Sevgi ve Dostluk

75 12 9
                                    

Chan,etrafta durmadan volta atıyordu.Bense karşımdakine bu manzarayı nasıl açıklayacağımı düşünüyordum."Bak." Chan olduğu yerde durdu."Gerçekten düşündüğün gibi bir şey değil."

"Karşımda yiyişmeniz mi? Evet haklısın.Haklısın hyung çünkü bu düşündüğümünde ötesinde." Ben konuşmamayı tercih ediyordum."Hayatımın en büyük şokunu yaşadım, hala kendime gelemiyorum." Kırmış olduğu bardağı toplayarak kendine bir bardak su daha almıştı.

Chan sinirle alnına vurdu."Bende hayatımda başka hangi kaos eksik olabilir ki diyordum.Hayat cevabı yüzüme bir güzel çarptı." Elini havaya kaldırdı."Bana bak Hyunjin! Sakın ama sakın! Karşındaki bizimkilerden birisi bile olsa sakın kimseye bunu anlatma! Bak seni uyarıyorum!"

"İyide ne zamana kadar saklamayı planlıyorsunuz!? Bunu ebediyen saklayamazsınız hyung!" Bana döndü."Öyle değil mi?" Cevap vermedim.Sessizlik içinde başımı salladım."Bir saniye.." bakışlarını chana çevirdi."Minho hyung bu yüzden mi bu kadar kahroldu!? Senin yüzünden mi?"

"Sakın başlama Hyunjin."

"Hyungim! Seni bu chan denen ayı mı üzdü!?" Chanın şaşkınlıkla kaşları havalandı."Bu yüzden mi hiç çıkmadın odandan?" Sikeyim hyunjin!

"Bu ne demek oluyor min!?"

"Hyung!" Hyunjine baktım.

"Minho!" Birde chana.Bakışlarım ikisi arasında hızla gidip gelirken kalbimin panikle daha fazla çarptığını hissediyordum."Min-"

"Sus! Susun!" Dişlerimi sıktım."Hyunjin! Sana güvenip sır söylüyoruz ama sen benim sırlarımı bile başkasına yetiştiriyorsun!" Bakışımı ondan alıp chana çevirdim."Senden bahsetmiyorum bile! Ben seninle konuşmuyorum bu yüzden bana hesap sormaya hakkın yok!" Hırslı bir soluk verdim.Bebek yapıyor olmalıydı.Bütün dengemle oynuyordu."Ben beş yaşında değilim! Hiçç birinizin korumasına ihtiyacım yok! Ben kocaman yirmi beş yaşında bir adamım! Aklınızı başınıza toplayın!" İkiside sessizliğini koruyarak başını yere eğdi."Eğer ikinize de verdiğim sırları bu şekilde suistimal edicekseniz...ne ben size sır söylerim, ne de sırlarınızı saklarım." Dik dur minho."Odalarınıza gider misiniz? Ben bugün burada uyuyacağım." İkiside konuşmak üzere dudaklarını arladığında elimi kaldırarak onları engelledim."Nokta."

İkisinide odasına göndererek bulduğum battaniye ve yastığı alarak koltuğa uzandım.Bedenim artık sadece fiziksel olarak değil ruhsal ve duygusal olarak da çok yoruluyordu.Yastığa başımı koyar koymaz göz yaşlarım dökülüverdi.Kim ne derse desin bu bebek beni daha duygusal yapıyordu.Böyle bir anda bile mantığımla hareket etmek fazlasıyla zorken birde başka etkenlerin eklenmesi beni iyice yoruyordu.Üzerimden tır geçmiş gibi hissediyordum.Belime yakın yerden giren iğneler yüzünden her yerimde ağrı vardı.Bu tedavi bitene kadar nakil vermeye kararlıydım.Chul hem benim hemde chan için çok değerliydi.Kim bilir karnımda belki de ona benzeyen bir kız çocuğu taşıyordum.

Ya da chana benzeyen bir erkek çocuğu.

Bu düşünceler bebeğe daha da yakınlaşmama neden oluyordu.Bu yüzden gözlerimi yumarak bu düşünceler eşliğinde kendimi uykunun kollarına bıraktım.Belki beş belki on dakikanın ardından bedenimin, derin uykunun sularında yüzdüğü sırada kımıldatıldığını hissettim.O kadar yorgundum ki gözümü açacak gücüm bile yoktu.vücuduma dolanan battaniyeyle yüzüme hava çarpmış,bedenim olduğu yerden havalanmıştı.Sırtımda ve bacaklarımın altındaki kolları hissedebiliyordum.Bu pozisyon o kadar rahattı ki bozulmasını hiç istemiyordum.Bedenim git gide gevşerken kulağıma itinalı ve yavaşça çıkılan basamak sesleri doldu.Bu sesin kesilmesinin hemen ardından yüzüme bir süre hava çarpmış en sonundaysa bedenim yumuşacık bir zeminle buluşmuştu.

Once again,minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin