Bölüm 20-3

16 5 3
                                    

Uzunca bir yolun ardından hedefledikleri yere varabildiler. Türkiye'nin en doğusu sayılabilecek ağaçsız, kurak bir yerdi burası. Kars, Ağrı ve Iğdır sınırlarına yakın, eski bir ermeni köyüydü.

Köyün boşaltılması neredeyse yüz yıla yakın bir süre önce gerçekleşmişti. Ayakta kalabilen neredeyse hiçbir ev yoktu. Çoğu yer tamamen yıkılmış, sadece bir taş yığını haline dönmüştü. Tek ayakta kalan, kalın duvarlara sahip bir yapıydı. Burasının ne olduğunu ilk görüşte çözememişti kızlar. Sonra, herhâlde burası kilise olmalı diye karar kılmışlardı.

Köy fazla yüksekte değildi, ama diğer yerleşim yerlerine fazlasıyla uzaktı. En yakın köye ulaşmak için en az 15 km gitmek gerekiyordu. Hatta 15 km ötedeki köyde bile doğru dürüst yaşayan kimse kalmamıştı.

Bu eski ermeni köyüne gitmeden önce, 15 km öteki köye (akyazı köyü) uğrayıp köy hakkında bilgi almak istediler.

Çünkü bu ermeni köyü hakkında yeterli bilgiye sahip değillerdi. Pınar, internette gezinirken ufak bir bilgiye rastladığını, ama tekrar köyle ilgili bu yazıyı bulamadığını söyledi.

Köyün eski bir ermeni köyü ve kurtuluş savaşı sırasında boşaltılan bir yer olduğunu okumuştu.

Sadece ilgilerini çeken ve bu köye gelmelerini sağlayan ufak bir ayrıntı vardı. Siyah, kalın puntolar halinde yazılmış; ''gitmeyin, ağlıyorlar'' yazısıydı.

''Kim ağlıyor, niye ağlıyor'' bunu çözmek için bu köye gidiyorlardı kızlar.

Tekrar bu yazıyı ve daha ayrıntılı bilgiye ulaşmaya çalışan Pınar, bir daha okuduğu bu yeri bulamamıştı. Aslında tek başına eski bir ermeni köyü olması bile, bazı sırları içinde barındırabileceğini söylüyordu.

****

Bu köy (ak yazı köyü) fazla kalabalık değildi, on haneli küçük bir köydü. Geneli yaşlı olan bu köyün halkı Müslüman ve cana yakın insanlardı. Geceyi bu köyde geçirip, varacakları köye öyle gitmeye karar verdiler.

Yaşlı teyzenin biri bu ermeni köyü hakkında birkaç şey anlatmıştı kızlara.

Bu köy ermeni köyüdür, kurtuluş savaşından sonra terk edilmiş, yaşayan kimse kalmamış bu köyde. Savaş bitmiş ama hiçbir köylü geri dönmemiş.

Aslında bu civarda hala ermeni köyü mevcuttur, devlet kimseye gitsin diye müdahale etmemiş, ama bu köyün halkı köyünü terk etmiş nedense. Bir daha da geri dönmemişler.

Yaşlı teyze köyün boşaltılmasını savaşa bağlamıştı. Diğer bir yaşlı teyze ise, başka bir konudan bahsetmişti. Oda aynı minvalde konuşmuş, merak uyandıracak bir şey söylememişti.

Bir ara tereddüt etmişti kızlar bu köye gitme konusunda, boş yere gideceklerini sanmış ve neredeyse gitmekten vazgeçmişlerdi. Hatta Dicle, boş yere gitmeyelim diye fikir sunmuştu arkadaşlarına.

Bunca yolu geldik canım, en azından bir gece konaklayalım, birkaç fotoğraf çekip hatıra biriktirelim dedi Pınar.

Pınar haklıydı. En azından bir gece konaklamak, birkaç fotoğraf çekip, eski bir köyü kontrol etmek fena olmazdı.

Köyden çıkıp yolda devam ederken, tam yolun ortasında durmuş ve ellerini açıp bekleyen orta yaşlı bir kadının yollarını kesmesi, bu köye gitme konusundaki zayıf isteklerini değiştirdi.

