" Biliyordun...
En başından biliyordun kalbim,
Bu kadar büyük bir acıyı öpersen dudaklarının kesileceğini biliyordun kalbim!
Onu niye sana ait olmadığını bildiğin halde öptün?"
** Cengizhan GENÇ - Yabız **
*********************************
Sevdiğim adamın gözlerinde, onun için kaybolurken, şarkının bitiminde göz göze geldiğim nefret dolu bakışlar içimi üşüttü, bedenimi kaskatı yaptı. O gözlerde daha fazlası vardı! Bana anlatılanlardan daha fazlası... Mantığımın inandığı bu gerçekliği kalbim inatla redderken ben, çaresizce kalbime inanıyordum. Çünkü ben korkuyordum! Yanlış yapmış olmaktan, yanlış adamı sevmiş olmakdan, bir yalana inanmış olmakdan KORKUYORDUM!
İyi düşün başına iyilik gelsin, kötü düşünme ki kötülükler senden uzak dursun derler. Bu cümleyi onlarca defa aklımda kendi kendime tekrarlarken aklımdan geçen düşünceler prangalarından kurtulmuş özgürlüklerine koşuyordu.
"Neyin var?" aklımdan geçen düşüncelerden kurtulabilmek umuduyla gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım. Daha iyi olduğumu hissettiğim anda gözlerimi açtım ve ilk gördüğüm andan şimdiye kadar heran içinde kaybolduğum ve nefes aldığım son ana kadarda bu şekilde kalmayı düşündüğüm kehribar rengi gözlere sabitledim gözlerimi.
"Bu kadından hoşlanmadım. Onda, uzak durmam gerektiğini, tehlikeli bir kadın olduğunu düşündüren tuhaf bir şey var. Çözemiyorum ve bu beni çok rahatsız ediyor."
Gözlerimi odakladığım yere baktığında, bedeninin kasıldığını hissettim. Bu durum içimdeki huzursuzluğun gitmesi için hiçde yardımcı olmadı. Hissettiğim şey basit bir kıskançlık değildi. Bu duyguyu daha önce tatmadım, bilmiyorum ancak ciddi anlamda rahatsız oluyordum.
"Emre, o kadın hakkında bana söylemediğin birşey var mı? Her ne olursa olsun bunu senden duymalıyım, lütfen." Bunu duymaya gerçekten ihtiyacım vardı. Belki delice kıskanacaktım ama yinede bunu duymalıydım, bilmeliydim. Benden önce yaşanmış birşey için ilişkime zarar vermem asla, ama bana dürüst olmasına ihtiyacım var!
"Sabahda söylediğim gibi aramızda bişey olmadı. Isabell (izabel) takıntılı bir kadın o kadar. Onun hakkında bundan başka söyleyecek bir şey yok menekşem, güven bana." Dediğinde ona inandım! Güvendim! Başka türlüsü olamazdı. Ona olan bu güvenim içimin huzuru bulmasını sağladı. Beni kazanabilmek için uğraşmış olan adam böyle basit bir yalan söyleyip beni kaybetmeyi göze almazdı. Bu kumarı oynamaz! Aklımın bulanıklığı dağıldı ve olabilecek en berrak haline büründü. Düşüncelerim üzerinde hiç bir gölge olmaksızın vereceğim cevabı biliyordum.
"Sana güveniyorum."
Gözlerinden geçen gölgelenme sadece saniyelik bir durum olsada bunu farkettim. Ancak o kadar kısa bir andı ve bunun bilinçaltımın oyunu olduğunu düşündüm. Alnıma bastırdığı dudakları hiç hareketsizce derin nefesler alırken bedenimi dağlıyor, oraya kendi mührünü bırakarak sadece ona ait olduğumu ilan ediyordu. Bu davete gönüllüydüm ben. Ondan önce bir hayatım vardı ama şu an o hayat yüzlece yıl uzakta kalmış gibiydi. Ondan sonrası ise....... evet benim hayatımda bir milat vardı ve bu miladın adı 'Emre'den sonra' idi. Kalbimde ve yanımda onun olduğu her yer cennetti bana, onun olmadığı yer ise cehennemin sıcağında yanarken buz tutmak gibiydi. Onun olmadığı bir hayatı düşünemiyordum. Emre'ye olan bu hislerim bazen gözümü korkutsada, biliyorum ki onun için değer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZYAŞIM
RomanceŞimdi hiç bilmediğim bir şehrin, hiç bilmediğim bir sokağındayım... Yanlız mıyım? Tabiki de "Hayır"... Sensizliğim ve tıklım tıklım yalnızlığım benimle... Sen peki? Sende bensiz misin ? Yoksa aklından bile geçmeyen bir geçmişin miyim senin için ? Se...