Sessizlik
İlginç
Benim olduğum hiçbir yerde ses eksik olmazdı oysaki.
"Ne düşünüyorsun?" Buda sanırım onun kanıtıydı.
"Asıl soru düşünmek istiyor musun olmalıydı."
"İstemediğini ama ona rağmen düşündüğünü ikimizde biliyoruz.Düşünmeyi sadece yatıştırabilirsin ya da geçici olarak bastırabilirsin.Ki bunlar da her zaman iyi sonuçlar doğurmaz." Uykum o kadar vardı ki konuşmaya gücüm var mıydı onu bile bilmiyorum.
"Ya bana bir şey anlatmaya çalışmışsa ve ben anlamamışsam?"
"Bende o ihtimalden korkuyorum." Stresliydim.
"Yardımın için sağol."
"Kusura bakma ama dobra olmak zorundayım.Bu işin şakası yok.Yalan söyleyerek seni umutlandırmak istemiyorum."
"Ben kimim ki?"
"İlla seni önemsemem için önemli biri mi olman gerekiyor." Dişlerimi sıktım.Geçmişin öfkesi hala içimde duruyordu.
"Bana asıl bu konuda dobra ol." Gözlerini saniyeliğine yoldan ayırarak bana kaşları çatık bi bakış attı.
"Ne demek istiyorsun?"
"Beni 'sen şöyle önemlisin yok böyle önemlisin yok içimden geldi böyle oldu' gibi söylemlerle oyalayıp, umut verip sonra da bırakacaksan eğer.Sakın..." Cümlemi tamamlamadım.Boğazımı temizleyerek cümlenin sadedini ortaya attım. "Yapmasan iyi edersin.Eğer bana bu konuda umut vericeksen ama sonra boyundan büyük işlere kalkışıp beceremeyeceksen.." Ufak bir bakış attım ona."Sakın bana bulaşma." Net tavrım onu şaşırtmış olmalıydı ki bir süre sessizlik hakim olmuştu arabada.
"İnan bana.Bu salak davranıştan bende haz etmem." Sinirli tavrına karşın ağzımı açmadım."Belli ki yüzüstü bırakılmışsın.Çok iyi bilirim o duyguyu."
"Gerçekten öyle mi? Nereden bileceksin?" Tekrar bir şey söylemek adına döndüğümde karşılaştığım görüntü karşısında dudaklarım geri kapandı.Direksiyonu tutan elleri, onu sıkmaktan kıpkırmızı olmuştu.Sinirle gaza o kadar yükleniyordu ki araba boş yolda adeta uçmak üzereydi."Chan." Dedim uyarıcı bir tonla."Chan kaza yapacağız!" Arabanın hız göstergesi yüz yirmilere çıktığında artık çarem bağırmaktan geçiyordu."CHAN YAVAŞLA!" araba şiddetli bir şekilde sarsılarak fren yapmış tekerleklerin fren sesleri kulağıma kadar gelmişti.Bedenim öylesine şiddetli savrulmuştu ki kemer olmasaydı bu sefer gerçekten ölmüştüm.Ellerim refleks olarak bir yerlere tutunmak adına etraftaki saçma noktalara gitmişti.Göğsüm hızla inip kalkıyordu.Ağzımdan nefes alarak sakinleşmeye çalışıyordum."DELİRDİN Mİ MANYAK HERİF!?"
"ÖLMEK İSTEYEN SEN DEĞİL MİYDİN!?" Afalladım.Aynı sinirle karşılık vermesi asla beklediğim bir şey değildi.Yolun kenarında duruyorduk.Sinirle kapıyı açarak inmiş ve hiddetli bir şekilde geri kapatmıştı.Biraz sakinleştiğimde kararlı bir hamle yaparak kapımı açtım ve arkasında gittim.
"Chan!" Yürüyerek arabadan uzaklaşmıştı.Şimdi ise olduğu yerde duruyordu.Ellerini yol kenarındaki bariyerlere yaslanmış sakinleşmeye çalışıyordu.Aramızda bir kaç adımlık mesafe kaldığında durdum.Sakin yaklaşmalıydım.Aynı onun bana yaptığı gibi."Chan? İyi misin?"
"Neden bana sürekli sen nereden bileceksin? Tarzında aşağılayıcı cümleler kullanıyorsun? Neden hiç bir şey bilmiyormuşum gibi davranıp her fırsatta küçümsüyorsun!?" Derin bir nefes verdim.Cevabım ve yiyeceğim azar için kendimi hazırladım.Ama bu benim hayatımın bir gerçeğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Once again,minchan
Fanfiction‼️+🔞MİNCHAN+🔞‼️ Minho, hayatında büyük önem taşıyan arkadaşının ölmesiyle hiç beklenmedik bir sürecin içerisinde bulur kendini. Tanımadığı bir adamın bir anda hayatına girmesiyle yaşadığı şeyleri sorgulamaya başlar ve tesadüf sanılan gerçekler ard...