„Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli...
Belini sarmayalı...
Gözünün içinde durmayalı...
Aklının aydınlığına sorular sormayalı...
Dokunmayalı sıcaklığına karnının..."
...Nazım Hikmet RAN...
Yavaşça arkamı döndüğümde göz göze geldik. Gecenin karası gibi kapkara olmuş gözlerinde ışıl ışıl parlayan büyük bir arzu vardı. Cesaretim beni terk etmişti ve bilinmeyenin verdiği bir gerginlik vardı şimdi üstümde. İki eliyle yanaklarımı kavradı ve alnıma bir öpücük bıraktı.
"istemediğin bir şeyi yapıp canını yakmak istemiyorum güzelim. Sen eminmisin bu isteğinden. İstersen daha sonra..."
"Ben seni sevdiğimdende seni istediğimdende eminim Emre. Seninle ilgili herşey çok net kafamda." Dedikden sonra her ne kadar gergin olsamda yüzüme gülümsememi yerleştirdim. Bu aramızda sözlerin bittiği bir an olmuştu. Dudaklarımı esir alan dudakları yakıcı bir yavaşlıkda hakimiyetini sürdürüyordu. Bu yavaşlık garip bir sabırsızlığı tetiklemişti içimde. Beni bekleyenin ne olduğunu bilmiyordum ama yinede sabırsızdım. Kollarımı boynuna dolayıp istekle ona karşılık vermeye başladığımda hırıltılı bir şekilde aldığı nefesi ağzımın içinde kayboldu. Bir eli belimi sararken diğer eli saçlarımın arasına dalmıştı. Beraberinde öpüşleri hoyratlaşmaya başlamış ve daha talepkar bir hale gelmişti. Bonuma kayan dudaklarla gözlerimi daha fazla açık tutamamış ve hissettiklerimin yoğunluğuyla yarı kapalı bir hale gelmişti. Boynumu biraz daha yana eğip ona kolaylık sağladım. Sırtımda dolanan elleri elbisemin ipleri arasında dolanırken, yine biraz önceki gibi bir hırıltı duydum.
"Senin bu elbiselerinin sırt dekolteleri beni mahvediyor." Derken ses tonu fısıltılı ve arzudan boğuklaşmıştı. Elbise askımın tekini tutup yavaşça omuzumdan sıyırırken elini tuttum. Bakışlarımız karşılaştığında gözlerinde soru işeretleri vardı.
"Işığı kapatsak." Dediğimde sağ dudağı yukarı kıvrıldı ve diğer elini yanağıma koyarak fısıltı halindeki sesiyle beni cevapladı.
"Benim olduğunda yüzündeki her değişimi görmek istiyorum." Dediğinde inanamayan gözlerle ona baktım. Şaka yapıyor olmalıydı değil mi? O işi yaparken karanlık olması gerekmezmiydi?
"Şaka yapıyorsun." Derken iç sesim dışa vurmuştu.
"Hayır yapmıyorum." Dediğinde itiraz etmeme fırsat vermeden yine dudaklarımı hakimiyeti altına almıştı. Öpüşü o kadar tutku doluydu ki, beynim artık uyuşmaya başlamıştı. Neye itiraz edeceğimi bile unutmuştum. Elbise askım omzumdan düşerken sanki bu yaşadıklarımı uzakdan izliyormuşum gibi hissediyordum. Aslında birebir içinde gibiydimde yada benim beynim yanmaya başlamıştı artık ve ne düşündüğümü bilemiyordum. Diğer askımıda omzumdan düşürdüğünde elbise belimde toplanmış ve üst kısmım tamamen açıkda kalmıştı. Kendini biraz geri çekerken, üzerimde gözlerini dolaştırdı. Kısılan gözleri içindeki arzunun büyüklüğünü mü gösteriyordu? Ani bir hareketle beni ters çevirdiğinde, sırtım sert göğsüne çarpmıştı. Saçlarımı sol omzumda toplağında dudaklarını açıkda kalan sağ omzuma bastırmıştı. Göbeğimin üzerinde dolanan elleri beni ürkütmeden yavaş hareketlerle bulundukları yeri keşfeder gibi dolanıyordu. Yukarılara tırmanırken kalbimin ritmide ona eşdeğer olarak yükseldi. Omzumdan başlayıp boynuma ilerleyen dudaklar düşünce yetimi tamamen benden almış gibiydi. İki eliyle aynı anda göğüslerimi avuçları içine alması ve boynumda hissettiğim dişleriyle dudaklarımdan çıkan çığlığa engel olamadım. Daha önce hissetmediğim bu duyguyla varlığını bile bilmediğim hücrelerim uyarılmıştı. Boynumu geri atarak kendimi tamamen onun hakimiyetine bıraktım. Dizlerimin beni daha fazla taşıyamayağını, heran düşebilirmişim gibi hissediyordum. Bunu anlamış olmalı çünkü yine aniden yaptığı bir hareketle kucağına almıştı beni. Usulca yatağa bıraktığında kendiside üzerime uzanmıştı ve onun ağırlığını hissetmek hoşuma gitmişti. Belimde toplanan elbise rahatsızlık versede bunu umursamayacak kadar kendimden geçme noktasındaydım. Nasılsa birazdan tamamen çıkacaktı. Parmaklarını benim parmaklarıma kenetleyerek başımın hizasında yatağa bastırdığında benim hareket alanımı yok denecek kadar azaltmıştı. Kafasını boynuma gömdüğünde kokumu içine çerek derin bir nefes aldı ve oraya tenimi yakan bir öpücük bıraktı. Sonra köprücük kemiğime ve oradan kulağıma ilerledi. Bense sadece bana yaşattığı hislerin altında eziliyor ve daha fazlası için sabırsızlanıyordum. Yani herşey bu kadar yavaş mı olmalıydı ? ben bunları düşünürken onun dudakları göğsüme inmeye başlamıştı. Ancak iki göğsümün arasına hissettiğim ıslaklık ve ardından o ıslaklığın üzerine nefesini üflemesi, vücudumdaki bütün hücreleri harekete geçirmişti. Hissettiğim ürpertiyle belimin yukarıya kavislenmesine engel olamadım. Bunu bekliyormuşcasına, bir kaç dakika önce ellerinin altında yakmaya başladığı göğsümde dudaklarını hissetmek tarif edilemez bir duyguydu. Çığlıkla karışık boğuk bir inleme boğazımdan firar etmişti. Dudaklarının baskısı arasında hissetiğim ıslaklık, aklımın beni terk etmesine sebep oluyordu. Şuan göğsümün daha bir büyüdüğünü ve patlamak üzereymişim gibi hissediyordum. Ona tutunmaya ihtiyacım vardı ancak ellerimi ellerinin arasından kurtaramıyordum. Kısa bir an sonra ellerimi serbest bırakıp üzerimden kalktığında, ne olduğunu benim bile anlamadığım itiraz mırıltıları çıktı dudaklarımdan. Dirseklerimi yatağa sabitleyip bakışlarımı ona çevirdiğimde, yatakda tek dizinin üstünde durmuş gömlek düğmelerini açtığını gördüm. Oturur vaziyete geldikden sonra ellerinin üzerine ellerimi koydum ve onu durdurdum. Bakışlarımız karşılaştığında, kıvrılan dudaklarından ne yapmak istediğimi anladığını gördüm. Yavaşça ayağa kalktım ve onun kaldığı yerden düğmeleri açmaya devam ettim. Açılan gömleği omuzlarından sıyırırken kalbinin üstüne bir öpücük bıraktım. Yere fırlattığım gömleğin ardından iki elimide göğsüne koydum ve onun çıplak teninin üzerinde bıraktığım öpücüklere devam ettim. Belime ve enseme doladığı elleriyle beni daha fazla kendine çekip saçlarımdan öptü. Başımı hafifden geri çekerek göz göze gelmemizi sağladı. Gözleri geceden bile daha karanlıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZYAŞIM
RomanceŞimdi hiç bilmediğim bir şehrin, hiç bilmediğim bir sokağındayım... Yanlız mıyım? Tabiki de "Hayır"... Sensizliğim ve tıklım tıklım yalnızlığım benimle... Sen peki? Sende bensiz misin ? Yoksa aklından bile geçmeyen bir geçmişin miyim senin için ? Se...