Kimdi bu orta yaşlardaki kadın. Akli dengesi yerinde olmayan ve ne konuştuğu tam anlaşılmayan bu kişinin tek anlaşılır cümlesi; ''gitmeyin, ağlıyorlar'' olmuştu. Pınar'ın okuduğu yazının aynısını söylüyordu bu orta yaşlı kadın.

Orta yaşlı kadınla beraber köye geri döndüler.

Bu kişi, Anasını ve babasını küçükken kaybetmiş, abisinin yanında yaşayan gariban, Melek isimli bir kadındı.

Yaşlı teyze, Melek doğuştan böyledir kızım, ailesinin ölmesiyle falan böyle olmadı. Abisi ve yengesiyle beraber yaşıyor. Sabah evden çıkar, akşama kadar gezer dolaşır ve geri gelir. Kimseye zararı olmaz. Kimsede ona zarar vermez.

Durum anlaşılmıştı. Melek teyze doğuştan zihinsel engelli, kendi halinde gariban bir insandı.

Ama ''gitmeyin, ağlıyorlar'' demesi Ermeni köyünde acayip şeylerin olabileceğinin sinyallerini veriyordu. Tekrar yaşlı teyzelerle vedalaşıp, ermeni köyüne daha istekli bir halde gitmek üzere yola çıktılar.

Uzunca bir yolun ardından hedefledikleri yere varabildiler. Türkiye'nin en doğusu sayılabilecek bir yerdi burası. Kars, Ağrı ve Iğdır sınırlarına yakın, eski bir ermeni köyüydü.

Akyazı köyüne 15 km uzaktaydı bu ermeni köyü, ama doğru dürüst bir yolu olmaması, neredeyse bir saatten fazla zamanlarını almıştı.

Doğası farklı, rüzgârı sert esen bu ermeni köyünün çevresinde elle tutulur ne bir ağaç, ne içilir bir su kaynağı bulabilmişlerdi. Sanki ağaçları kesilmiş, suları kurutulmuş gibiydi. Allahtan karavandaki su deposu, kızları bir haftadan fazla yetecek seviyedeydi.

Evet köyde doğru dürüst ağaç yoktu ama sağda solda büyümüş dikenler, neredeyse bir ağaç kadar uzamış, dikenleri mızrak gibi sivrilmişti.

Çadırları kurmadan köyü güzelce bir gezdiler. Aslında gezilecek bir şey yoktu köyde, hepsi bir taş yığını halindeydi. Bazı ev yıkıntılarının taşları farklı ve açık sarı renkteydi. Kimisinin taşları da şekilliydi. Fakat elle tutulur bir değere sahip değillerdi.

Karavandan kazma ve küreği getiren Ayşe ve Dicle bazı yığınların kazılabilecek yerlerini kazmaya çalıştı, ama toprak beton gibi sem sert olmuştu, kazılmıyordu.

Hatice ve Pınar birkaç taşı kaldırıp altına bakmak istedi. Kimisinin altıdan karınca, kimisinin altından solucan çıkıyordu. Her taşın altından bir canlı çıkması normal bir durum olabilirdi. Lakin en son kaldırdıkları taşın altından yengeç veya akrep çıkması, kızları korkutmuş ve paydos vermeye zorlamıştı.

Karavanların yanına geldiklerinde hava kararmaya başlamıştı. Aslında akşam vaktine daha vardı, ama yağmur taşıyan kararmış bulutlar yüzünden güneş rengini gösteremiyor, âlemi aydınlatamıyordu.

Bu sefer çadır kurmak akıl işi olmaya bilirdi. Daha yağmur başlamadı, fakat kara bulutlar o kadar yoğunlaşmıştı ki, yağmaya başlayınca ortalığı sel götürürdü.

Korktukları gibi olmadı, bulutlar dağılmaya başlamıştı. Fakat rüzgârdan ötürü hava bayağı soğumuştu. Yağmur olmasa bile, rüzgârın şiddeti çadır kurmaya mani oluyordu. Bu seferlikte böyle olsun, geceyi karavanda geçirelim yarın sabahta kaldığımız yerden devam ederiz diye düşünüp önce yemek, sonra film, daha sonra da uyuyarak günü tamamladılar.  

Can ile Nas'ın SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin