ÖZEL BÖLÜM

15.6K 697 35
                                    

Sürpriz ben geldim❤
Size güzel bir özel bölüm getirdim. Kısa oldu ama beğeneceğinizi  umuyorum.
Final bölümüne kadar okuyupda  yorum yapmayan sevgili okurlarım çok kızıyorum size  yahu iki kelime yazmaktan neden üşeniyorsunuz????   Umarım  bu bölümün yorumlarında hikayem hakkındaki  düşüncelerinizi  okuyabilirim  :)))
Ayrıca bu özel bölümü Umursamazakrep  adlı okuyucuma  ithaf etmek istiyorum. Kendisi ve ismini bilmediğim gizemli bir arkadaşı benim için çok güzel bir kapak hazırlamışlar. Umarım sizlerde yeni kapağımızı  beğenirsiniz.  Birde afiş yapmayı yeni yeni öğrenmiş biri olarak nacizane kendi el emeğim göz nurum afişimi de paylaşıyorum sizinle 😍
Ben son olarak ikinci hikayem olan Sensiz Olmaz'a  davet ediyorum sizi. Umarım Gözyaşım kadar severek okuyacağınız bir hikaye olur. 
Keyifli okumalar....

"Menekşem, uyan hadi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Menekşem, uyan hadi." Diyen sesle kendime gelmiş olsam da gözlerimi açmamakta ısrarcıydım. Sırtıma sıra sıra konulan öpücükler içimin gıdıklanmasına sebep oluyordu ve inlememek için kendimi zor tutuyordum.

"Hmm kalkmamakta ısrarcıysan benim için hava hoş. Sana bütün gece doyamadım." Dediğinde kahkamı tutamadım. Sırt üstü dönüp yüzyüze gelmemizi sağladım.

"Bütün gece uyutmadın beni ve hala doymadım mı diyorsun?" derken durumdan hiç de şikayetim yoktu.

"Beni bu kadarla kandırabileceğini mi düşünüyordun yosa?"

"Emre! Uyuduğumuzda gün doğuyordu." Dedim sesimin kızgın çıkmasını umarak.

"Yani ne olmuş?" derken yüzündeki masum ifadeye gülmemek imkansızdı.

"Tanrım çok doyumsuzsun." Deyip gülümsedim ve hemen ardından ekledim.

"ve bu inanılmaz güzel. Sen hep bana doyumsuz ol Nefesim." Cümlem bittiği an, bana olan tutkusunu göstermesi için konuşmasıya gerek duymamıştı. Dudaklarımı esir alan dudaklarıyla aklım başımdan gitmiş, bedenim yeniden tutkuyla yanmaya başlamıştı. Saniyeler? Belki de dakikalar sonraydı bilemiyorum, aklım başımda değildi, dudaklarımı serbest bıraktığında itiraz mırıltıları çıkararak, boynuna doladığım kollarımla onu kendime çekmeye çalışıyordum.

"Arada sırada şimdi yaptığımız gibi çocukları babannesi ve dedesinin yanına göndermeliyiz bence. Odamıza aniden dalan sıpalar olmayınca geceler daha güzel geçiyor."

"Edepsiz adam. Çocuklarıma sıpa deme!"

"Çocuklarımız diyecektin sanırım. Çünkü yapım aşamasında etkili bir rol oynadığımı düşünüyorum." Dediğinde yüzünde çok seksi bir gülümseme oluşmuştu.

"Hatta düşünüyorum da.... üçüncü için çalışmalara başlasak güzel olurdu." Dediğinde şaşkınlıktan açık kalan ağzımı işaret parmağıyla kapattı.

"Emre saçmalama henüz çok erken."

"Erken mi? Umut altı yaşında, Duru da dört yaşına girdi. Yani erken falan değil. Ben evde bebek ağlamasını özledim."

"Duru'ya hamile kalmamam için elinden geleni yapan adam mı söylüyor şimdi bunu?"

"Bütün itirazlarıma ve korkularıma rağmen hamile kalıp, kendisinin kopyası muhteşem bir kız çocuğu doğuran kadın mı bir bebek daha istemiyor?"
Nasıl oluyor da her zaman haklı çıkıyordu bu adam? Bir zamanlar o dik başlı, dediğim dedik olan ben nasıl oluyor da her seferinde boyun eğiyordum onun isteklerine? Şimdiki durum aslında boyun eğme değil de, biracık şey gibi işte....yani of tamam, istemem yan cebime misali oldu.

"Sen Duru'ya hamileyken ilk aylarda her gece kabuslar görüyordum. Umut'un doğum sırasında yaşadığım korkuyu yeniden yaşamak istemedim. Seni kaybetme ihtimali bile nefesimi kesiyordu. Doktorun söylediklerinden sonra rahatladım ve şimdi de yeniden hamile kalırsan aynı sorunları yaşamayacağımızı bildiğim için içim çok rahat."

"Haklısın o dönemler gerçekten çok kötüydü. Neyse hatırlamak bile istemiyorum." Dedim. Hatırladıkça kalbim sıkışıyormuş gibi hissediyordum. Hem yaşadıklarımdan hemde Emre'ye yaptığım haksızlıktan dolayı...

"Soruma cevap vermedin." Diyen Emre'nin gözlerine baktım. Orada onun gerçekten bunu istediğini görebiliyordum. Peki ben istiyor muydum? Kendi kendime gözlerimi devirdim içimden, babası Emre olan üçüncü değil dördüncü çocuğu bile doğururdum. Sessizliği Emre bozmuştu.

"Ne dersin Menekşem? Seni hamile bırakmamı ister misin?" böyle soru olur mu? Ya da böyle sorulur mu? Gelde 'hayır' de.

"O halde çok çalışman gerekebilir." Dudaklarımın üstündeki dudaklarından keyifli bir kahkaha döküldü. Aklım bedenimi terketmeden önce duyduğum son cümle ile bende gülümsemiştim.

"Zevkle!"

                       

☆☆☆

GÖZYAŞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin