Mevsim,erkenden çalan alarmın sesiyle uyandı.Geçirdiği şu son 3 gün,belki de hayatının en yoğun dönemi olduğu için yorgun olsa da keyfi yerindeydi.Güzelce gerinip yataktan kalktı.Pencereden dışarı baktığında,güneş yavaş yavaş bulutların arasından yüzünü göstermeye başlamıştı.Bulutlar,adeta masmavi gökyüzüne serpiştirilen pamukları andırıyordu.
"Hava güzel olacak,partiye çok uygun."
diye geçirdi aklından ve banyoya adımladı.
Yarım saat içinde duşunu almış,dişlerini fırçalamış,saçlarını kurutup tek örgü yapmış ve giyinmek üzere odasına dönmüştü.
Dolabını açıp kıyafetlerini gözden geçirdi.Hava güzel olacağına göre,elbise giyebilirdi.Kararını verince gülümseyerek siyah,gri ve kırmızı renklerin ağırlıkta olduğu,dizinin biraz üzerinde biten,pamuklu uzun kollu elbisesini çıkarıp üzerine giydi.Siyah mus çorap ve yine siyah postallarıyla güzel bir kombin olacaktı.
Hafif parfümünü sıkıp aynada kendine baktı.Kıyafet düşündüğü gibi hoş olmuştu.Ancak,gözaltlarındaki morlukları kapatması gerekiyordu.
"Eeee,2 uykusuz geçen günün sonucu,o kadar olacak yani."
diye mırıldanarak kıkırdadı ve hemen çekmeceden kapatıcıyı alıp gözaltlarına sürdü.Bir kaç dakika içinde her şey yoluna girmiş,yüzündeki morluklar sanki sihirli bir değnek dokunmuş gibi gözden kaybolmuşlardı.
Kırmızı sırt çantasına cüzdan ve telefonunu koyduktan sonra çantayı omzuna astı,lacivert kot montunu eline aldı ve mutfağa adımladı.
Esma hanım,kahvaltısına yeni başlamıştı.
"Günaydın annecim,günaydın Fatma abla!"
diyen kızının neşeli sesiyle başını yemeğinden kaldırıp Mevsim'i tepeden tırnağa süzdü,ardından gülümseyerek konuştu.
"Günaydın güzelim!Dün,yine çok geç geldin değil mi?"
Genç kadının yorgunluk izlerini kapatma çabası başka insanlar üzerinde işe yarayabilirdi.Fakat bir annenin gözleri için hiç bir çaba yetmezdi maalesef.
"Evet annecim,geldiğimde gece 3'tü.Ama her şey yolunda merak etme.Birazdan,kahvaltımı bitirince Funda hanımı arayacağım,cafeye birini gönderip içecek ve yiyecekleri aldırtacak."
diye karşılık vermiş,ardından Fatma hanımın
"Sana da günaydın Mevsim'cim!"
diyerek masaya bıraktığı bir fincan çayın eşliğinde bir şeyler atıştırmaya koyulmuştu Mevsim.
"Sevindim canım,zaten başaracağından hiç şüphem yoktu.Tabi biraz fazla yoruldun bu ara.Dikkat et de hasta olma,olur mu?Biliyorsun,mevsim geçişleri en tehlikeli dönemler."
derken,sesi her anne gibi kulağa endişeli geliyordu Esma hanımın.
"Güvenin için sağol annecim!Kendime de dikkat ediyorum,düşünme sen.Hem ayrıca Mesude hocamın yardımlarını da unutmak olmaz."
deyip neşeyle kahvaltısına devam etmişti genç kadın.Bir yandan da siparişin kesinleştiği akşam,hocasıyla arasında geçen telefon konuşmasını düşünüyordu.
Mesude hanım,öncelikle aldığı sipariş için onu tebrik etmiş,ardından nasıl yetiştireceği konusunda endişe etmemesini,halledeceğini söylemişti.
Gerçekten de ertesi sabah Cafe'ye gittiğinde,hocasının derslerinde en başarılı olan 5 kız öğrenci kapıda onu bekliyorlardı.
Onların ve tabi Yaprak'ın yardımları sayesinde,Funda hanımın istediği gibi havuçlu tarçınlı kek,tuzlu kurabiye,tuzlu poğaça ve elmalı crumble'dan oluşan menüyle birlikte cafenin ihtiyaçları da sorunsuz bir şekilde hazırlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZENCEFİL CAFE
FanfictionCafe sahibi genç bir kadın ve ünlü bir piyanist bir araya gelirse neler olur? Kapak için@selinhantol arkadaşımıza çok teşekkür ederim ❤️❤️