Bölüm 9-1

626 35 9
                                    

2 AY SONRA, MART AYI

Vize sınavları bitmiş, çoğu dersin sonuçları açıklanmıştı. Geçmişteki notlarına nazaran, hafif bir düşüş görünse de, nihayetinde Bahtınur hepsinden geçmeyi başardı. Son zamanlarda yaşamış olduğu olaylardan bayağı etkilenmişti, ama kendisini hiç yalnız bırakmayan ev arkadaşları ve Tansel'in sayesinde kısa sürede toparlanmayı başardı.

Keyfi yerine gelmiş, yüzü gülmeye başlamıştı.

Son şahit olduğu Hızır dede ve Semih olayını anlatmamıştı arkadaşlarına. ''Anlattıkça artıyor, beynime iyiden iyiyi yerleşip beni etkisi altına almaya çalışıyor'' diye düşünüyordu.

Bahtınur, küçükken de bazı garip şeyler ve acayip rüyalar görüyordu. Ölmüş bir kuş veya başka bir hayvan görse, ona üzülür, günlerce etkisinden çıkamaz, gece rüyasında görürdü.

Gördüğü rüyaları ve şahit olduğu garip olayları, dedesinden hariç kimseye anlatmazdı. Dedesinin; Kafana takma torunum, korktuğun şeyi gözünde büyütürsen, büyür. Kıymet vermezsen bir ehemmiyeti kalmaz. Hem küçükken herkes bu tür şeyler görebilir, demesiyle cesaret buluyor ve zamanla unutup gidiyordu.

Bu yüzden unutmaya, kafaya takmamaya çalıştı. Son bir ayda da, hiçbir rüya veya bu şekil garip bir olay başına gelmemişti.

Hızır dedenin sahaf dükkanına da hiç gitmeyi düşünmedi. Çünkü sahaf dükkanına tek giderse Samet ile, yanında biriyle gittiğinde de Hızır dedeyle karşılaşacaktı. Bu olaya anlam veremiyor, anlamakta istemiyordu.

Mart ayının ortalarına doğruydu, tüm okulda sınav telaşesi bitmiş, dönemin ikinci bölümüne, yani final konularına başlanmadan önce bir haftalık ara verilmişti. Bu bir haftalık tatilde öğrenciler sınav stresini atıyor ve ikinci bölüme tazelenmiş bir beyin ile başlıyorlardı.

Bahtınur ve arkadaşlarının bu tatil için iki aynı programları vardı. İlk olarak, sınıf arkadaşı Elif'in fikri üzerine; Çanakkale gezisi düzenlenecek, ardından Bahtınur'un ailesinin yanında, ortalama beş gün tatil yapacaklardı.

Tatile çıkmadan bir gün önce Tansel'le buluşup bir şeyler yediler. Bir hafta ayrı kalacaklarından dolayı akşama kadar hiç ayrılmadan gezip dolaştılar. Bahtınur, tüm aile fertleri için ayrı ayrı hediyeler aldı. Dedesine, gümüş püsküllü tesbih, Babasına güzel bir ceket, vs..

Saat bayağı geç olmuştu. Tansel'i arabasıyla evine bırakıp geri dönerken, yolu sahaf dükkânının bulunduğu caddeye düşmüştü. İçinden bir ses, sahaf dükkânına gidip, işin aslını astarını öğrenmesini telkin ediyordu. Başka bir ses de, boş verip unutmasını söylüyordu. Hem gitsem bile çoktan kapanmıştır, diye kendisini bu işten vazgeçirip yoluna devam etti. Ama bu işin peşini asla bırakmayacaktı.

Eve vardığında arkadaşları yatma hazırlığındaydı. Sabah erken yola çıkacakları için fazla geç olmadan uyumayı tercih etmişlerdi. Bahtınur da arkadaşlarını rahatsız etmeden odasına çekildi. Ufak boy valizini düzenleyip, ailesi için aldığı hediyelerini valizine yerleştirmeye başladı.

Bahtınur'un bir erkek kardeşi daha vardı. Liseye yeni başlamış, derslerinde başarılı bir öğrenciydi. Ablasına gayet saygılı ve terbiyeli bir delikanlıydı. Annesi, Babası ve Dedesi dünya tatlısı insanlardı.

Bahtınur, babaannesini hiç görmemişti. Ama dedesinden duyduğu kadarıyla çok dindar, saygılı ve edepli birisiymiş. Babası dünyaya geldikten bir sene sonra ahrete göçmüş. Hayatının baharında ölen bir insanmış.

Dedesi de hafız, dindar birisi ve Bahtınur'un en büyük moral kaynağı. Murat'ın kaybolmasından sonrada en büyük desteği dedesinden görmüş Bahtınur. Bu yüzden yine başından geçen olayları dedesine anlatıp, aklındaki sorulara cevap bulmayı düşünüyordu.

Can ile Nas'ın SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin