38. Bölüm 《Part 2》

19.6K 850 23
                                    

Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar.

Tuttuşsun gün, yansın geceler zamanımız dar.

Sen bana geç geldin, ben sana erken.

Tutuşsun gün, yansın geceler vaktimiz varken.

《 Koray Avcı - Hoşgeldin 》

*****************************

Yoksa, tutmalımıydım bana uzanan o eli? Gözlerim bana uzanan eller ve umutla bakan gözler arasında gidip geldi. İçimdeki aşık kadın, neden bekliyorsun? Diye bağırırken mantıklı yanım acele ettiğimi söylüyordu. Ne demişti şair, "pusulan kalbin olmalı." Bende pusulamın gösterdiği yönde ilerledim. Bana uzanan ele bıraktım kendi elimi. Emre'nin gözlerinde gördüğüm rahatlama, ne denli gerildiğinin kanıtıydı. O rahatlamaya eşlik eden minnet ise, ona yeniden şans verdiğim için duyulan bir duyguydu. Kalbim ve mantığım yeni bir savaşa girmişti. Bu savaşı en son yaşadığımda, kalbim kazanmış ve ben kendimi Emre'nin ellerine bırakmıştım. Belki kalbim kırılmıştı, belki üzülmüştüm ama yaşadığım güzel günleri ve duyguları düşününce çektiğim her sıkıntı O'nun için değerdi....

Emre'nin beni yeniden üzecek birşey yapmayacağını biliyordum. Her kalp birgün sınanırdı ve bu yaşadığımız olay bizim sınavımız olmuştu. Sadakat, dürüstlük, aşk ve güven... Her aşk, her birliktelik bunlarla sınanırdı. Emre'nin benimle birlikdeyken başka bir kadınla olmayacağını biliyordum. Bu kör gözle duyulan bir sadakat değil. Bazen bazı hisler içinde ayyuka çıkar ve doğruluğundan en ufak bir tereddütün kalmazya hani, elinde kanıtın yoktur ama sadece bilirsin işte... bu da öyle bir şey... biliyordum. Aşkından da asla şüphe etmedim. Gözler kalbin aynasıdır derler ve aşık olmayan bir adam asla o gözlerle bakamazdı. Ben onun gözlerinde aşkı görmüş ve o aşkta kendimi kaybetmiştim. Yine olsa yine yaparım! Tekrar ve tekrar bıkmadan usanmadan onun aşkını seçerdim. Çünkü... bunun bir çünküsü bile yok! Onu severken neden onun aşkına sırtımı döneyim ki? Ona aşık olduğumu hissettiğim andan bile önce ben Emre'ye güvenimi vermiştim. Güvenmesem sevemezdimde. Bir ilişkide aşk bitse bile hala güven varsa, yerini daha güzel duyguların ellerine bırakırdı. Bunun asla bitmeyeceğinden emindim. Aslında garip olarak hala ona güveniyordum ama yara almış bir güven duygusuydu bu. Bizim ilişkimiz dürüstlük ve güven ile sınanmış, çıkmaz sokaklarda kaybolmuştuk. Bazı insanlar, doğru bildiği şeyler uğruna hata yapmaktan kaçınmazlardı ve Emre'de o insanlardan biriydi. Beni kaybetmekten korktuğu için kendince doğru olanı yaptı. Birşeyleri saklayarak ve beni uzak tutmaya çalışarak herşeyi olması gerektiği gibi yolunda tutabileceğini sanmıştı ama yanıldı. Artık biliyor! Artık dürüstlüğün önemini, birşeyleri saklamanın ya da yalan söyleyerek kapatmaya çalışmanın sadece olacak olanları ertelediğini, yok edemediğini öğrendi. Hata yanlızca bir kere yapılır! Aynı şeyi ikinci defa yapıyorsan, dikkatsizliğindendir. Üçüncü defa yapıyorsan aptallığındandır. Emre ne dikkatsiz ne de aptal biri değildi. Yapmazdı. Yüreğimdeki her bir hücrenin inanmak istediği yegane şey buydu işte. Yapmaz! Yapmamalı!

Boğuştuğum düşüncelerimden asansörün kapısı açılırken çıkardığı o tiz ses sayesinde arınmıştım. Asansöre ne zaman bindiğimizin bile farkında olamayacak kadar düşüncelerimin içerisine dalmışım. Odamın kapısının önünde kenetlenen ellerimiz hala aynı duruyordu. Sanki bırakırsa bir daha elimi tutamayacakmış gibi sımsıkı tutuyordu ellerimi büyük avuçlarının içerisinde. Kahvaltı salonuna ilerlerken Yiğit ile karşılaştık. Onun gülümseyen yüzüne aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdim. Bakışları Emre ile kenetlenmiş olan ellerimize kaydığında, yüzündeki ifade 'senin için sevindim' diyor ve mutluluğumu benimle birlikde paylaşıyordu. Biran sonra yüzündeki gülümseme silinip yerini ciddiyete bıraktığında ise bunun sebebinin Emre olduğundan emindim. Sanki onunla aramız kötüyken birisiyle kaçamak yaşayabilirmişim gibi davranıyordu. Beni sorgulaması, konuştuğum her insanda bir şeyler araması ve özelliklede bunu gözüme soka soka yapması sinirlerimi bozuyordu. Sanki.... Herneyse başa sarmanın bir mantığı yok. Emre'ye inat yüzümdeki gülümsemeyi sabit tutarak samimi bir şekilde Yiğit ile konuşmaya başladım.

GÖZYAŞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin