Bölüm 11-3

462 30 2
                                    

''Tık Tık Tık Tık.''

''Canım içeride misin?'' Bu ses Ayşe'nin sesiydi.

Bahtınur, Wc kabini içindeki klozete, kapağını açmadan oturmuş; Hayal, Rüya, ya da Gerçek bir halde, bu duyguları yaşamıştı.

''Canım içeride misin'' tekrarladı Ayşe.

Bahtınur şoka girmişti. Lavabodan çıkıp sahaf dükkanına girdiğine, sonra Samet ile seviştiğine adı gibi emindi. Lakin şuan kendisini kabinin içinde bulmuştu.

Nasıl olur bu... Aldığım hazzın, yaşadığım zevkin tesiri bile hala üstümde.

Ayşe'nin ıslarlı ve telaşlı arayışına; Ee Evet canım, geliyorum, diye cevap verdi. Kabinde çıkıp yüzünü yıkadı ve beraberce yukarı çıktılar.

İçeride kızlar ve Hızır dede vardı. Her zamanki gibi Hızır dedenin demlediği enfes çaydan içiyorlardı.

''Hoş geldin kızım, gel otur'' diye yer gösterdi Hızır dede. Bahtınur'un gözü Samet'i arıyordu. Hızır dedenin sözünü duymamış gibi, ''Samet nerede, biraz önce buradaydı'' diye sordu.

Bahtınur'un yüzü bembeyaz olmuştu. Ayşe Bahtınur'un kolundan tutup oturmasına yardım etti. Hızır dede, ''kızım daha öncede dedim, burada benden başka kimse çalışmıyor. İsmini zikrettiğin Samet'i de tanımıyorum,'' dedi.

Bahtınur yaşadıklarına artık hiçbir anlam veremiyordu. Küçüklüğünden beri yaşadığı tarifsiz duygular ve gördüğü anlamsız rüyalar, daha da karmaşık hala gelmişti. Ne içinden çıkabiliyor, nede tam manasıyla derdini anlatabiliyordu.

Anlat kızım dedi Hızır dede, sanki Bahtınur'un içinden geçen duyguları anlamış gibi. Anlat anlatabildiğin kadar. Nedir seni bu kadar üzüp harap eden, kendinden geçiren şeyleri anlat.

Bahtınur içtiği bir bardak su ile biraz olsun kendine gelmeyi başarmıştı.

Anlat kızım diye tekrarladı Hızır dede.

Bahtınur neyi anlatacağını, nereden başlayacağını şaşırmıştı.

''Size gösterdiğim o şerli kitabı dedeme de gösterdim. Oda aynı tepkiyi verdi. Ertesi gün, Mehmet hoca adındaki arkadaşının yanına gidip kitabı ona gösterdik.'' Diye başladı anlatmaya.

Mehmet hoca, dedemin dedesinin öğrencilerinden. Büyük dedem derin hocaymış, emrinde Müslüman cinler varmış.

Mehmet hoca kitabı görünce şaşırmıştı, siyah bir beze sarıp direk ateşin içine attı. Bana üç tane kâğıt verdi. Birini üstünde taşı, birine eve koy, diğeri de Samet'e vermemi söyledi. Fakat Samet'i sadece buraya tek girdiğimde görüyor. Onu görünce de vermeyi unutuyorum.

Hızır dede, Bahtınurdaki kağıdı biraz inceledikten sonra; ''Evet kızın bu güzel ve güçlü bir tılsıma benziyor. Bunu herkes yazamaz, denileni yap, üstünden ayırma'' dedi.

***

---- Bahtınur'un büyük dedesi derin bir âlim ve güçlü bir hüddammış. Emrinde yüzlerce Müslüman cin ve yüzlerce öğrencisi varmış. Öğrencilerinden sadece Mehmet hoca hayatta kalmış, diğerleri çeşitli nedenlerle genç yaşlarında vefat etmişler. Büyük dedenin şuan bir vekili kalmış hayatta: Mehmet hoca.

Mehmet hoca daha çocukken Şeytan kılıklı birisi girmiş odaya; büyük dede oturmuş kuran okuyormuş. Bu şeytan kılıklı adam acı çeker vaziyette, bir kitap uzatmış büyük dedeye. Bu yaptığı işlemi, sanki zorla yapıyor gibiymiş.

Büyük dede, yere siyah bir örtü serip ''bunun üstüne koy demiş.'' Koyduktan sonra Şeytan kılıklı adam çığlıklar atarak çıkmış odadan ve saniyeler içinde kaybolmuş.

Birkaç dakika bezin üstünde kalmış kitap, sonra büyük dede kitabı işaret ederek. Mehmet bak evladım, birazdan bu lanet kitabı yakacağım, ama yine karşınıza çıkacak'' demiş. Sonra siyah örtüyü kapatıp kitabı yanan ocağın içine atmış.

Mehmet hoca, 70 yıl sonra aynı kitabı Bahtınur'un elinde görünce çok korkmuş ve ona güçlü tılsım bir yapmış ve Bahtınur'a vermişti.

Büyük dede ve kâfir cinler arasındaki mücadeleleri iler ki bölümde okuyacaksınız. -----

***

''Tamam Hızır dedem, ayırmam'' dedi Bahtınur. Sonra özet olarak, esrarengiz gençle yaşadığı son olaydan ve dün gece gördüğü rüyadan bahsetti.

Hızır dedem, neden beni önce tanıyorlar, sonrada tanımamazlıktan geliyorlar acaba diye sordu.

Gizemli delikanlı ;''Peki sende Bahtınur musun,''? Murat'ta rüyasında; Demişti.

Hızır dede biraz düşünüp cevap verdi; ''Kalp, Allah'ın yurdudur. Başkası mesken tutarsa kararmaya başlar. Ruh, kulluk ile özgürleşir, başka türlü zindandadır''.

Bahtınur az çok anlamıştı bu sözlerin neden söylendiğini; eski Bahtınur yoktu artık. Dinsiz, Ateist birisi vardı. Ruhu zincirlenmiş, kalbi kararmıştı. Dıştan görünce tanıyorlar, ruha inince tiksiniyorlardı.

Bahtınur, hiç cevap vermeden ağlamaya başladı. Anladım Hızır dedem, hem de çok iyi anladım.

Can ile Nas'ın SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin