Mevsim,yarım saat kadar önce genç adamla vedalaşarak odasına gelmiş,hatta tüm hazırlıklarını tamamlayıp yatağına uzanmıştı."Anneme Rengim'in durumunu yarın sabah kahvaltıda anlatırım artık.Hem önce ona mesaj yazıp iznini almam lazım.Belki şimdi öğrenmesini istemez."
diye düşünürken günün stres ve yorgunluğuyla uyuya kaldı.
Rengim,odasına geleli 10 dakika oluyordu.Banyoda dişlerini fırçalayıp yatmaya hazırlanırken aklında tek bir şey vardı;yarın sabah annesini fazla üzüp telaşlandırmadan geçirmek zorunda olduğu küçük operasyondan haberdar etmek.
"Bir yolunu bulurum herhalde."
diye kendi kendine mırıldanarak hazırlıklarını tamamladı sonra da odasına dönüp yatağına uzandı.Bir kaç dakika içinde huzursuz bir uykunun kollarına yuvarlanmıştı.
Bir ara uykusunda
"Rengim,oğlum!"
diyen bir ses duyup gözlerini zorlukla da olsa araladı.Ses,babasının sesiydi.Bundan hiç şüphesi yoktu.Ama bu nasıl olabilirdi?
"Uyu Rengim!Aklın sana oyun oynuyor."
diye mırıldanıp sol yanına döndü.Babası çalışma masasında oturmuş gülerek onu izliyordu.Parmaklarıyla gözlerini ovalayıp bir kez daha baktı.Değişen bir şey olmamıştı.Süha Bey hâlâ oradaydı.Sonunda cesaretini toplamayı başardı ve konuştu.
"Baba!Gerçekten sen misin?"
Süha Bey,gülümsemeye devam ederken gayet sakin bir şekilde şöyle karşılık vermişti.
"Evet oğlum,benim.Fakat boş yere korkmana gerek yok.Çünkü,şu an uyuyorsun aslında."
Duyduklarına sevindi genç adam,delirmediğini bilmek güzeldi.Tıpkı babası gibi gülümseyip
"Peki baba,bunu duyduğuma sevindim.Yoksa delirdiğimi düşünecektim."
diyerek aklından geçeni söze döktü sonra da biraz durup yeni bir soruyla devam etti.
"Seni böyle karşımda görmek çok güzel.Ama sana ihtiyacım olduğunu nereden bildin?"
"İnsan öldüğünde,sadece bedeni yok oluyor Rengim.Ruh,asla sevdikleriyle bağını koparmıyor.Bu sayede onlara her zaman yakın olabiliyor,onların bize olan ihtiyaçlarını hissedebiliyoruz."
Böyle olayları daha önce duymuş,ancak yaşamadığı için inanmamıştı genç adam.Fakat görünüşe göre artık inansa iyi olurdu.Yine de
"Anlıyorum,gerçekten çok ilginç bir durum.Böyle şeyleri daha önce duydum ama inanmadım.Fakat madem buradasın,seninle biraz konuşabilir miyiz?Öğrenmek istediğim şeyler var da!"
derken,sesi hâlâ biraz şaşkındı.
"Tabi konuşabiliriz,zaten bunun için buradayım.Ne sormak istiyorsan sorabilirsin."
"Geçenlerde annemle seni ziyarete geldiğimizde,söylediklerimi duydun ve beni affettin mi çok merak ediyorum."
"Evet,tüm söylediklerini duydum oğlum.Affetmeye gelirsek;buna hiç gerek yok.Çünkü,ortada affedecek bir şey yok."
Duyduklarından sonra bakışlarını babasının gözlerine çevirmişti Rengim.Süha Bey'in samimiyeti çok açık ve net olarak okunuyordu o gözlerde.Biraz rahatlayıp yeniden söze başladı.
"Ben,ne zaman okulda bir konserim ya da mezuniyetim olsa,yanımda olamadığın için sana kızardım baba.Gerçi yaşım ilerledikçe,seni anladım hatta gurur duydum.Ama o kadar yoğundum ki,bu defa benim size zaman ayırmam imkânsızdı.Açıkçası bunu çok dert etmiyordum.Sen gençtin,önümüzde daha birlikte geçireceğimiz upuzun bir zaman vardı.En azından ben öyle sanıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZENCEFİL CAFE
FanfictionCafe sahibi genç bir kadın ve ünlü bir piyanist bir araya gelirse neler olur? Kapak için@selinhantol arkadaşımıza çok teşekkür ederim ❤️❤️