip elimi yüzümüyıkadım midem bulanıyordu. Bir anda kötü hissetmiştim. Kapının açıldığınıhissettiğimde Onur'un geldiğini düşünüp kapıya doğru döndüm.
''Ece! Bembeyaz olmuşsun ne oldu?'' diyerek yanıma gelen Yusuf'a döndüm. Elimlekarnımı tutup diğer elimde lavaboya tutundum.
''Midem bulanıyor..'' Yusuf elini saçlarıma götürüp önüme gelenleri arkayaattı.
''Eğer midendekileri çıkartabilirsen rahatlarsın, hadi gel'' derkensaçlarımdaki elini belime dolamış beni klozetin olduğu tarafa götürmeyeçalışıyordu. Onun yanında mı kusacaktım! Hm kusma isteğim yoktu ki benisteyince kusamazdım!
''Ha-hayır yapamam'' dedim ağlamaklı sesimle.
''Tamam peki ne yapalım ne istersin? Gel yatırayım seni'' dediğinde başıma deligibi bir ağrı girmişti. İki elimle koluna tutundum.
''Başım..'' dedim ağlarken.
''Keşke içmeseydin o kadar özür dilerim ben alışkın olacağını düşündüm yanineden böyle düşündüm bilmiyorum ama..'' derken pişman gibiydi. Ama onun suçuyoktu kendim içmiştim. Zaten daha önce de içiyordum ama bugün çokkarıştırmıştım. Günün stresiyle ağrıyan başım da çok daha kötü bir hal almıştı.
''Yusuf..'' dedim halsiz sesimle. ''Onur'u çağırır mısın?'' dedim gözlerinebakmadan. Gerçekten kötüydüm.
''Gel yatıralım seni'' deyip kucağına alacağını fark ettiğimde geri çekildim.
''Onur'u çağır lütfen..''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
O GÜN
Ficção Adolescenteİnsan bazen kendini yakınlarına o kadar açar ki yakınındakiler de onun gibi düşünmeye başlar.. Yıllardır aşık olduğu Baran'a aşkını itiraf eden kişi en yakın arkadaşım Seçil.. Her yere geç kaldığım gibi Baran'a da geç kalmıştım.. O gün o metroya b...