BÖLÜM 41

16.1K 842 78
                                    


"BİLİYORUM!

Bugün kulakların bir başka çınlayacak,

Anlayacaksın seni nasıl anıp, özlediğimi.

Ellerin titreyecek,gözlerin yollarda kalacak,

Sende hissedeceksin,

Yüreğimde neler hissettiğimi!

Seni seviyorum..."

(Dinlediğim bir şarkının hayran yapımı olan klibinin arka fonunda görüp beğendiğim dizelerdir. Kime ait olduğu belirtilmediği için yazamadım ancak emek hırsızlığı yapmak da istemem. Yazan kişinin emeğine sağlık. )

♡♡ YAĞIZ ♡♡

Arabadan inerken ve eve girerken bile hala üstündeki çekingenlik halleri devam ediyordu. Onu rahatlatmak istesemde şuan içinde yaşadığı düşüncelerden dolayı şimdilik pek mümkün omadığını biliyordum. Salona girdiğimde hala olduğu yerde put gibi durmuş beni inceliyordu. Valizi bırakarak yanına gittim. Gözleri, kızdığı ve şaşkın olduğu zamanlarda hep böyle kocaman açılıyordu. Şuan onu nelerin beklediğini bilmediği içinde ayrıca korku vardı şaşkın gözlerinde.

"Gel güzelim çekinecek bişey yok. Sana odanı göstereyim. İstersen duş al ve gel. İkimizinde konuşması gerekenler var."

Cevap olarak kafasını salladı. Gözünün yanı morarmaya başlamıştı. Dudağının kenarındaki yara artık kanamıyordu ama çenesine süzülmüş olan kan orada kurumuştu. Saçları darmadağınık ve ağlamaktan makyajı akmıştı. Bana sürekli laf sokmasına alışkındım, o yüzden şimdiki uysal kedi halleri bana yabancı gelmişti. Onu utandırdığım zamanlarda bile sivri dilinden eksilen birşey olmamıştı. Üst kata çıktığımızda kendi odamın yanındaki odayı ona gösterdim.

"Burası senin odan, yan tarafdakide benimki. Eğer bişeye ihtiyacın olursa saatin kaç olduğu önemli değil, hemen yanıma gel tamammı güzelim?"

"Tamam."

"Senin odanda banyo yok. İstersen benim odamdakini kullanabilirsin, istersen de şu karşıdaki kapıda banyo, onu kullan. Nasıl istersen, burası artık ikimizin evi ve çok yakında bu odada birlikde kalıyor olacağız."

"Yağız..."

"Önce duşunu yap ve aşağı gel. Bende yiyecek bişeyler hazırlayayım."

"Peki" valizinide bıraktım ve hemen alt kata salona indim. Öncelikli olarak yapmam gereken şeyler vardı. Bu yüzden telefonumu elime alıp, bana hala kızgın olan kişinin numarasını tuşladım.

"Başını yine belaya sokmadığını söyle Yağız." Duyduğum bu ilk cümleye hiç şaşırmadım. Uzun zamandır benden kötü haberler duymaya alışkın olduğu için tepkisi normaldi.

"Bu olaya bakış açına göre değişir babacım."

"Ne yaptın yine?" derken ses tonu bezgindi.

"Bu defa ben masumum baba. Ufak tefek, cadı gibi kızın biri beni kendine aşık etti. Bende evlenmeye karar verdim. Mümkün olan en kısa zamanda Türkiye'ye gelmeniz gerekiyor. Düğün hazırlıkları falan ne gerekiyorsa yapılmalı. Beklemek istemiyorum."

"Evlenmek mi? Oğlum ne bu acele? Yoksa.."

"Yoksa ne baba?"

"Kız hamile falan mı? O yüzden mi acele ediyorsunuz? Bak seni evliliğe zorlamak için hamile kaldıysa eğer,.."

GÖZYAŞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin